Paylaş
15 Aralık tarihli yazımda bir konuya değinmiştim. TBMM KİT Komisyonu, geçen yıl kasım ayında cep telefonlarındaki büyük vurgun iddiasıyla Başbakanlık makamına bir yazı yazmış ve konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından soruşturulmasını istemişti.
Başbakanlık makamında Mesut Yılmaz oturuyordu, yazı buharlaşmıştı. Ya kaybedilmiş, ya da hasıraltı edilmişti.
Böyle bir yazının sıradan memurlar veya sekreterler tarafından yok edilmesi, işleme konulmaması mümkün değil. O halde işin içinde daha üst düzeyde birilerinin olması gerekir.
Yazıyı Başbakanlık Teftiş Kurulu'na havale etmeye veya etmemeye yetkili tek kişi, doğrudan Başbakan'dır. Ama verdiği kararı Meclis Başkanlığı'na bildirmesi gerekir.
Şimdi ortada iki olasılık var.
1- Yüksek bürokratları, bu yazı konusunda Mesut Yılmaz'a bilgi vermeyip işi uyuttular.
2- Bilgi verdiler, ama Mesut Yılmaz gereğini yapmadı.
***
Cep telefonlarında milyarlarca dolarlık vurgun iddiaları ciddi boyutta. Devletin korkunç bir parasal kaybı var, ama işin üzerine giden yok. Bu vurgundan hem devlet, hem de aboneler büyük kazık yiyor.
Abonelere giden Turkcell ve Telsim faturalarından elimde olan bazılarını inceliyorum, sürekli olarak -çeşitli isimler altında- ne olduğu asla bilinmeyen paralar tahsil ediliyor. Örneğin sabit tesis ücreti gibi.
Bir Turkcell faturasına bakıyorum. Konuşma ücreti sadece 127 bin lira. Aboneden çeşitli isimler altında 13 milyon 400 bin lira alınıyor.
Bir Telsim faturasına bakıyorum, konuşma ücreti sadece 169 bin lira. Aboneden çeşitli başlıklar altında alınan para 4 milyon 154 bin lira.
Bu yolla halkımızdan trilyonlar toplanıyor.
Yazımda soruyorum: Bu iki şirketin devlete ödediği varsayılan toplam 1 milyar doların net 150 milyon dolar tutan KDV'sinin alınması gerekiyor mu, gerekmiyor mu? Bunlar kafadan milyonlarca abone kaydettiler. Bu iş nasıl oldu? Bir Allah kulundan tık yok!
***
Aynı yazının sonunda Mesut Yılmaz'a birkaç basit soru sormuştum. Meclis KİT Komisyonu, bu cep telefonu şirketlerinin işlemleri hakkında Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun inceleme yapmasını istemişti. Sorularım şunlardı:
‘‘Bu yazı nerede? Başına neler geldi? Meclis'in yazısını hangi gerekçeyle Teftiş Kurulu'na havale etmediniz? Devletin milyarlarca dolarlık kaybını kim karşılayacak?..’’
Aradan kaç gün geçti, Mesut Yılmaz'dan da tık yok!
Bu gibi konuları ‘‘Nasıl olsa iki gün sonra unuturlar’’ diye geçiştirmeye kalkışmak, eski bir başbakana ve günümüzün ANAP Genel Başkanı'na yakışan bir davranış değildir.
Şimdi kendisinden istirhamım, sözünü ettiğim Meclis yazısının ne olduğu konusunda bana bir açıklama göndermesidir.
Ne ilginçtir, bizlerden bin kat daha duyarlı olması gereken bir siyasetçi, şu yazdıklarımızı umursamıyor bile!
Bekleyeceğim ve bir yanıt gelmediği sürece burada aynı soruları sormayı sürdüreceğim.
VE AÇIKLAMA
Sevgili okuyucularım, dün tam bunları yazmıştım ki, Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Sağar imzasıyla yazılı bir açıklama geldi. Özetliyorum:
‘‘TBMM KİT Komisyonu Başkanı Sayın Mahmut Erdir imzasıyla Başbakanlık makamına hitaben gönderilen 24 Kasım 1998 tarihli yazıda, Türk Telekom hesaplarının görüşülmesi sırasında verilen bir önergede yer alan GSM (cep telefonları) gelir paylaşım sözleşmesi ihlal edilerek lisans sözleşmesine geçilirken idare (devlet) ve aboneler açısından mali kaynak kaybına yol açıldığı, kuruluşun milyarlarca dolar kayba uğradığı iddialarının Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca incelenmesi yolunda karar alındığı belirtilmiştir.
Bu yazı 30 Kasım 1998 günü Başbakanlık Genel Evrakı'na kaydedilmiş ve aynı gün Başbakanlık Ekonomik ve Mali İşler Başkanlığı'na intikal ettirilmiştir.
Ancak sizin yazınızdan sonra yapılan incelemede, söz konusu yazıda (Meclis yazısında) somut bilgi ve belge bulunmaması, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun geçmiş yıllarda bu konuda bir soruşturma ve inceleme talebi olmaması nedeniyle, yazı ile ilgili işlem yapılmayarak bekletildiği anlaşılmıştır.
Yazı, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'a intikal etmemiştir.
Ancak TBMM KİT Komisyonu Başkanlığı, 15 Kasım 1999 tarihli yazısıyla aynı talebi tekrarlamış ve konuların Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından teftiş edilmesini istemiştir.
Bu talep Başbakanlık makamınca değerlendirilerek, incelenmesi için Teftiş Kurulu Başkanlığı'na olur verilmiştir.
Diğer taraftan 17 Ağustos depremi sonrasında iletişimde meydana gelen aksaklıklar ve gecikmelere neden olan Turkcell ve Telsim şirketlerinin varsa sorumlularını belirlemek üzere, Başbakanlık makamının olurları uyarınca başlatılan inceleme tamamlanmış ve düzenlenen rapor Başbakanlık makamının olurlarına sunulmuştur. Saygılarımla. Ahmet Sağar. Başbakanlık Müsteşarı.’’
***
Sağar'a teşekkür ediyorum. Demek ki, Meclis yazısı tam bir yıl uyutulmuş durumda! Bu yazı Yılmaz'a ulaşmadığına göre, hasıraltı eden bürokratların böyle bir yetkisi acaba var mı? Bu gecikmenin sorumlusu kimlerdir?
Bir de, açıklamada sözü edilen deprem sonrası soruşturmanın sonucu nedir?
Anlaşılan, bu cep telefonu vurgunu üzerinde daha sık durmamız gerekecek.
Paylaş