SADECE yüzde 34 oyla Meclis’teki kelle sayısının yüzde 66’sını elde eden ve bu oy oranıyla tek parti iktidarı oluşturabilen ikinci bir parti dünyada yok.
Evet, her şey sadece yüzde 34’le oldu. Anayasa değiştirildi, el çabukluğu marifet yöntemiyle yasalar altüst edildi. Kendilerine verilmeyen yüzde 66 oy oranını asla ve bir kez olsun dikkate almadılar.
Yani milyonlarca insanımız yok sayıldı.
Hep sığındıkları bir masal vardı:
"Efendim tek parti istikrarı! Allah korusun, Türkiye o koalisyon dönemlerine bir daha geri dönmesin."
Türkiye’nin geçmişini hiç bilmedikleri için böyle konuşuyorlardı. Bilmiyorlardı ki, yakın tarihimizde en büyük atılımlar o koalisyon dönemlerinde yapılmıştır. Elbette bazen anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Ama o dönemlerde ülkemizin en büyük projelerine imza atılmış, büyük yatırımlar işletmeye alınmış, insanlarımıza aş ve iş sağlanmış, terör yok edilmişti.
Şimdi bugünkülere sorun bakalım!
İktidar olduğunuz 4.5 yıldan bu yana hangi büyük projeyi başlattınız? Hangi önemli yatırımı işletmeye aldınız? İşsiz sayısı niçin çığ gibi arttı?
Siz bakmayın çeşitli illerde yaptıkları dandik, göz boyamaca toplu açılışlara! Yıllardır hizmet veren yolları, kavşakları, okulları, hastaneleri, insanların gözleri önünde ve hiç sıkılmadan yeniden açıyorlar! Pek çok yerde tatlıcı dükkánı, çeyiz mağazası, otomobil galerisi, market bile açtılar!
* * *
Bu dönemde Türkiye sadece AKP’nin yerli işbirlikçilerine ve yabancılara yapılan satışlarla peşkeş çekilmedi.İstanbul Borsası’nın bile yüzde 74’ü yabancıların eline geçti.
Onlar çalıyor, onlar oynuyor. Türk insanı aş ve iş beklerken, yabancılar yüksek faizin çekimiyle borsaya geliyor, kazancını cebine koyup gidiyor. O paralar bizim cebimizden buharlaşıyor.
Milyonlarca insanımıza ise hiç yüzleri kızarmadan sadaka ekonomisi uygulanıyor. Belediyeler eliyle ücretsiz, bir aylık 500 kilo kömür ve gıda yardımı paketleri milyonlarca aileye dağıtılıyor. En büyük yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık kaynağı olan belediyeleri bu amaçla da kullanıyorlar.
Yatırım yapmadılar, insanımızı işsiz bıraktılar, oy apartmak için işin kolayını buldular: Sadaka ekonomisi.
Ellerindeki tek koz din sömürüsü, türban sömürüsü.
Milletvekilleri emir komuta zincirinde oy kullandılar. Çoğu zaman neye oy verdiklerini bile bilmeden kulisten çağrıldılar, ellerini kaldırıp kabul oyu verdiler! Yarın aday listeleri kesinleşecek. Bunların yarıya yakını liste dışında kalacak. Nasıl kullanıldıklarını ve sıkılmış limon gibi şimdi nasıl çöpe atıldıklarını en geç salı sabahı anlayacaklar ama iş işten geçmiş olacak.
AKP’nin dört kurucusundan biri olan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, partisinin içyüzünü gördü ve aday olmayacağını açıkladı. Edirne Milletvekili Ali Ayağ partisinden dün istifa etti.
Eğer bu kararlarıyla müşteri kızıştırmıyorlarsa, ellerini vicdanlarına koysunlar, içeride neler döndüğünü, nasıl kullanıldıklarını kendi kendilerine düşünsünler. O kadarı yeter!
VE ERKAN MUMCU
Kendisinin bir Truva atı olduğundan hep kuşkulandım. AKP’den seçildi, istifa edip ANAP’a geçti ve genel başkan oldu. DYP ile işbirliğine girişti. DYP’ye adını ve amblemini değiştirtti, sonra su koyuverdi.
Uzun süredir "en sert muhalefet söylemlerini" gündeme taşıyordu!.. Ve bazıları bunlara inanıyordu!
Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören, hiçbir altyapı hazırlığı olmadan eksikleri ve yanlışlarıyla, yorgun ve bitkin Meclis’in son günlerinde keyfi olarak ve inadına AKP tarafından gündeme getirilen Anayasa değişikliği paketine, onlarla birlikte ANAVATAN olarak kabul oyu verebildi!
AKP’ye stepne oldu.AKP’yi partisi ANAVATAN’la birlikte çukurdan çekip kurtardı!
Siyaset sahnesinde kiminle dans ettiğini, hangi figürü ne zaman ve nasıl sergileyeceğini hiç kimse kestiremedi.
Kamuoyunda bir gücü var mı?
Gücü sıfıra yakın! Seçime tek başına girsin, alacağı oy oranını görsün.
Türk siyaseti döneklerden, çıkarcılardan, omurgasızlardan, ilkesizlerden, sağ gösterip sol, sol gösterip sağ vuranlardan, din tüccarlarından, hırsızlardan, namussuzlardan, milleti kandıranlardan, utanmazlardan kurtulmadıkça, biz bunların daha niceleriyle boğuşacağız.