MUALLA Kurumlu ismini bilmiyorsunuz ama onu anımsayacaksınız. Tren kazasının olduğu gece Bay Başbakan’a ‘Kocamı bulun’ diye bağıran, sonra oradan apar topar uzaklaştırılan hanım.
‘O raylarda benim kocam mimar Erol Kurumlu’nun kanı var. Ben o gece ölüp ölmediğini bilmezken, Başbakan’dan yardım isterken, benim suratıma bile bakmadı. Korumaları ile devletin üniformalı polisleri orada kavga ettiler. Telsizler havada uçuşuyordu. Bize bunları yaşattılar. Kocamı Eskişehir’de gömdük. Bunların hiçbirine vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum. Lütfen bunları yazın.’
Ne diyebilirsiniz? Acılı hanımı dinledim, yüreğim bir kez daha burkuldu.
***
Tekin Çınar ismini de belki bilmezsiniz. 1972 yılında DDY’de müfettiş olarak çalışmaya başladı. 1984-1989 yılları arasında Genel Müdür Yardımcısı, 1990-1992 döneminde Genel Müdür olarak görev yaptı. Daha sonra Ulaştırma Bakanlığı’nda DDY’den sorumlu Müsteşar Yardımcısı oldu, bu görevde 3.5 yıl kaldı.
İzleyen aşamada 1996-1998 yılları arasında ikinci kez DDY Genel Müdürü oldu. Demiryollarını baştan sona en iyi bilenlerden biri.
Bir arkadaşım, Tekin Çınar’ın bu hızlı-hızlandırılmış, her neyse trenin çok riskli olduğunu DDY Genel Müdürü’ne anlattığını söylemişti. Dün Çınar’ı arayıp bu olayı sordum. Aynen doğruladı. Söyledikleri inanılır gibi değildi:
‘Bundan yaklaşık 3 ay önce Genel Müdür Süleyman Karaman’la baş başa görüştük. Kendisine demiryollarının bu altyapısı ile bu raylarda hızlı veya hızlandırılmış tren olamayacağını, bunun çok büyük tehlikeler getireceğini anlattım. Bu hız emirle yapılmaz dedim. Ortaya ciddi sorunlar çıkacağını, bizim bu işi iyi bildiğimizi, gerektiğinde bize danışmalarını rica ettim. Hiçbir şey danışmadılar, çünkü kararı vermişlerdi. Hiç kimseyi dinlemediler. Bu bir cinayettir.’
***
Günlerden beri Pamukova kazasını yazıyoruz, olayı bütün boyutlarıyla dile getiriyoruz.
Bu, normal bir kaza değil.
Demiryollarında bugüne kadar da kazalar oldu. Makas yanlış açılır, raylarda sorun olur, başka aksamalar meydana gelir.
Ama bu farklıydı.
Yönetim böyle bir kazanın olacağını, bu altyapıda trenin bu hıza ulaşmasının mümkün olmadığını önceden biliyordu.
Uzmanlar uyarmıştı. Hiçbir önlem alınmamıştı.
Dün yazmıştım. DDY Genel Müdür Yardımcısı Erol İnan kazadan günler önce gazetelere konuşuyor, makinistlere ‘Allah rızası için yavaş gidin’ çağrısında bulunuyordu!
Kazadan sonra yapılan resmi açıklamalarda ise DDY Genel Müdürvekili ‘Allah’ın takdiri’ diyordu.
İşler Allah’a emanet edilmiş, ancak kullar gerekeni yapmamıştı.
Şimdi bunlardan hesap sorulmasın mı?
***
Toplum tepkili. Vatandaş tepkili. Gazeteciler Bay Başbakan’a ‘haddini aşan!’ sorular soruyor.
Ulaştırma Bakanı ses vermiyor. Sadece ‘Zoru görünce bırakıp kaçmam’ diyebiliyor.
Dünkü gazetelerde DDY Genel Müdürü Süleyman Karaman ile yapılan söyleşiler vardı. Bakınız beyefendi aynen ne diyor:
‘Bu normal bir tren. Ama biz ilgi çeksin, yolcular gelsin diye hızlandırılmış tren adını verdik. Buna ‘Normal tren yaptık, gelin yolcular binin’ desek ilgi çekmezdi. Hızlandırılmış tren diyerek yolcu ilgisi çekildi. Bunda da başarılı olduk.’
Başarıdan söz ediyor! Dün bir başka gazetede ise şu sözleri var:
‘Risk olmasın diye trenin hızını yavaşlatmıştık. Makinist hızlı gelmiş, frene basmış. Freni ya kesti, ya da gazı kesti, bilemiyoruz. Bu teknik bir olay. Böyle yaptı demiyorum ama frenle uğraşmasaydı tren oradan geçerdi. Bir şey olmazdı. Şimdiye kadar hepsi geçiyordu da, bir bu mu yanlış anladı, biz mi yanlış anlattık! Bu adamcağız ne yapmış bilmiyorum.’
Bir gazeteye ‘hızlandırılmış tren yok’ diyen Genel Müdür, aynı gün ötekine şöyle diyor:
‘Hızlandırılmış tren, hızlandırılmamış bölgede kaza yaptı.’
Pes yani! Söyleyecek bir şey yok!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan ekibinden oldukları için cımbızla seçilip Ulaştırma Bakanı ve DDY Genel Müdürü yapılan deneyimsiz ve işi bilmeyen şahıslar, 38 ölümlü bu cinayetin altında ezilmeye ve hesap vermeye mahkum.