Paylaş
7 Ocak 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde, kimsenin dikkatini çekmeyen bir ilan vardı. Dikkat çekseydi, kamuoyunda tepki uyandırırdı.
Ancak öylesine umursamaz bir toplum olduk ki, hiçbir tepki uyandırmadığına da şaşmayalım.
İlan aynen şöyleydi:
‘‘Duyuru: Ankara Hollanda Büyükelçiliği ve İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu'ndan bildirilmiştir.
Şimdiye kadar süregelen uygulamalara göre vize başvurusunda bulunan kişilerden sadece vize başvuruları onaylandığında ücret talep edilmekteydi.
15 Ocak'tan itibaren yürürlüğe girecek uygulama ile vize başvurusu esnasında başvuruda bulunan şahıslardan ücret talep edilecektir.
Vize başvurusunun herhangi bir sebepten dolayı kabul edilmemesi durumunda dahi, alınan ücret ‘‘işlem ücreti’’ olarak kabul edilip geri ödeme yapılmayacaktır. Kamuoyuna ilgiyle duyurulur.’’
***
Vay be, bunlar büyükelçilik mi, konsolosluk mu, ticarethane mi, yoksa soyguncu mu? Hangisi? Bu ilanın anlamı nedir?
Böyle bir rezalet, böyle bir saygısızlık, dünyanın neresinde olabilir?
Bırakalım vize ücretini bir yana, adamlar vizeyi versinler vermesinler, para istiyorlar. Vizeyi verse de vermese de, parayı hortumluyorlar.
Ya kırk katır, ya kırk satır!
Deli Dumrul'un köprüsü gibi. Geçenden 5 akçe, geçmeyenden de 5 akçe!
Türkiye'nin içine düşmüş olduğu zor durum, maalesef ülkemizdeki yabancı temsilcilikleri bir ticarethane yaptı. Bunlar, başta Almanya olmak üzere her gün on binlerce dolar, mark vesaire para kazanıyorlar.
Bizim milletimizin sırtından para basıyorlar.
***
Birkaç ay önce Ankara'da bir yabancı diplomatla konuşuyorduk. Söz bu vize rezaletine geldi ve diplomat gülerek şöyle dedi:
‘‘Biliyor musunuz, yakında biz ülkemizden hiç para istemeyeceğiz. Tam tersine, ülkemize döviz göndermeye başlayacağız. Aldığımız vize paraları burada diplomat maaşlarımızı, kiralarımızı, araç giderlerimizi, kırtasiye harcamalarımızı, her şeyimizi karşılıyor. Dünyanın en kárlı sektörlerinden birini Türkiye'de keşfetmiş olduk.’’
Bunların temsilcilikleri önünde insanlarımızın çektiği çile de, işin cabası! Uzun kuyruklar, günlerce bekleşen çilekeş insanlar. Ortalıkta çaycılar, simitçiler, kokoreççiler, hatta Ankara'daki Almanya Büyükelçiliği önünde olduğu gibi kurulmuş büfeler.
Nerede bu gaddarlığa ‘‘Dur’’ diyecek Türk devleti?
Nerede bizim o ‘‘insan hakları soytarılığı’’ yapan sahtekárlar, abuk dernekler ve entel kesim? Nerede Avrupa'da Türkiye aleyhine ‘‘insan hakları şampiyonluğu’’ yapan uçuklar?
Nerede bizim ‘‘O bana dedi ki, ben ona dedim ki’’ muhabbetine kapılmış medyamız, nerede? Bu işin üzerine gitmeye değmez mi?
Hollanda dışında başka hangi ülkeler vize versin veya vermesin, aynı parayı alıyor? Örneğin ABD!
Bunlar vizeleri kaça veriyor? Dün iki ülke için araştırdım. Tarife şöyle:
ABD 45 dolar, Almanya 70-400 mark.
Araştırılsa, üzerine gidilse, daha neler çıkacak. Allah kazançlarını artırsın! Bunlar diplomatik temsilci değil, Türkiye'de bizim paramızla yabancı sermaye yatırımı yapmış uyanıklar!
KİME NE DİYELİM
Elimde Amerika'da yayınlanan Los Angeles Times Gazetesi'nin 20 Aralık 2000 tarihli nüshası var. Gündem öyle yoğun ki, bazı şeyleri gününde yazmaya fırsat olmuyor.
O sırada cezaevi operasyonları yapılıyor. İnsan Hakları Derneği Başkanı olan Hüsnü Öndül isimli şahıs, gazeteye bakın ne diyor:
‘‘The Turkish government is pursuing its tradition of solving problems by killing people.’’
Türkçesi:
‘‘Türk hükümeti, sorunları insanları öldürerek çözme geleneğini sürdürüyor.’’
Ayıptır, insanda biraz sıkılma olur. İnsan kendi ülkesini bu kadar suçlamaya utanır.
Bu sözleri yazan muhabir Amberin Zaman. Ankara'da yaşayan bu kadın, haberinde bol bol ‘‘Kürtçülük’’ yapıyor. Gazetesi Türkiye'nin en büyük düşmanlarından biri ya, o da adamına göre haber yazıyor. İşte onun sözlerinden birkaç örnek:
‘‘Tutuklular küçük hücrelere nakledilecek... Türk cezaevlerinde işkence yaygındır... Güneydoğu'daki Kürt ili Diyarbakır... Vahşetin en büyüğü İstanbul'da yaşandı. Ümraniye ve Bayrampaşa'da tanklarla ve helikopterlerle saldırıya geçen yarı askeri birlikler...’’
Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan kimlerle nasıl kuşatılmış olduğunun güzel bir örneği!
Ankara'daki Pakistanlı bayan muhabir Amberin Zaman iyi çalışıyor! Gazetesine göre haber yazıyor, nabza göre şerbet veriyor.
Bu devirde para kazanmak kolay değil!
Paylaş