KUZEY Irak’ta gözlerimizin önünde -resmen açıklanmasa bile- bir Kürt devleti kuruldu. Hiç kimse küçümsemesin. Dünyanın en büyük petrol yatakları şimdi onların elinde. PKK’yı onlar barındırıyor. Yeterince palazlanınca altımızı oyacaklar.
Kürt devleti, aynen Irak devleti gibi bir kukla. İpleri başkasının elinde. Kimin elinde?
ABD’nin!
Bizim devlet ve gelmiş geçmiş bütün hükümetler, önceleri Kürt devleti kurulmasına karşıydı... Çünkü başımıza nasıl bir bela açacağını herkes biliyordu. Şimdi baktılar ki olmuyor, Kürt devletine bizim Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın ağzından "dostluk mesajları" gönderilmeye başlandı!
Ne güzel söylemiş atalarımız:
Bükemediğin eli öpeceksin!
Şimdi, bükemediğimiz o eli siyaseten öpmeye hazırlanıyoruz. Fakat buna askerler ve Türk milleti karşı çıkıyor.
Daha da ilginç olanı, bu konuda askerle hükümet arasındaki görüş ayrılıkları karşımıza resmen dikiliyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, Başbakan’ın Kürt devletine verdiği dostluk mesajları sonrasında ABD’de konuştu:
"Kerkük’te çatışma kaçınılmaz. Kerkük’ün nüfus yapısı tümüyle (Kürtler tarafından) değiştirildi. (Türkmen çoğunluk tasfiye ediliyor, yok ediliyor.) Kerkük tarihte hiçbir zaman Kürt şehri olmamıştır. Kuzey Iraklı Kürtlerle kim ne görüşürse görüşsün. Ben asker olarak nesini görüşeceğim."
Dışişleri Bakanı dün bu sözlere acele yanıt verdi:
"Askerin konuşacağı şeyler vardır, konuşması gereken yerler vardır. Asker silahıyla konuşur ama ondan önce siyasetin yapacağı şeyler vardır."
Bu sözleriyle Genelkurmay Başkanı’na "Paşa sen sus ve işi bize bırak, sen bizim memurumuzsun" demeye getiriyor.
* * *
Asker susacak, askerin dili bağlanacak, onlar istedikleri gibi at oynatacak! Belki ticaretimiz artar, biraz daha para kazanırız diye Kürt devletiyle çok daha yakın ilişkiler kurulacak, bir yandan da kamuoyuna "PKK’yı kınayan" mesajlar verilecek!
İki paralık Talabani ve Barzani gibi adamların Türkiye Cumhuriyeti’ne posta koymasına, hakaret etmesine ve aşağılamasına hep göz yumulacak...
Ve bu süreçte biz daha nice şehit cenazeleri kaldıracağız.
Sonra Ankara’da açıklamalar yapılacak:
"Kuzey Irak’taki Kürt devletiyle ticaretimiz şu kadar artmıştır..."
Kerkük elden çıktı. Aşağımızda Kürt devleti kuruldu, hükümet çaresiz. Yapacağı hiçbir şey yok. Şimdi gündeme temel soru geliyor:
Türk ordusu, Kuzey Irak’a girip operasyon yapar mı?
Geçti Bor’un pazarı!.. Oraya girip ne yapacağız? Amaç PKK’lıları yakalamaksa, adamlar en ufak bir askeri hareketliliği anında haber alıyor ve güneye doğru kaçıp kayboluyor.
Kürt devletini yok etmek zaten olamaz... Çünkü onlar da PKK gibi, ABD’nin koruması altında. ABD aslında bizim yeni güney komşumuz oldu. Onların doğal olarak karşı çıkacağı bir harekát bu saatten sonra biraz zor!
Oralara girsek belki karşımıza Amerikan askerleri çıkacak! Karşımızda Kürt devleti-ABD-PKK ittifakı var. ABD, PKK konusunda ikili oynuyor. Tavşana kaç, tazıya tut diyor.
Kuzey Irak’ta sınıra yakın belli bölgeleri işgal mi edeceğiz? Ordumuzu orada tutup bir güvenlik kuşağı mı oluşturacağız? O da aynı gerekçeyle söz konusu olamaz. Yedirmezler.
* * *
Şimdi aynı soruyu bir kez daha soralım:
O halde ne olacak? Ne yapacağız?
Valla benim görevim buraya kadar sevgili okuyucularım!.. Çünkü gerek gazeteci, gerekse vatandaş kimliğimle bunun ötesini ben de bilmiyorum, üstelik düşünemiyorum.
Zaten hükümette bir bilen olsaydı, ciddi ve tutarlı bir Kuzey Irak politikamız olsaydı, ne düşünüldüğünü ve ne olacağını şimdiye kadar yüz kez duymuş olurduk.
Ama yine de, bir bilen varsa çıkıp anlatsın, hep birlikte öğrenmiş oluruz!