Paylaş
Okuyucu size mektup yazar, faks çeker, telefon eder. Herkes bir konunun yazılmasını ister. Günde yaklaşık 50 mektup ve faksı okursunuz, fırsat bulunca telefona çıkarsınız. Ama bunların hepsinin köşenizde yazılması, ya da bütün mektup ve fakslara yanıt verilmesi hiç mümkün olur mu?
Almanya'nın Konstanz kentinden okuyucum Behram Öftatus bana aylar önce kendi şiirlerinden oluşan bir kitapçık göndermiş. Birkaç gün önce ondan bir mektup aldım:
‘‘Sayın Çölaşan, 2 şubat 98 tarihinde size bir şiir kitapçığımı gönderdim. Postayla kitabı aldığınıza dair cevap geldi bana Alman posda hanesinden. Sizden hele tık yok. Ben deniz halen sizlerin yazılarını zefle okuyorum ve 27.7.98 tarihli yazınızı da okudum. Siyaset yükü size kuşlarınız havades getiriyor ve siz de yazıyorsunuz. Özal ailesini çiller ailesini yazıyorsunuz usanmadan. Ben denizin bir şiir kitabımı aldığınıza dair cevap verme lütfunda bile bulunmadınız. Ben ise BAKANLAR ismindeki şiir kitabımı alır almaz köşenizde veya başka köşe yazarları arkadaşlarınız kanalıyla yazılmasına yardımcı olacağınıza inanmıştım. Malesef tekrar size bu mektubu tekrar yazmaya karar verdim. Şiir kitabımda size gönderiyorum. ALLAH AŞKINA KENDİNİZİ NE SANIYORSUNUZ. LÜTFEN ALDIĞINIZA DAİR BİR CEVAP GÖNDERİN VEYA TELEFON AÇIN SAYIN ÇÖLAŞAN.
550 milletvekili hariç kendisini Türkiye cumhuriyeti vatandaşı sayan her Türke gönül dolusu saygı ve sevgilerimi sunarım’’.
***
Evet, kitapçığını alınca kendisini aramadığım için Behram Öftatus çok kızmış... Ve mektubuyla birlikte bir kitap daha göndermiş.
Hem de imzalamış:
‘‘Sayın Çölaşan işallah merhamete gelip kitabı aldığınıza dair cevap yazarsınız. Yaptığınız ayıptır. Halk ozanı Karslı Behram’’.
Bu durumda kendisini yine aramasam, halk ozanı Karslı Behram bundan sonraki mektubunda beni çok fena yapar.
O yüzden, mektubunda verdiği telefondan Almanya'yı aradım. Karısı çıktı. Behram yokmuş, kitabı aldığımı ve teşekkür ettiğimi ona söyledim.
Bu arada merakımı çeken bir konuyu da karısına sormadan edemedim:
‘‘Hanımefendi, bu sizin soyadının anlamı nedir? Öftatus diye soyadı hiç duymamıştım’’...
‘‘Bizim soyadımız aslında Erdoğuş. Fakat Almanya'ya gelince Almanlar bunu kimliğimize yanlış yazdılar. Biz de artık Öftatus olduk’’.
Bu yazıyla Behram kardeşimizin gönlünü herhalde almış oldum.
Okuyucuyu kızdırmaya, tepesini attırmaya hiç gelmez. Vallahi insanı mahveder. Hele Behram gibilere çatarsanız ‘‘Sen kendini ne zannediyorsun’’ diye tepenize biner!
Neyse, Behram Öftatus'a karşı görevimi böylece yerine getirmiş ve kitabının tanıtımını az da olsa yapmış oldum. Satışı iyi giderse payımı isterim!
KİME OY VERELİM?
Herkesin kafasında aynı soru. Kime oy verelim? Adana'dan Ömer Yılgınca yazıyor:
‘‘Emin abi, kendi şahsıma ait bir sorunum var. Bu sorunuma bir çözüm arıyorum. Eğer bir cevap bulursanız çok sevinirim. Sorunumu aşağıya çıkarıyorum.
18 Nisan 1999 tarihinde seçim olacak. Ben şimdi Emin abime soruyorum. Ben kime oy vereceğim?
Ülkeyi bir iç savaşa düşürmek için çaba sarfeden din sömürücülerine ve Allah ismini kendi çıkarı için kullanan, l68 kilo altını olup dürüst müslümanları kandıran, kendi ailesinin eğitimini yurt dışında yaptıran ve Yüce Atatürk'e söven örümcek kafalılara mı oy vereyim? Hayır.
Askerlerin zoruyla göreve gelen, çetelerin üzerine gitmezsem başbakanlık bana haram olsun deyip sonra 180 derece sözünden dönen ve Çiller gibilerin yaptığının aynısını yapan, sözüm ona güya dürüst işler yapsın diye Adalet bakanlığına getirdiği kimselerin yine Atatürk'e söven kesimleri kayırdığı birilerine mi oy vereyim? Hayır.
Kendi çıkarları için polisle ordumuzu birbirine düşüren, her türlü pisliğe bulaşıp ben karlar gibi temizim diyen, örtülü ödeneğin anasını ağlatan, dolandırıcılara para kaptıran, ülkenin altından vurup üstünden çıkan şaibeli birine mi oy vereyim? Hayır.
Sosyal demokrat kesimlerin lideriyiz diyen, sonra da ekmek sacı gibi sağa sola dönen, tarikatlarla işbirliği yapan, birbirleriyle it dalaşı yapıp halkın hiçbir sorununa çözüm bulmayıp sadece havanda su döven, laftan başka bir şey yapmayıp sadece halkı kandıran ve af çıkarmaya çalışan kimselere mi oy vereyim? Hayır.
Söyle Emin abi, ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak kime oy vereyim? Yoksa oy vermeyip de ailemle birlikte 10 milyon lira ceza mı ödeyeyim?
Saygılarımın kabulünü istirham ederim’’.
***
Adanalı Ömer, milyonlarca insanımızın kafasındaki soruları soruyor. İşin tuhaf yanı, aynı soruları ben de kendi kendime soruyorum!
Kime oy vereyim?
Tabii ki çözüm oy vermemek değil... Çünkü verilmeyen her oy, dincilerin işine yarar.
Bekleyelim bakalım, seçime daha çok var, İçimizden gelmeyerek bile olsa, elbet birine vereceğiz.
Paylaş