Paylaş
SEVGİLİ okuyucularım, büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları nedeniyle halen içeride bulunan ANAP'lı eski bakan Birsel Sönmez'in bu konulardaki yıldızı, bir günde parlamadı. Bu noktaya adım adım ve korunarak geldi.
Bugün size arşivimden bazı yazılarımı okutacağım. Bu adamı 10 yıl önce ele almışım, sorular sormuşum, bir tek yanıt verememiş.
3 Ağustos 1991 tarihli Hürriyet'in manşetinde bir haber var. Devlet Bakanı Birsel'in biraderi İsmail Sönmez, o günlerin parasıyla piyasaya 2 milyar liralık sahte dolar sürmüş ve enselenmiş. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.
4 Ağustos 1991 tarihli yazımda bu olaya değiniyorum ve şöyle diyorum:
‘‘Bir eski ANAP milletvekili mektup yazmış. Diyor ki ‘‘Sorun bakalım şu Birsel Sönmez'e, 1983 yılından bu yana kendisinin, kardeşlerinin ve diğer yakınlarının ortak olduğu kaç şirket kurmuş? Bu şirketler bugüne kadar devletten ve ANAP'lı belediyelerden kaç adet, kaç milyarlık ihale almışlar? Bu arkadaş Meclis ve grup toplantılarına hiç katılmazdı. Soranlara, ihale almaya gitti derdik’’.
Bu mektubu alınca Devlet Bakanı Birsel Sönmez'i aradım. Evet, yakınlarıyla birlikte kurduğu şirketler ve aldıkları ihaleler vardı. Ama artık işi küçültmüşlerdi! Zaten bakan olunca şirketlerden çekilmişti. ‘‘Birkaç gün daha beklerseniz durumu kamuoyuna açıklayacağım’’ diyordu.
Ancak aradan üç hafta geçti, Birsel Sönmez'den ses çıkmadı. Şimdi burada açıkça soruyorum ve cevap bekliyorum. Devlet Bakanı Birsel Sönmez ve yakınları 1983 yılından bu yana kaç şirket kurmuştur, ayrıca hangi şirketlere ortaktır? Bu şirketler ANAP iktidarı döneminde devletten ve ANAP'lı belediyelerden hangi ihaleleri almıştır, kaç milyara ve nasıl almıştır? Sönmez bakan olunca bunlarla ilişkisini göstermelik olarak kesmiş bile olsa, şu anda üzerlerinde kaç ihale vardır?
Türkiye Cumhuriyeti bir devlet midir, yoksa ANAP'lı bazılarının ticarethanesine mi dönüşmüştür? Birsel Sönmez bu sorulara cevap vermekle yükümlüdür.’’
Bay Birsel'den 10 yıl önce bile tık yok!
* * *
Şimdi 20 Eylül 1991 tarihli yazıma bakalım:
‘‘Olup biteni ve devleti kimlerin bir ticarethane gibi yönettiğini görüyorsunuz. İşte Devlet Bakanı Birsel Sönmez. Kaç şirketi var, ANAP milletvekili olduğundan bu yana devletten ve ANAP'lı belediyelerden kaç ihale almış? Bunları bu sütunda defalarca sordum, bir cevap alamadım.
ANAP'lıların hemen hepsi böyle. Siyasal güçlerini kullanarak ticaret yapıp devletin ve milletin milyarlarını (o yıllarda trilyon yoktu) cebe atmakta sakınca görmüyorlar. Devlet bunların şirketi olmuş, habire bunlara çalışıyor. Benim burada yazdıklarım, bildiklerimin yüzde biri bile değil.
Nerede (Başbakan) Mesut? Hiç sesi çıkıyor mu? Yoksa bu olup biteni görmüyor mu? Görüyorsa niçin engel olmuyor? Görmüyorsa niçin istifa etmiyor? Ondan sonra da (seçim öncesinde) elin gávurunun sloganlarıyla karşımıza çıkıp ‘‘Daha yapacak çok işimiz var’’ diye çarşaf gibi ilanlar veriyorlar!
Doğrudur, daha yapacak çok yolsuzluk var. Türkiye'nin bunların cebine hortumlanacak parası henüz bitmedi. Ne para varmış bu Türkiye'de be! Ne zengin ülkeymişiz biz. Yiye yiye bitiremediler.’’
Lütfen söyleyin efendim, 10 yıl önce bile gerçekleri yazmış mıyım?
* * *
7 Ekim 1991 günkü yazımda ise şöyle diyorum:
‘‘Devlet Bakanı Birsel Sönmez'i defalarca yazdım. Birsel Sönmez büyük müteahhit! İller Bankası ve TEK'ten (Türkiye Elektrik Kurumu) hangi ihaleleri aldığını defalarca sordum, cevap veremedi. Birsel, kendi ili olan Niğde'nin valisini geçenlerde Adıyaman'a sürgün ettirdi. Adıyaman Valisi Ahmet Özyurt yarın bildiklerini açıklarsa, tüccar-bakan Birsel acaba ne diyecek?..’’
* * *
Adam bir yanda ANAP'ın bakanı, öbür yanda ise kendi şirketlerine hükümetin ANAP kesiminden ihaleler alıyor, malı götürüyor.
Emme basma tulumba gibi çalışıyor.
Kardeşi İsmail Sönmez ise piyasaya sahte dolar sürmekten yargılanıyor.
Aradan yıllar geçiyor. Yıl 1996 ve bizim Mesut yine başbakan! Alıyor Birsel'i ve bu kez ANAP'ın Enerji Bakanlığı'na bağlı TEAŞ'a yönetim kurulu üyesi yapıyor.
Kuzuyu kurda emanet ediyor!
Birsel Sönmez-Mesut Yılmaz ilişkisi size ilginç gelmiyor mu?
Bu adamın marifetlerini taaa 10 yıl öncesinden yazıyorum, sorular soruyorum, bir tek açıklama gelmiyor. Benzer soruları 20 Eylül 1991 tarihli yazımda Mesut'a soruyorum, ses veremiyor.
Birsel şimdi içeride. Ama Birsel, o büyük talan çarkının sadece küçücük bir dişlisi.
Pisliğin tezgáhçısı olan esas ağababalar, eşler, çocuklar, biraderler, kayınbiraderler, bacanaklar, enişteler, yakınlar, gizli ortaklar ve diğer bütün kibar hırsızlar ise dışarıda. Kimi Meclis'te, kimi holdinglerde, kimi kamu kuruluşlarında, bazıları ise firarda!
Ben Birsel'i yıllar önce yazarken Mesut ilgilenseydi, yazdıklarımdan biraz ders alsaydı, bugün kendisi de, yakınları da bu duruma düşmezlerdi. Kendim ettim kendim buldum dünyası bu!
Allah'tan dilerim işin gerisi de gelir ve bütün hırsızlar başımızdan defolup giderler. Yetti artık, bıktık artık.
(Not: TKİ Genel Müdürü Yusuf Çebi, 12 Ocak tarihli yazımla ilgili olarak, yaptıkları ihalelerde hiçbir rüşvet ve yolsuzluk olmadığını, her şeyin çok düzgün gittiğini bildirdi.)
Paylaş