HAVA koşulları bozulunca İstanbul'da ve yurdun dört bir yanında büyük rezalet yaşandı. Ancak kış gelince, kar ve yağmur yağınca yaşanan başka bir rezalet daha vardı.
İşin ilginç yanı, bu konudaki haber sadece AKP iktidarının -her nedense!- en büyük destekçisi olan, hükümete her gün tam kadro övgüler yağdıran Sabah Gazetesi'nde yer buldu. İyi bir gazetecilikti. Doğrusu okuyunca şaşırdım!
Biliyorsunuz, AKP iktidarının en büyük propaganda unsurlarından biri, duble yol hikáyesi idi. Pek çok yere duble yol yapacaklar, trafiği rahatlatıp hizmet götürmüş olacaklardı.
Temeller birbiri ardına gerek Başbakan, gerek öteki hükümet yetkilileri tarafından atıldı. Türkiye artık bir ‘‘yol inşa seferberliğine’’ giriyordu! Tantanalı törenler televizyonlardan naklen yayınlandı. İş verilen müteahhitlere tören kürsülerinden Kasımpaşa yöntemiyle emirler yağdırıldı:
‘‘Bak şimdi koçum, sen bu yolu 2 ayda bitireceksin tamam mı? Gecikme falan istemem, ona göre haaa...’’
Vay be, neler yaşıyorduk!
***
Müteahhitlere kesenin ağzı açıldı, hızla çalışmaya başladılar. Duble yolların pek çoğu ‘‘gecikme olmadan’’ bitti. Sıra artık yenilerine geliyor, bu aşamada açılış törenleri yapılıyor, nutuklar atılıyordu! Fakat gelin görün ki, kış mevsimine girince ortaya küçük (!) aksilikler çıkmaya başladı.
Yağmur ve kar sonrasında duble yollar dökülüyor, çatlayıp patlıyor, incecik ve göstermelik asfaltı kalkıyor, çukurlar oluşuyordu. Dahası, bu yollara trafik işaretleri de konmamıştı. Altyapı yoktu, mühendislik çalışması yapılmamıştı. Yol çizgileri daha ilk yağmurda silinip gitmişti.
Cila kazınmış, takke düşmüş, kel görünmüştü.
***
Bu rezalet ve skandal karşısında Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen bile isyan etmek (!) zorunda kalmış. Beyefendi bölge müdürlerine yazı yazmış:
‘‘Bu konuda duyarlı davranılmadığını gördüm. Problem yaşanıyor. Başarısız olduğunuz görülmektedir.’’
Bunları yapan ve yaptıran, ihale eden sanki başkası imiş gibi!
Ayrıca diyor ki: ‘‘Bizden önce kilometresi 1 trilyona yaptırılırken biz duble yolların kilometresini 200 milyara mal ettik.’’
Aferin, iyi ettiniz!
Yol yapmakla kümes yapmayı bir tutanların pişirdiği ucuz etin yahnisi işte böyle oluyor.
Yavuz Donat sık sık geçtiği Sivrihisar-Eskişehir duble yolunu yazısında anlatıyor:
‘‘Burası kış başlamadan önce kaymak gibi bir yoldu. Kış girdi, aynı yoldan yeniden geçtik. Aman Allahım, bu yola ne olmuş böyle. Sanki bombalanmış. Sanki tarla gibi sürülmüş. Asfaltta koca koca çukurlar açılmış. Cila daha bugünden dökülmüş. Yol çizgileri bile silinivermiş. Bu nasıl boya? Suluboya mı?’’
Öteki duble yollar da öyle. Başbakan Siirt, Bayındırlık Bakanı Bitlis milletvekili. Bu iki ilimize yaptırdıkları yollar da aynı durumda. Göçüp gitmişler!
Devletin ve milletin yüzlerce trilyon lirası, AKP'nin duble yol propagandası uğruna toprağa gömülmüş oldu.
Peki bunun hesabını kim soracak?
Hiç kimse!
UĞUR MUMCU
Sevgili okuyucularım, Uğur Mumcu 11 yıl önce bugün öldürülmüştü. Onu saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyoruz.
Uğur yazıları, kitapları ve araştırmalarıyla, tertemiz, lekesiz, devrimci ve Atatürkçü kişiliği ile Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük gazeteci idi.
Yazılarında ve kitaplarında belgelediği din-ticaret-siyaset ilişkileri bugün aynen karşımızda durmuyor mu? İrticanın hortlaması aynen devam etmiyor mu?