SİYASİ şov uğruna yetersiz altyapıda hızlandırılmış tren seferleri... ‘Biz yaptık oldu’ anlayışı... Görkemli törenler, nutuklar...
Büyük istasyon binalarına asılan ‘inekler hızlı trene karşı çıkıyor’ karikatür afişleri... Bilim adamlarının önceden yaptığı uyarılar... Ve rayların üzerinde 39 ceset.
Hızlandırılmış cinayet sonrasında yapılan resmi açıklama:
‘Kaza Allah’ın takdiri.’
Uyanıklar daha kaza gecesi, rayların üzerinde kanlar kurumadan, cesetler vagonlardan çıkarılmadan, bülbül gibi ötmeye başlamışlardı:
‘Makinist hatası.’
***
CHP, Ulaştırma Bakanı hakkında gensoru önergesi verince apar topar toplanan AKP yetkilileri...
Karar: Önergeyi reddedeceğiz!
Dün Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin konuşuyor:
‘Ulaştırma Bakanımızın bu kazadan şahsen sorumlu olduğunu gösteren bir rapor önümüzde yok.’
Şu mantığa bakın siz! Almanya’da bir casusluk skandalı patlar, Başbakan Willy Brandt istifa eder. Casusluğu kendisi mi yapmıştı? Amerika’da Watergate dinleme skandalı patlar, Başkan Nixon istifa etmek zorunda kalır. Kore’de üst düzey bürokratın rüşvet aldığı belgelenir, bakan istifa eder.
İngiltere, Mısır, Hindistan, Çin gibi ülkelerde tren kazaları olur, ilgili bakanlar istifa eder. Kazayı onlar mı yapmıştı?
Bu bir ‘onur’ sorunudur.
Bütün dünyada adına ‘devlet geleneği’ denilen bir kavram vardır. Siyasetçi, başbakan, bakan, ya da üst düzey bürokrat -her neyse- biriminde bir skandal, facia vesaire olursa siyasi ve idari sorumluluk anlayışıyla görevden ayrılır.
Ama bizimkiler o koltuklara zamkla yapışmıştır. Kırmızı plakayı, fiyakayı, olanakları feda etmek kolay değildir.
İki haftadan bu yana kamuoyunda, dün Meclis’te tartışılan ‘tren kazası’ sıradan bir konu değildi. İçinde siyaset vardı, şov vardı, yanlışlar, hatalar, uyarılar vardı.
Bir Ulaştırma Bakanı böyle bir olay sonrasında istifa etmez mi? Genel Müdür görevden alınmaz mı? Bizde olmaz.
***
Başbakan Yardımcısı dün sözlerini sürdürüyor: ‘Milletvekilleri vicdanlarına göre hareket edecek. Bunun sonucunda da gensoru gündeme alınmayacak.’
İnsan bu kadar ‘ileri görüşlü’ olabilir yani! Dünkü ret olayını ne güzel tahmin ediyor!.. Çünkü bütün AKP milletvekillerinin ‘vicdanı’ bunların elinde.
Vicdanlarına komut veriyorsunuz... ‘Kaldır elini, ya da bas düğmeye, ret oyu ver...’
AKP’li vicdanlar söyleneni aynen yaptı. Vicdanları son derece uyumlu! Hepsi aynı tornadan çıkmış. 38 masum insanın cesetleri bile onları rahatsız etmiyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin bu konuda çok çok haklı! 368 milletvekilinden her birinin vicdanının içini dışını, o vicdanların hangi doğrultuda çalıştığını, hangi doğrultuda oy kullanmak zorunda olduğunu iyi biliyor.
***
Perşembenin gelişi çarşambadan, faturanın makinistlere kesileceği taaa olay gecesi ekranlarda yapılan açıklamalardan anlaşılmıştı.
Şimdi makinistleri yargılayalım, onlara en ağır cezaları verelim. Üst kademe ise bildiğini yapsın.
Hattın ne zaman açılacağını, bu rezaletin ne zaman giderilip İstanbul’un Anadolu ile demiryolu bağlantısının ne zaman kurulacağını hiç merak buyurmayın!
Bir gün elbet açılacak! Hızlandırılmış cinayet olayı bugünden başlayarak gündemden düşecek.Unutulup gidecek.
Dün Meclis görüşmelerini baştan sona izledim ve iktidar partisi adına yapılan konuşmalardan utandım. Bir tek tutarlı savunma, fikir yoktu. Hele Binali Yıldırım!.. Çünkü hadisenin altında ezilmişti. Söyleyecek sözü yoktu.
Şimdi günah keçisi ‘katil makinistler’ hesap verecek. Meclis çatısı altında beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle ve AKP oylarıyla ‘aklanan’ esas sorumlular ise saltanat sürmeye devam edecek. Helal olsun!