DÜNKÜ yazım nedeniyle TMSF Başkanı Ahmet Ertürk aradı. Dün bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin banka hesaplarına girilip bunların el altından "yayınlanması" için birilerine verildiğini anlatmış ve "TMSF’yi bu olayın dışında tutuyorum. Geriye kalıyor Maliye Bakanlığı ve BDDK" demiştim.
Ertürk şunları söyledi: "Aslında bizim TMSF olarak olağanüstü yetkilerimiz var. Ancak biz bu yetkileri sadece takibimiz altında olan, bize borçlu olan kişi ve kurumların parasal araştırması için kullanırız. Eğer herhangi bir şey yakalarsak doğrudan icra takibine geçeriz ve haciz koyarız.
Yaptığımız her işlem sadece tahsilat yapmaya yöneliktir.
Bizim TMSF olarak yasadışı bir şey yapma olanağımız yok. Elbette bizim elemanlarımız bankaya gittiğinde, bankanın kontrol etmesi mümkün değil. O yüzden bu konuda her sorumluluk bize düşüyor ve son derece titiz davranıyoruz. Ayrıca hiç kimseyi de rencide etmemeye çalışıyoruz."
Kendisine teşekkür ediyorum.
***
Ülkemizin yasaları uyarınca, TMSF dışında vatandaşın banka hesaplarına girmesi mümkün olan iki kuruluş var:
Maliye Bakanlığı ve BDDK.
Bu yazıyı dün akşam saatlerinde yazıyorum. Her iki kuruluştan da "Biz böyle bir şey yapmadık" anlamına gelecek bir açıklama yok!
Maliye Bakanlığı tam yetkilidir. Herkesin banka hesaplarını didik didik edebilir. Sonrasında, ortaya iki olasılık çıkar:
1- İncelenen kişi şu veya bu biçimde hatalı-suçlu bulunur, uzmanlar tarafından incelemeye alınır. Vergi kaçırmıştır, hesabına başkaları tarafından bazı paralar yatırılmıştır ya da karanlık ilişkiler saptanmıştır... Kişi Maliye’nin elemanları tarafından çağrılır, hesap sorulur ve gereken yasal işlemler yapılır.
2- Hesaplar incelenir, herhangi bir şey bulunmaz. Kazanılan parada kuşkulu bir şey yoktur, nereden kazanıldığı bellidir ve vergisi de son kuruşuna kadar ödenmiştir. Bu takdirde bütün bu işlemler "sır" olarak kalır ve dosyasına girer.
Birileri, devlet yetkisi kullanılarak girilen hesapları ve elde edilen bilgi ve belgeleri daha sonra başkalarına sızdırırsa, hele bir yerlerde yayınlanması için sızdırırsa, birileri de bu oyuna düşerse, kıyamet işte o aşamada kopar.
***
Bir ülkede insanlar kime, neye güvenecektir? Yasadışı hiçbir işiniz yok. Vergi kaçırmıyorsunuz. Karanlık, kuşkulu, şaibeli bir ilişkiye ömrünüz boyunca girmemişsiniz.
Çekinecek, utanılacak bir tarafınız yok...
Ve durup dururken birileri devlet gücünü, devlet yetkisini kullanarak sizin hesaplarınıza giriyor ve üstelik bunları "yayınlayın" diyerek başkalarına veriyor.
Hem de -bilerek veya bilmeyerek yaptıklarını kestiremediğim- biçimde abartılı, uçuk rakamlarla!
Yarası olan gocunur. Kendi adıma söylüyorum. Allah’a bin şükür, ömrüm boyunca maddi ve manevi açıdan en küçük bir açığım, utanılacak bir yanım olmadı. Olsaydı bu çizgimi sürdüremezdim, utancımdan sokağa bile çıkamazdım. Çok araştırdılar, hiçbir şey bulamadılar.
Maaşım, gazetemden aldığım son kuruşuna kadar vergisi ödenmiş paralar, satışı toplam 800 bine yaklaşan kitaplarımdan elde ettiğim gelir, iki kira gelirim, geçmişte NTV’de program yaparken aldığım para ve açtığımız bazı davalarda kazandığım tazminatlar dışında hiçbir gelirim olmadı.
Vergi kaçırmak gibi bir lükse de sahip olmadığımın herhalde bilincindeyim!
Hakkımda bugüne kadar herhangi bir vergi incelemesi ya da parasal veya başka konularda araştırma-soruşturma yapılmadı.
O halde benim neyimi, hangi amaçla araştırıyorlar?
Varsayalım merak edip araştırdılar.
Dosyam (!) elimde. Elde ettikleri bilgileri, banka hesaplarını nasıl oluyor da -yayınlanması için- başkalarına sızdırıyorlar?
O bilgilere sıradan vatandaşın ulaşması asla söz konusu değildir. Ancak devletin görevlileri ulaşabilir.
İşte rezalet-skandal-kepazelik, adına ne derseniz deyin, o aşamada başlıyor.
Bu yazdıklarım, hesaplarına girilen ve özel bilgileri daha sonra başkalarına sızdırılan bütün (dürüst ve namuslu olan) AKP karşıtı siyasetçiler ve gazeteciler için geçerlidir. Eğer içlerinde hesap vermesi gerekenler varsa, onları çağırıp sorarsın.
Öyle bir durum bile, devlet yetkisiyle edinilen bilgilerin başkalarına sızdırılmasına neden olamaz.
Biz banka hesaplarında bile devletimize güvenmeyip kime güveneceğiz, kime? Gıcık kaptıklarının hesapları bunların oyuncağı, şantaj malzemesi mi oldu? Korkunç bir olay, rezaletin doruk noktası.