Paylaş
Gerçekten de nazar değdi. Yıllar boyu ablamla birlikte vaziyeti ne güzel idare etmişlerdi. Soran eden yoktu. Yaptıkları yanlarına kâr kalıyordu. Fakat şimdi, Tarzan zor durumda!
Elimde Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 27 Nisan 1998 tarih ve Esas 1998/707 sayılı iddianame var. Özetliyorum:
‘‘Aydın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına.
Davacı: Kamu Hukuku.
İhbar mercii: TBMM Turban Yolsuzlukları Komisyonu.
Sanıklar:
1- Haydar Mengi. Bu suçtan gıyabi tutuklu. (Tüymüş olduğu anlaşılıyor.)
2- Özer Uçuran Çiller. Ramiz ve İsmet'ten olma, 1937 doğumlu...
Suç tarihi: 1994-1995 yılları arasında.
Suç yeri: Kuşadası ilçe merkezi.
Kanıtlar: (Burada abimi zora sokacak çok sayıda kanıt ve tanık ifadeleri, tek tek sıralanıyor.)
Sevk maddesi: Sanık Özer Uçuran Çiller hakkında Türk Ceza Yasası'nın 64/1 maddesi aracılığı ile TCK'nın 202/2-3, 80, 219/son, 31, 33, 39. maddeleri’’...
Bu maddeler bilerek zimmet, zimmete geçirme, görevde aşırma, evrakta sahtekarlık, sahte evrak düzenleme ve rüşvet suçlarını kapsıyor.
***
Bu olaylar sırasında Turban Genel Müdürü, Ömer Bilgin isimli bir şahıs. Turban rezaletinin kokusu ve Çiller ailesiyle bağlantısı ortaya çıkınca, Tansu ablam bu şahsı aldı ve Isparta'dan DYP milletvekili seçtirdi... Ve ona dokunulmazlık kazandırdı.
Turban'daki bütün pislikler TBMM Komisyonu tarafından tek tek ortaya çıkarıldı, vurgunun, rezaletin, yolsuzluğun boyutları gözler önüne serildi. Şimdi yine iddianameyi özetlemeye devam edelim:
‘‘İlkokul mezunu olmasına karşın sahte diploma ile kendini yüksek okul mezunu gibi gösteren Haydar Mengi'nin Turban Kuşadası marina müdürü olduğu sırada, Marsan Marmara Holding'e ait Denge ve President isimli iki özel yata hizmet verilmiştir.
Bu holdingin yüzde 99,96'sı, o dönemin başbakanı Tansu Çiller ve eşi sanık Özer Çiller'e aittir.
Alınması gereken ana para, kâr, işçilik ücreti ve komisyonlar alınmamış, Çiller ailesine yarar sağlanmıştır. Devlete ait para kullanılmıştır...’’
İddianamede anlatılan ve belgenen olaylar çok ilginç. Bu vurgun ve avantacılık ortaya çıkınca, marina müdürü Haydar Mengi telaşlanıp Özer Uçuran Çiller'e gidiyor... Ve iki sanık baş başa verip bir formül düşünüyorlar.
Yüz binlerce mark olan borç ödenecek, Özer abime makbuz kesilecektir.
Makbuzlar kesiliyor. Ancak koçanların zamanı geçmiştir ve üzerlerindeki tarihler farklıdır. Ortaya bir sahtekarlık daha çıkıyor.
Dahası, makbuzlardan bir bölümünün tamamen sahte olduğu ortaya çıkıyor.
Bu belgeler bir süre sonra genel müdür Ömer Bilgin'in emriyle Ankara'ya sevk ediliyor. Bir bölümü Ankara'da buharlaşıyor!
Genel Müdür Ömer'in emriyle, abime bir yazı veriliyor ve ‘‘borcu olmadığı’’ belirtiliyor!
Ablamla eniştemi kurtarmak için kendini feda eden Ömer, daha sonra DYP'den milletvekili oluyor! O şimdi milletin vekili! Helal olsun!
***
Gün geliyor, iktidar değişiyor ve sayın ablam başbakanlık koltuğundan ayrılıyor... Ve Turban pisliğinin üzerine gidiliyor. Bunun üzerine ablamla eniştemi bir telaş alıyor.
İcra takipleri sonrasında Turban'a bir kalemde 85,450 mark ödüyorlar. Şimdi yine dönelim savcılık iddianamesine:
‘‘Sanık Haydar Mengi'nin, diğer sanık Özer Uçuran Çiller'le maddi ve manevi dayanışma içinde çalıştığı, Turban'ı 84,566 mark zarara uğrattıkları, sanık Özer Uçuran'ın zamanında ve tam olarak ödeme yapmadığı, üstelik yasal ödeme yapılmış gibi göstermek için asılsız ve sahte tahsilat makbuzları ile resmi yazılar düzenletildiği anlaşılmıştır.
Sanık Haydar Mengi'nin olay tarihinde işletmeye ait bir adet faks cihazı ile çeşitli demirbaş eşyaları, diğer sanık Özer Uçuran Çiller'e ait (Kuşadası) çiftliğine taşıyıp kurdurması ve burada kullanılması, keza iki adet jet ski aldırarak sanık Özer Uçuran Çiller ve misafirlerine karşılıksız tahsis edilmesi zimmet niteliğinde görüldüğü...
Sanıkların yargılanıp cezalandırılmalarına.
Ek: 372 sayfadan oluşan dosya...’’
***
Şimdi diyeceksiniz ki, Haydar Mengi ve Özer eniştemiz yargılanıyor da, o dönemde Turban soygununu gerçekleştiren Ömer Bilgin ne oluyor?
Efendim, Ömer'in Meclis'te tam 120 suç dosyası var. Bunlardan 8'inde, dokunulmazlığı komisyonlar tarafından kaldırıldı. Ancak Meclis Genel Kurulu bu konuda karar almadığı sürece dokunulmazlık kalkmıyor.
Bu şahsın dokunulmazlık dosyaları ise gündemin en son sıralarında. Sıra ancak çıkmaz ayın son çarşambasında gelir! Böylece Ömer yırtar. Ömer yırttığı gibi, diğer sanıklar da yırtar...
Çünkü onlar mahkemede diyecekler ki: ‘‘Biz emir kuluyuz. Ömer Bilgin emir verdi, biz yaptık...’’
Ve dokunulmazlığı kaldırılmadığı sürece, Ömer yargılanamayacak ve yargı tıkanacak.
***
Meclis'te kurulan Turban Komisyonu, DYP milletvekili pişkin Ömer hakkında çeşitli yargı organlarına tam 135 suç duyurusunda bulundu. Turban, özellikle Tansu ablam döneminde soyuldu. Türkiye'nin en büyük vurgunlarından biri orada yaşandı. İşin içine eniştemiz de girdi.
Bir tek örnek vereyim. Çiller ailesine ait tekneler Turban Kuşadası marinada beleş tarafından yenilendi. Özer abim, rezalet ortaya çıkınca ‘‘Ben paraları ödedim’’ dedi. Oysa Meclis Komisyonu, toplam 70 bin mark tutarındaki makbuzun sahte olduğunu belgeledi.
Dahası, Tansu ablam sonrasında Turban bunları icraya verdi. 85,450 mark için önce itiraz ettiler, sonra parayı kuzu gibi ödemek zorunda kaldılar.
Uzun lafın kısası sevgili okuyucularım, Özer abime nazar değdi! Şansı döndü.
Bu kez Aydın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak.
Durum vaziyetleri biraz kötü!
Ablam aile boyu yolsuzlukları için ‘‘Belge çıkarın’’ diyordu! Bekleyin, daha ne belgeler çıkacak!
Paylaş