Paylaş
Meclis'e geçerli olan kuralları içtüzük belirler. İçtüzüğün 56. maddesi şöyle:
‘‘Başkanlık kürsüsünde başkan, beyaz kelebek kravat ve siyah yelek üstüne siyah frak giyer.
Genel kurul salonunda yer alan milletvekili ve bakanlar ceket giymek ve kravat takmak zorundadır.
Bayanlar tayyör giyerler.'
Şimdi bu Fazilet takımı çıkmış ortaya, o bıktıran söylemi yine piyasaya sürüyor:
‘‘İçtüzükte türbanı yasaklayan bir hüküm yok. Dolayısıyla, Merve türbanla gelebilir...’’
Sonra bir de kıvırtma yapıyorlar:
‘‘Elbette tercih kendisinindir. İsterse başı açık da gelebilir. Biz ona karışmayız.'
Bunların işi hukuka takla attırıp oyun oynamak! Bunu hep yapıyorlar. Şimdi onların mantığından yola çıkıp birkaç örnek vereyim:
***
İçtüzük, erkek milletvekilleri ve bakanlar için sadece ceket-kravat zorunluğu getiriyor.
Bir erkek milletvekili günün birinde içeri ceketli kravatlı girdi ama kafasında şapka, bere, fes, kasket, sarık vesaire var. Fazilet mantığına göre bu serbesttir, çünkü içtüzükte bunları yasaklayan bir hüküm yoktur!
Ya da yine ceketli kravatlı bir milletvekili, içeri yalınayak girdi. Veya ayağında tokyo, takunya, terlik var.
Pantolon yerine de şort giymiş, pijama pantolonu giymiş. Ama üzerinde ceket kravat tamam!
Fazilet cambazlarının mantığına göre bu da olabilir!.. Çünkü içtüzükte ‘‘Milletvekili genel kurul salonuna şortla, terlikle, yalınayak giremez’’ diye bir hüküm yok!
Aynı içtüzük ‘‘Bayanlar tayyör giyer’’ diyor. Ya bir bayan milletvekili belinden bir karış uzunluğunda bir mini etek tayyörle gelirse? Kafasına bir şapka geçirip gelirse? Göğüsleri sere serpe açık, tamamen ortada gelirse? Bu mümkün mü?
Fazilet mantığına göre mümkün!.. Çünkü içtüzük etek boyunu belirlemiyor, göğüslerin fora edilmeyeceğini yazmıyor.
***
Genel kurul salonunda birkaç milletvekili bir araya gelmiş, gazeteleri sıraların üzerine sermiş! Köfteler, zeytinyağlı dolmalar, domatesler...
Oracıkta güzel bir çoban salata yapmaya başlıyorlar. Bu arada içki şişeleri açılıyor, muhabbet koyulaşıyor, sigaralar tüttürülüyor.
Çok güzel bir piknik! Bir yanda Meclis görüşmeleri sürerken, öte yanda bizimkiler demleniyor. Olabilir mi?
Fazilet mantığına göre olabilir!.. Çünkü içtüzükte ‘‘Milletvekili genel kurul salonunda yemek yiyemez, içki içemez, sigara içemez’’ diye bir hüküm yok!
***
Fazilet Partisi'nin aday listelerinde Merve Kavakçı ismi yoktu. Liste partide hazırlandı ve son gece Bay Erbakan'ın evine götürüldü. Ne olduysa, işte orada oldu. Bay Erbakan listenin üzerinde oynama yaptı ve iki türbanlıyı listeye koydu.
Bunlar Meclis'e sokulmalı, Türkiye'nin havası bir kez daha gerilmeliydi. Seçimde Merve kazandı, Refah'lı Ahmet Tekdal'ın kızı olan diğeri kazanamadı.
Şimdi Merve'yi kullanıyorlar. Onun sırtından siyasal rant elde etmeye çalışıyorlar.
Kız seçilince ‘‘Türbanı çıkarmayacaksın’’ diye direktif verdiler.
Ama bir yandan da kıvırtıyorlar. ‘‘Türbanlı girip girmemeyi kendisi bilir’’ diyorlar. Yarın bir durum olsa, bütün sorumluluğu o kızın üzerine yıkıp kendilerini kurtaracaklar...
‘‘Ne yapalım, biz istemedik ama o öyle girdi’’ diyecekler. Merve'yi bir piyon olarak görüyorlar.
Bir parti düşünün ki, türban dışında bir tek söylemi kalmamıştır. Varsa yoksa türban ve genç kızların üzerinden din sömürüsü, oy avcılığı.
İkinci bir söylem yok. Topluma verecekleri başka bir mesaj kalmadığı içindir ki, seçimde hezimete uğradılar. Bu bile onlara ders olmadı.
***
Sevgili okuyucularım, şimdi size bu partinin ne kadar samimiyetsiz olduğunu ve işine geldiğinde nasıl çifte standart uyguladığını bir kez daha kanıtlayacağım.
Anımsayınız, bundan birkaç yıl önce Meclis genel kurul salonunda TRT kameramanı bir genç hanım çekim yapıyordu. Neredeyse topuğuna kadar uzayan bir etek giymişti ama ayağında naylon çorap yoktu.
Maşallah, Refah milletvekilleri hanımları ve bacaklarını nasıl ‘‘dikkatle’’ izliyorlarsa, çorapsız olduğunu gördüler ve hep birlikte bağırıp çağırmaya başladılar. O bayan görevlinin genel kurul dışına çıkarılmasını istiyorlardı.
Sıcak yaz günüydü ve bayan görevli çorap giymemişti. Kameraman dışarı çıkarıldı! Peki içtüzükte ‘‘Genel kurul salonunda görev yapan bayanlar çorap giyer’’ diye bir hüküm var mıydı?
Yoktu! O halde niye tantana yaptınız?
***
Seçimde hezimete uğradılar, şimdi türban krizi çıkarıp Türkiye'yi germenin, huzursuzluk yaratmanın peşindeler. Ucuz mantık oyunlarıyla laf cambazlığı yapıyorlar.
Her parlamentonun belli gelenekleri vardır. Bunlar yerleşik kurallardır ve yasalardan bile daha geçerlidir.
Ama din sömürücülerinin umurunda değil ki! Onlar sadece kendi kişisel ve siyasal çıkarlarının peşinde... Ve koskoca adamlar, Amerika'dan fedai olarak transfer edilen bir kızın saçına cankurtaran simidi gibi yapışmaktan utanmıyorlar.
Yazık bize ki, işi gücü bırakıp bunların kompleksleriyle uğraşıyoruz.
Derslerini yarın alacaklar.
Paylaş