Medeni cesaret sahibi imiş!

SEVGİLİ okuyucularım, her gün sizlerden ortalama 150-200 adet internet mesajı, faks ve mektup alırım. Bu rakam bazen 300’e ulaşır.

Her gün çeşitli saatlerde neredeyse bir kitap kalınlığına ulaşan okur mesajlarını tek tek okurum. Bunların arasında az sayıda eleştiri de gelir. Övgüler, ihbarlar, yakınmalar, öneriler, aklınıza gelen her şey bunların içindedir. Zamanımın önemli bir bölümünü bunları okumaya ayırırım.

Perşembe günü Cemali Bağcı’dan bir internet mesajı geldi. Aynen şöyle:

"Yazacak hiçbir şeyin kalmayınca sağa sola sataşıp gereksiz, seviyesiz ve mesnetsizce insanları suçlayarak, çağdaşlık ve modernlik adına yazdığını zannedip bu kadar küçülme. İnsanların hür demokratik haklarına dil uzatma.

Yeterince uzamış olan dilini bir gün koparırlar.

Halk adına konuş, halk adına adam gibi yaz. Eksilere düşmüş olan seviyeni daha da düşürme."

Peki Cemali Bağcı isimli bu vatandaşımız mesajını nereden göndermişti?

Devletin resmi internet sitesinden!

"tuik.gov.tr."

Demek ki bir kamu görevlisiydi. Hakaret ve tehdit içeren sözlerini çalıştığı devlet kurumunun internet sitesi üzerinden gönderiyordu.

TÜİK neresi?

Türkiye İstatistik Kurumu.
(Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yeni adı.)

* * *

Bu mesajı alınca TÜİK’in Özel Kalem Müdürlüğü’nü arayıp durumu anlattım. Mesajı kendilerine faksladım ve Başkan Ömer Demir’le konuşmak istediğimi söyledim. Bunlar perşembe günü öğle saatlerinde oluyor. Başkan yokmuş. Aradan saatler geçti, ses çıkmadı. Akşam yeniden aradım.

Bu kez Başkan Ömer Demir telefonda, karşımda. Aramızda geçen konuşma aynen şöyle:

"- Beyefendi, bir çalışanınızdan aldığım mesajı size fakslamıştım. Bu nasıl iştir? Sizin bir çalışanınız, devletin resmi internet sitesini kullanarak başkalarına hakaret ve tehdit yağdırıyor.

- Evet Emin Bey, ben okudum faksladığınız mesajı. (Gülerek) Valla o arkadaşımız medeni cesaret sahibi imiş.

- Anlamadım, yani siz bu rezillik için medeni cesaret mi diyorsunuz?"

Ben biraz sert çıkınca Başkan sözünü değiştirmek istedi:

"- Hayır, onu demek istemiyorum... Yani sizin sevenleriniz olduğu gibi sevmeyenleriniz de var.

- Sevmeyen olabilir de, sizin bir memurunuz bunu yapma hakkına sahip mi? Kusura bakmayın, ben bu olayı yazı konusu yaparım."

Başkan bunun üzerine şöyle dedi:

"- Ben o arkadaşı arattım, şimdi burada değilmiş. Bunu yazı konusu yapmasanız iyi olur. Yarın söylerim, size bir özür mesajı gönderir.

- Özür dilemesi falan önemli değil Ömer Bey. Bu yapılanın üzerine gidin siz. Hangi biriminizde çalışıyor bu arkadaş?"

Nerede çalıştığını söyledi.

* * *

Dün sabah Cemali Bağcı’nın özür mesajı (!) elime ulaştı. Saat 09.43’te yine devletin internet sitesinden (tuik.gov.tr) çekmiş:

"Değerli basınımızın köşe yazarı. Dünkü yazmış olduğum biraz da sinirli zamanıma rastlayan mail için özür dilerim. Mailimin dünkü köşe yazınızla alakası yoktur. Vatandaş görüşüdür."

(Sözünü ettiği yazımda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan olayını irdeliyorum. Sorular soruyorum. Hem onu, hem de başbakanını eleştiriyorum.)

* * *

Bizler burada AKP kadrolaşması diye yırtınırken, işte bu gibi olaylardan söz ediyoruz. Cemali Bağcı isimli vatandaş büyük olasılıkla bu iktidar döneminde bu kuruma alınmıştır. Öyle olmasa bile AKP’nin tam bir militanıdır ve onların ortamında rahatlığı bulmuştur.

O kadar ki, devletin resmi internet sitesini bile fütursuzca, çekinmeden kullanıp, hoşlarına gitmeyenlere buradan hakaret ve tehdit içerikli mesajlar göndermektedir...

Ve koskoca devlet kurumunun başındaki kişi "O arkadaşın medeni cesareti varmış" diyebilmektedir.

Ülkemizin milyonlarca insanı iş ararken ve bulamazken, üniversite mezunları cezaevlerinde infaz koruma memurluğu yaparken, on binlerce üniversite mezunu bile her gün asgari ücretle çalışabilmek için kapıları aşındırırken, sadece kendilerinden olanlar işe alınıyor, korunuyor, kollanıyor.

Adına "kadrolaşma" denilen şey işte bu.

Utanç tablosu. Yüz karası.
Yazarın Tüm Yazıları