Paraya bak, paraya!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bugünkü Hürriyet'te gazeteci arkadaşım Hülya Güzel'in çok çarpıcı bir haberi var. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Refah'İ. Melih'e bağlı kuruluş ve şirketler, kendilerine yakın olan gazete ve televizyon kanallarına yüz milyarlarca lira tutarında reklam verip onları zengin etmişler.

Belediye bir kamu kuruluşudur. Ona bağlı şirket ve kuruluşlar da kamuya aittir. Ayrıca bunların önemli bir bölümü tekel niteliğindedir. Örneğin ASKİ, Ankara'nın şebeke suyunu sağlar. Piyasada başka rakibi yoktur.

ASKİ'nin reklamı verilir mi? Gülünç olmaz mı? Ama bunlar veriyorlar! Kendilerine yakın ve yandaş olan Kanal-7, TGRT gibi kanallarla Flash TV'de bu reklamları hepimiz zaman zaman izliyoruz.

Yine İ. Melih'e bağlı kuruluşların reklamlarını sık sık dinci kanallarda ve satışları 30 bin'i geçmeyen dinci basında görürüz. Kandil tebrikleri bile yayınlanır!

İş bununla da bitmiyor. Hülya'nın haberine göre, Refah'ın yayın organı olan Milli Gazete'nin yazarlarından Zeki Ceyhan'ın ortak olduğu Gaye A.Ş. isimli şirkete İ. Melih tarafından yüz milyarlarca lira tutarında ihaleler verilmiş.

Ben buna hiç inanamadım! Acaba bu Zeki Ceyhan o Zeki Ceyhan mı?

Benim bildiğim Milli Gazete yazarı Zeki Ceyhan, yine aynı gazetenin yazarı olan Ferhat Koç'la birlikte İ. Melih'e bağlı belediye şirketlerinden maaşa bağlanmışlardır! Her ay tıkır tıkır para alırlar. Şimdi başımıza bir de ihaleler mi çıktı yoksa?

***

Burada bu konuya birkaç kez değindim ama İ. Melih'ten tık çıkmadı. Kendisine ve bu arada İstanbul'daki Recep Tayyip'e şu soruları soruyorum:

1- Bugüne kadar size bağlı hangi kurum, kuruluş ve şirketlerin, hangi medya organlarında ve hangi amaçla reklamları yayınlandı?

2- Bu reklamlara toplam kaç para ödediniz?

3- Bu paraları hangi gazete ve televizyon kanallarına ödediniz?

Bu sorulara yanıt verildiği anda ortaya günümüzün değerleriyle trilyonlarca liralık bir döküm çıkacak ve düğüm çözülecektir.

Ancak nedense, susmayı tercih ediyorlar.

İçişleri Bakanlığı ve devletin diğer ilgili kuruluşlarını göreve çağırıyorum. Buralara birkaç müfettiş gönderip şu dökümü lütfen çıkarsınlar. Ortaya son derece şaşırtıcı, ürkütücü bir tablo çıkacaktır. Devletin ve milletin parasının nerelere nasıl harcandığı, kimlerin cebine nasıl hortumlandığı görülecektir.

Adına ‘‘Adil düzen'' denilen safsatanın ne olduğu, nasıl büyük bir aldatmaca, yutturmaca ve hortumlama olduğu, bu rakamlar ortaya çıktıktan sonra çok daha iyi anlaşılacaktır.

***

Sevgili okuyucularım, Refah'lı Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili olarak şimdi anlatacağım olaya belki inanmayacaksınız ama tümü gerçek ve belgelidir.

Türkkonut, ülkemizin en büyük konut üretim kooperatifi. 165 bin üyesi var. Fakir fukara üyelerine bugüne kadar tam 132 bin konut teslim etmiş. 33 bin konutun yapımı halen devam ediyor. Bunlardan 4.800 konut Ankara'nın Dodurga Köyü yöresinde devam ediyor. Bu proje Birleşmiş Milletler ödülü aldı.

Geçtiğimiz mayıs ayında bu konutların temel atma töreni yapılacak. Törenden bir gün önce İ. Melih'in adamları inşaat alanına geliyorlar ve kendilerine verilen bazı ‘‘şikayet dilekçeleri'' nedeniyle inşaatın başlamasına izin verilmediğini bildiriyorlar.

Hemen belirteyim, Türkkonut maalesef Refah'lı değil!

İnşaat böylece durduruluyor. İş mahkemeye intikal ediyor. Ankara 2. İdare Mahkemesi Belediye'nin işlemini yasaya aykırı bularak yürütmenin durdurulması kararı veriyor. Bu aşamada anlaşılıyor ki, inşaatı durdurmaya gerekçe olarak gösterilen 3 adet dilekçe sahtedir. İmzasıyla, her şeyi ile sahtedir. Dilekçelerde imzaları bulunan üyeler, imzalarının sahte olduğunu yazılı olarak bildiriyorlar.

Şimdi bir ‘‘belediye'' düşünün ki, sahte imzalı üç dilekçeye dayanarak ve bu konuda en ufak bir araştırma yapma zahmetine katlanmadan, binlerce insanın konut sahibi olmasını engellemeye kalkışıyor. Dilekçe sahiplerini araştırmıyor, onlara bir şey sormuyor ve işin foyası hemen ortaya çıkıyor.

Peki bu sahte dilekçe işini kim tezgâhlıyor? Belediye'nin hangi üst düzey yetkilileri bu tezgâhı kuruyor ve kurduruyor?

Bu konuyu dün Yılmaz Odabaşı'na sordum, şöyle dedi:

‘‘Bu sahte dilekçeleri hazırlayanlarla işleme koyanlar, maalesef aynı belediye görevlileri. Onlara kimin emir verdiği de belli.''

Sonuçta inşaat yeniden başlıyor ama mahkeme kararı gelinceye kadar aradan 70 gün geçiyor. Ankara'nın kısa inşaat mevsiminde 70 gün yitiriliyor.

Türkkonut bu sahte dilekçe konusunu İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği'ne yazıyla bildiriyor. Şimdi soruşturma yapılıyor.

İ. Melih ne yaparsa zor durumda kalıyor!

***

Şimdi size bu İ. Melih'in yasa tanımazlığı konusunda bir başka örnek vereceğim. Ankara Büyükşehir Belediyesi, kentin göbeği olan Sıhhiye Meydanı'nda gerçek bir ucube olan üst geçit yaptırıyor. Bu ucube Abdi İpekçi Parkı'nın içinden yükseliyor. Bütün şehircilik kurallarına aykırı, hiçbir soruna çözüm getirmeyen bir proje. Bu ihale, Yapı Proje Merkezi A.Ş. isimli bir şirkete veriliyor.

Gerek vatandaşlar ve gerekse Ankara Mimarlar Odası, bu kent cinayetinin durdurulması için davalar açıyorlar. Ankara 9. İdare Mahkemesi konuyu görüşüyor ve yürütmenin durdurulması kararı veriyor.

Bu üst geçit aynı zamanda bazı vatandaşların mülkiyet hakkına tecavüz ediyor. Bu konuda da davalar açılıyor, bilirkişi raporları hazırlanıyor. Ankara 7. Sulh Hukuk ve 14. Asliye Hukuk Mahkemeleri de ayrıca yürütmenin durdurulması kararı veriyorlar. Bütün bu kararlar Belediye'ye tebliğ ediliyor.

Peki sonra ne oluyor?

Kent cinayetinin simgesi olan üst geçit inşaatı şakır şakır devam ediyor. İnanmayanlar Sıhhiye'den geçerken kendi gözleriyle görsünler. Kim takar mahkeme kararlarını!

Kendi yandaşlarını akla hayale gelmeyecek reklam ve ihalelerle besleyen, sahte belgelerle konut inşaatlarını durduran, mahkeme kararlarını hiçe sayan bir belediye ve onun başındaki Refah'İ. Melih!..

Adına ‘‘Adil düzen'' denilen safsatanın başkent Ankara'ya yansıması! Ama hiç endişe etmeyin, bunların hesabı tek tek sorulacak.

Yazarın Tüm Yazıları