ADAM, DTP Diyarbakır İl Başkanı imiş. Adam ağzından çıkanı kulağı duymadan (belki de duyarak) konuşuyor:
"Kerkük’e (Türk ordusu tarafından) yapılacak bir saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış olarak kabul ederiz ve ona göre tepki koyarız."
Bununla da yetinmiyor, sözlerini sürdürüyor:
"Türkiye’nin Kerkük’e müdahalesi, Türk devleti ile Kürtleri karşı karşıya getirir. Çok büyük savaş yaşanır. Türkiye’deki 20 milyon Kürt, Irak’taki Kürtlere yapılacak böyle bir saldırıyı kendisine yapılmış kabul edecektir."
Devam ediyor:
"Kürtlerle Türk ordusu arasında bir savaş yaşanırsa... Diyarbakır, Van ve İstanbul’daki Kürtler de sonuçta Kürt’tür. Irak’taki de Kürt, buradaki de Kürt. Bunların arasında ciddi kültürel ve ulusal bağlar var. Burada yaşayan her Kürt’ün duygusu budur."
Bununla da yetinmiyor:
"Kerkük veya Kuzey Irak’a (Türk ordusu tarafından) bir müdahale olursa, bu Türkiye’de çok ciddi olayların yaşanmasına neden olacaktır."
* * *
Şu sözlere bakın! Türkiye Cumhuriyeti’ne resmen ve açıkça posta koyuyor. Kerkük’e bir saldırı yapılırsa, bunu Diyarbakır’a saldırılmış gibi göreceklermiş! Böyle bir durumda Türkiye’de çok ciddi olaylar olurmuş!
Ne olabilir o çok ciddi olaylar?
Ayaklanırlar!
Silahlanıp devlet güçlerine ateş açarlar!
Şimdi zaten mart ayında nevruz bayramını bekliyorlar. O gün için alttan alta kaşımalara şimdiden başladılar.
Belki de ilk provalar o gün yapılacak. Çoğu yıllarda yaptıkları gibi yine kadınları ve çocukları ön saflara toplayıp harekete geçecekler.
* * *
Arkalarında AB var. Kuzey Irak’ta ise ABD’nin kucağına oturdular. Şimdi her şey bitti, Talabani ve Barzani gibi kişilerle "ulusal işbirliği" içinde olduklarını söylüyorlar!
Adamlar sanki ekmeğini yedikleri bu ülkenin değil, Kuzey Irak Kürt devletinin vatandaşı!
Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet yarışına çıkmışlar.
Ama kabahat onlarda değil.Kabahatin tümü bizde.
Sen AB’den böylesine korkarsan, belli konularda her ödünü verirsen, onların her isteğini yerine getirirsen, olacağı işte budur. Birilerini şımartırsın...
Ve unutmayın, işin henüz başındayız.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 70’e yakın DTP’li belediye, oralarda adeta özerk yönetim kurdu. Onların çoğu, PKK ile doğrudan veya dolaylı işbirliği içerisinde. Milletin paraları PKK yandaşlarına aktarılıyor. Karışan yok!
Devlet nerede? İçişleri Bakanlığı nerede?
İktidar oy kaygısıyla, Güneydoğu’da olanları sadece izlemekle yetiniyor. Zannediyor ki, onları özgür bırakırsa seçimde Güneydoğu oyları kendisine gelecektir!
Bu süreçte zehirli tohumlar insanların kafasına serpiliyor. En tehlikelisi bu.
* * *
Bunların başı olan Abdullah Öcalan, İmralı Adası’nda avukatlarıyla yaptığı her görüşmeden sonra dışarıya mesajlarını özgürce gönderiyor. PKK yandaşı gazetelerde ve televizyonlarda adamın her cümlesi bire bir yayınlanıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir rezalet olamaz. Bizim yetkililer bunu seyretmekle yetiniyor.
Madem iş bu boyutlara geldi, yakında İmralı’da basın toplantısı yapmasına izin verilirse hiç şaşırmayalım!
Peki bütün bu incitici, aşağılayıcı davranışlara niçin tanık oluyoruz?..
Çünkü arkalarında AB var... Çünkü bizi yönetenler AB’den korkuyor.
Zannediyorlar ki, günün birinde AB bizi alacak! O yüzden ürkütmek istemiyorlar.
Sevgili okuyucularım, DTP Diyarbakır İl Başkanı olan şahıs açık ve net konuşmuş, Türkiye Cumhuriyeti’ne postasını koymuş. Resmen tehdit ediyor, "Başınıza iş açarız haaa" diyor.
DTP’li belediyeler özerklik kazanmış, terör örgütünün bire bir yandaşı durumuna gelmiş. Onlar altımızı oyan silahsız militanlar. Silahlılardan daha tehlikeli.
Ama onlara kızmayalım. Tehlikeli gidişi görmezden gelen, ne yapacağını bilemeyen, her gün yeni ödünler veren, Güneydoğu’da ve özellikle Diyarbakır’da neredeyse bütün kurumlarıyla ortaya çıkan Türkiye karşıtı oluşuma göz yuman ve dış güçlerin baskısından bir türlü kurtulamayanlara kızalım.
Kim onlar?
Bizi yönetenler, ülkemizi bu durumlara düşürenler. Yazıklar olsun.