Paylaş
Sevgili kuyucularım, Türkiye'de iki adet cep telefonu şirketi var. Turkcell ve Telsim. Bu cep telefonu şirketleri günümüze kadar trilyonlarca lira kazandılar. Abone sayısını sınırsız bir biçimde genişlettiler. Bu durumda cep telefonu konuşmalarında büyük tıkanmalar meydana gelmeye başladı.
Bir konuşma yapmak için bazen defalarca çevirmek zorunda kalıyorsunuz.
Bir deprem oluyor, cep telefonları o anda devreden çıkıyor... Çünkü iki şirketin ikisi de, bugüne kadar sadece abone kaydetti. Bunun dışında yeterli düzeyde yatırım yapmadı. Ama her iki şirket de korkunç paralar kazandı.
* * *
Şimdi yakın geçmişi bir anımsayalım. Devlet, bu cep telefonlarıyla anlaşma imzalarken her birinden 500 milyon dolar para aldı. Yani toplam 1 milyar dolar gelir elde etti. Hemen bir parantez açayım, bu paranın tümünün ödenip ödenmediğini bilemiyorum. Bu konuda bir açıklama yapılırsa sevinirim.
Bir önemli konu da, bu şirketlerin KDV ödemesiyle ilgili. Normalde her alışverişte olduğu gibi, devletin bu işlemden yüzde 15 oranında KDV alması gerekirdi.
Yani 150 milyon dolar.
Bu verginin alınmadığı ortaya çıktı. Ama kovalayanı yok!
***
TBMM KİT Komisyonu 1998 yılı kasım ayında, yani daha geçen yıl toplanıp bu konuları görüşüyor. Milletvekilleri bu devir sözleşmelerinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığını, ayrıca gerek devlet ve gerekse abonelerin bu konuda büyük kazık yediğini gündeme getiriyor. Toplantıda oylama yapılıyor ve konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından incelenmesine karar veriliyor.
O sırada komisyon başkanı olan DSP milletvekili Mahmut Erdir Başbakanlık makamına bir yazı gönderiyor ve konunun Teftiş Kurulu'na havale edilmesini Başbakan'dan istiyor.
O sırada Mesut Yılmaz başbakan!
24 kasım 1998 tarihli yazının özeti:
‘‘Komisyonumuzun 24 Kasım 1998 tarihli toplantısında Türk Telekom'un 1995 ve 1996 yıllarına ilişkin hesap ve işlemleri görüşülmüş, görüşmede üyelerimiz tarafından bu kuruluşla ilgili olarak GSM (cep telefonları) gelir paylaşımı sözleşmesi ihlal edilerek idare (devlet) ve aboneler açısından mali kaynak kaybına yol açıldığı, kuruluşun milyarlarca dolar kayba uğratıldığı iddialarını içeren bir önerge verilmiştir.
Gündeme alınan önergede yer alan iddiaların Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından incelenmek suretiyle komisyonumuzun bilgilendirilmesi arz olunur.’’
***
TBMM tarafından Başbakanlık makamına gönderilen bu yazı, ne hikmetse orada buharlaşıp kayboluyor! Yazı başbakan tarafından Teftiş Kurulu'na havale edilmiyor. Bu durum KİT Komisyonu'nun geçtiğimiz kasım ayında yapılan toplantılarında ortaya çıkıyor. Komisyonun şimdiki başkanı ANAP milletvekili Birkan Erdal da bu hususu doğruluyor.
DSP milletvekili Erdoğan Toprak o gün komisyonda ağır konuşuyor. Tutanaklardan özetliyorum:
‘‘Turkcell ve Telsim'in denetlendiğini söyleyemiyorum. Onlar öyle bir imparatorluk kurmuş ki, kolları ne yazık ki kurumunuzun (Telekom'un) içine kadar gelmiş.’’
***
Cep telefonu şirketleriyle yapılan ön sözleşmede, bunların 400 bin abone kaydetmesi öngörülüyor. Yani iki şirketin toplam abone sayısının 800 bin olması öngörülüyor. Oysa bugün ikisinin toplam abonesi 6 milyon dolaylarında. (Rakamlar sır gibi gizleniyor.)
Sen devlet olarak 400 bin abone için 500 milyon dolar, ya da toplam 800 bin abone için toplam 1 milyar dolar para elde ettiysen, o takdirde 6 milyon abone için en azından 5 milyar dolar gelir sağlardın. Ama sen ortalığı başıboş bırakmışsın, atı alan Üsküdar'ı geçmiş. Bu parayı ya bu şirketlerden alırdın, ya da yeni şirketlere ihale verirdin.
Yakında yeni ihale açılacak ama iş işten geçmiş. Piyasa cep telefonuna doymuş.
Üstelik sen devlet olarak toplam 150 milyon dolar tutarında KDV'yi de almamışsın ve konuyu sahipsiz bırakmışsın.
***
Tablo özetle böyle. Yüz kızartıcı. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu da raporlarında bu tabloya yer verip eleştiri getiriyor.
Ortada kaç milyar dolarlık bir pasta var. Ama devlet payına düşeni, düşmesi gerekeni asla alamıyor. İşin üzerine giden bir kurum veya kuruluş yok.
Meclis KİT Komisyonu, Başbakanlık makamına yazı gönderip bu iki cep telefonu şirketinin yaptıkları konusunda soruşturma açılmasını istiyor. Bu emri Teftiş Kurulu'na sadece ve sadece başbakan verebilir.
Başbakan Mesut Yılmaz!
Yazı buharlaşıyor, kayboluyor, belki de bilinçli olarak kaybediliyor.
İşin bu boyutunu bizim bilmemiz mümkün değil.
Şimdi Mesut Yılmaz'a soruyorum:
Bu yazı nerede? Başına neler geldi? Meclis'in yazısını hangi gerekçeyle Teftiş Kurulu'na havale etmediniz? Devletin milyarlarca dolarlık kaybını kim karşılayacak?
Sorular görünürde çok basit ama irdelense, birilerini Yüce Divan önüne çıkarır.
Paylaş