Paylaş
18 Ocak 2001 tarihli yazımın ‘‘PKK'nın Televizyonu’’ başlıklı bölümünde, PKK'nın Avrupa'dan yayın yapan, Türkiye'ye kin ve nefret kusmaya devam eden televizyonunda boy gösteren, demeçler veren bazı kişilerden söz edip isimlerini verdim, eleştirdim.
Bunlardan biri de eski Maocu, sonra Filistin gerillası, daha sonra Turgut Özal'ın özel kuryesi, günümüzde ise -Sabah Gazetesi'nden kovulduktan sonra- dinci basında yazmaya başlayan Cengiz Çandar idi.
20 Ocak 2001 tarihli yazısında bana yanıt veriyor ve aynen şöyle diyor:
‘‘Emin Çölaşan benim Medya TV'ye (PKK'nın televizyonu) çıkıp konuştuğumu yazmış. Kaynakları kendisini yanıltmışlar. Medya TV'ye çıkılıp konuşulmasına karşı değilim ama ben bugüne dek hiçbir kez Medya TV'de konuşmadım.’’
Hemen ardından da, çok iddialı bir cümle kullanıyor:
‘‘28 Şubat andıçı adlı utanç verici iftira belgesinden sonuç alamayanların, Emin Çölaşan'ı kullanarak sonuç almayı tasarlamalarının ne kadar gülünç ve zavallıca olduğunu, okurlarımızın dikkatine sunarım.’’
İşin içine konuyla hiçbir ilgisi olmayan 28 Şubat'ı falan katıp dikkatleri başka yerlere çekmeye kalkışıyor!
***
Gündem yoğundu. O yüzden bu şahsın yazdıklarına belgesiyle yanıt veremedim. Sırası bugün geldi!
Önce şu cümlesine dikkat ediniz:
‘‘Medya TV'ye çıkılıp konuşulmasına karşı değilim.’’
Bu cümle yeterlidir. Aferin oğlum, söylediğini yap!
Zaten yapıyorsun.
İşte sana Medya TV'nin saat 19.45'te başlayan 10 Ocak 2001 tarihli ‘‘Türkçe haberler’’ bölümünden birkaç satır. Celal Talabani Ankara'ya gelmiş, haberde bu temaslardan söz ediliyor. Bant çözümünden izleyelim:
‘‘YNK lideri Celal Talabani'nin Ankara'daki temasları konusunda gazeteci Cengiz Çandar da televizyonumuza değerlendirmede bulundu. Çandar, YNK lideri Talabani'nin Türkiye'ye duymak istediği sözleri söylediğini belirterek...’’
Haber böylece devam ediyor. Önemli cümle şu:
‘‘Cengiz Çandar televizyonumuza değerlendirmede bulundu.’’
***
Cengiz ise PKK'nın televizyonuna çıkmadığını yazıyor. Şimdi ortada 2 olasılık var:
1- Cengiz laf oyunu yapıyor ve yalan söylüyor. PKK'nın televizyonuna sözlü demeçler veriyor ama kamera çekimi olmadığına sığınıp ‘‘Çıkmadım’’ diyor. Bu laf oyunuyla beni yalanlamaya kalkışıyor.
Onlara konuşup konuşmadığına, demeç verip vermediğine ise hiç değinmiyor.
2- Cengiz gerçekten de bunlarla asla muhatap olmuyor, demeç vermiyor! Ama PKK'nın televizyonu Cengiz'i Ali Cengiz oyununa getirip onun ismini kullanıyor. Cengiz sanki onlara demeç vermiş gibi gösteriyor. İsmini ondan habersiz kullanıyor. Cengiz'e karşı ahlaksızlık, izleyicilerine karşı sahtekárlık yapıyor.
Fakat bu olasılık biraz zayıf görünüyor... Çünkü Cengiz bana verdiği yanıtta ‘‘Medya TV'ye çıkılıp konuşulmasına karşı değilim’’ diyor.
Bu olasılıklardan hangisi doğrudur, onu ben bilemem. Şimdi Cengiz'e düşen görev, bizi bu konuda aydınlatmak ve hiç kıvırmadan doğruyu söylemektir.
(Dostlarına rica etsin, yukarıda sözünü ettiğim bandın çözümünü kendisine hemen gönderirler.)
Ya kendisi yalan söylüyor ve kıvırıyor, ya da PKK'nın televizyonu onun ismini kullanıyor! İkisi de çok ayıp. Cengiz yalan söylüyorsa, daha da büyük ayıp!..
Ama hangisi, hangisi?.. Vereceği yanıtı merakla bekliyorum!
İKİ KİTAP
Bugün size Bilgi Yayınevi tarafından çıkarılan ve Ermeni konusunu ele alan iki ayrı kitap önereceğim.
1- Osmanlı Ermenileri
Bu kitapta Osmanlı döneminde İngiliz belgelerinden Ermeni olaylarını öğreneceksiniz. Türkiye'nin o dönemde içinden nasıl ihanetlere uğradığını gösteren ibret belgelerini okuyunca şaşıracaksınız.
2- Şehit Diplomatlarımız
Bu kitap iki kalın ciltten oluşuyor ve henüz çıktı. ASALA örgütü tarafından şehit edilen, sakat bırakılan diplomat ve görevlilerimizin olaylarını tek tek ve yine belgelerle anlatıyor.
Bu kitapların yazarı, büyükelçi ve tozlu arşivlerin inanılmaz araştırmacısı Bilal Şimşir. Onu, yine Bilgi Yayınevi tarafından yayınlanmış diğer muhteşem kitaplarından tanıyoruz.
Bilal Şimşir'in ellerine, beynine, yüreğine sağlık. Türkiye'ye hizmet işte böyle olur.
Paylaş