PKK’yı İmralı’dan yönetiyor

ABDULLAH Öcalan, İmralı tatilinde! Avukatlarıyla yaptığı her görüşmede örgütüne ve yandaşlarına siyasal direktifler veriyor ve bunlar hemen iki gün sonra PKK’nın Almanya’da yayınlanan gazetesi ve Avrupa’da yayın yapan televizyonları kanalıyla bütün dünyaya duyuruluyor.

PKK İmralı’dan yönetiliyor, avukatları kuryelik yapıyor, devlet uyuyor.

Böyle özgür bir hükümlü Türkiye’de ve dünyada yok. Türk devleti bu rezalete AB korkusu nedeniyle göz yumuyor.

Şimdi size Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı son görüşmede verdiği mesajları, PKK’nın gazetesindeki tam sayfa haberden özetle aktarıyorum.

‘Şimdi söyleyeceğim şeyleri iyi yazın’ diyor ve ekliyor:

‘Talabani’nin varlığı bana bağlı. Benim buradaki direnişim olmasa, orada bir gün dayanamazlar.’

Avukat görüşmesinden sonra onlar aracılığıyla gönderdiği mesajları yine PKK gazetesinden özetle veriyorum:

‘Ben devlet kurmuyorum. Ben demokrasiyi kuruyorum.’

‘Uyarılarımı yaptım fakat yankı bulmuyor. Kör kuyuya atılmış gibi. Demokratik çıkışım iğneyle kuyu kazarcasına yaratılmalıdır. Derinlikli yaklaşın dedim ama siz hiç farkında bile değilsiniz.’

‘Altı yıldır
(yakalandıktan sonra) üç şeyi tartışacaksınız dedim. Toplum, demokratik devlet, demokratik siyaset. Neden yapamadınız? Benim dediklerimi CIA alıp inceliyor ama kendi çıkarına dönüştürerek uyguluyor.’

‘Aydınlar anlamıyor. Çok ukalalar. Kararlı, çok yüksek moralle mücadelemi sürdürüyorum.’

‘Şarlatanlar... İşte benim büyüklüğüm buradadır. Kendimi övmek için söylemiyorum. Benim övülmeye ihtiyacım yok. Ama çıkışım anlamlı. Nemrutlara boyun mu eğeceğim? Ulus-devlet ideolojisi haram. Bin defa kuru ekmek yerim, bu devletlere minnet etmem. Onların her şeyi haram.’

* * *

Adam sanki terörist değil, hükümlü değil, avukat görüşmesinde adeta basın toplantısı yapıyor! İncilerini sürdürüyor:

‘Ben devlet kurmuyorum. Ben devlet verseniz bile kabul etmem. Ben demokrasiyi kuruyorum. Devlet istesek, Irak gibi kıran kırana yaparız.’

Şu cümlesini dikkatle okuyun:

‘Mezarımda üç bayrak yan yana olabilir. AB BAYRAĞI, üniter bayrak, demokrasi bayrağı.’

Vay be, o da AB’ye sığınmış, mezarında AB bayrağı istiyor!

‘Radyodan dinledim. Hilmi Özkök’ün güvenlik anlayışı devleti uçuruma götürür.’

Sonra avukatlarına soruyor:

‘Operasyonlar yoğun sürüyor mu?’

Hemen ardından ince bir mesaj veriyor:

‘Bu süreç (operasyonlar) devam ederse savunmanın (PKK’nın) aktif şeyinin gerekleri yapılır. Yoksa katliamdan kurtulamazlar.’

PKK’
ya İmralı’dan ‘direnin, yoksa bitersiniz’ diyor.

* * *

Türkiye’de on binlerce hükümlü var. Öcalan’a sağlanan bu olanakların binde biri bile hangisine verilmiş? Adam cezaevinden terör örgütü yönetiyor. Avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde hukuk, savunma ile ilgili bir tek sözcük yok. Direktiflerini avukatları aracılığıyla veriyor, örgütünü İmralı’dan yönlendiriyor.

Bunlar avukat mı, kurye mi, örgüt elemanı mı?

Bizim yetkililer ise bu kepazeliği seyrediyor, göz yumuyor. Niçin?..

Çünkü Türk devleti AB’den korkuyor. Hadise bu kadar basit. Bir devlet bu durumlara düşer mi? Bu kepazeliğe göz yumar mı?

Kimdir bu uygulamanın sorumluları, kim?

Utanmasak adamı İmralı tatil köyünden çıkarıp açıkça basın toplantısı yaptıracağız. Zaten bir bu eksik kaldı!

* * *

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu şahsın ‘yeniden yargılanmasına’ karar vermiş. Karar 12 Mayıs günü açıklanacakmış.

Bizim hükümetten tık yok. Kurbanlık koyun gibi kararı bekliyorlar. Biz de onların sayesinde kurbanlık koyun olduk ve bekliyoruz! Hükümet ‘ne olursa olsun biz bu adamı yeniden yargılamayız’ diyemiyor!.. Çünkü bunu söylemek yürek ister, yürek!

Öcalan yeniden yargılanacak olursa Türkiye’de kıyamet kopar, ortalık birbirine girer.

Hükümet bunu biliyor ama AB korkusu yüzünden şimdilik ağzını bile açamıyor. Adam mezarında AB bayrağını boşuna istemiyor!

Türkiye kimlerin eline kaldı!

Koskoca bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, günün birinde böylesine aşağılanacağını, Avrupa’nın baskısıyla terör örgütünün İmralı’dan yönetilmesine bile göz yummak zorunda kalacağını, AB’nin ve bütün dünyanın karşısında böyle zavallı durumlara düşeceğini doğrusu rüyamızda görsek inanmazdık.

Ama oldu! Hem de rüyada değil, gerçek yaşamda oldu. Bizi bu duruma düşürenler utansın. Eğer utanma duyguları kaldıysa.
Yazarın Tüm Yazıları