Emin Çölaşan: İşte devirdik!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, bugün 1 Ocak 2000. Şaka maka değil, hep birlikte bir yüzyılı devirdik. Dün gece bütün dünyada bu önemli olayın kutlamaları vardı. Hepimiz kendi çapımızda bir kutlama yaptık.

Evde, sokakta, başka bir yerde...

Dün 1999 yılını yaşıyorduk, bugün ise 2000 yılını.

Takvimde dört rakam birden değişti.

Ama yaşantımızda dünden bugüne, bugünden yarına hiçbir şey değişmeyecek. Sadece bir şeylerin üzerine tarih atarken biraz yadırgayacağız... Çünkü kendimizi bildik bileli tarih olarak 1900'lü rakamları kullanırdık. Eskiden örneğin 1998 yerine 1999 yazmaya alışmak bile zaman alırdı.

Şimdi ise dört rakam birden değişti.

Neyse, buna da alırışız elbet!

* * *

Bu dört rakam birden değişirken, devreye bir de ‘‘dijital kıyamet’’ denilen olay girecekmiş. Biz insan kimliğimizle her şeye alışıyoruz ama anlaşılan, teknoloji biraz zorlanacak.

Bilgisayarlar tekleyecekmiş, hastaneler çalışmayacak, banka hesapları şaşıracak, uçak saatleri karışacakmış ve daha neler neler!

Bu teknoloji işlerinden hiç anlamadığım için neyin ne olduğunu bilemiyorum. Örneğin bilgisayar sistemlerinde 99 yerine 00 yazmanın niçin bu kadar büyük sorun yarattığını, niçin bir dijital kıyametle yüz yüze kaldığımızı, benim teknolojiden ve teknik bilgilerden yana sıfıra yakın çalışan kafam bir türlü almıyor.

Bilim ve teknik madem bu kadar ileri gitmiştir, o halde bize her konuda akıl veren bilim adamları bu sorunu niçin bugüne kadar çözmemişler?

Ya da, hadiseyi acaba medya mı abartıyor?

Bilemiyorum. Bugünden başlayarak, günlük yaşantımızda hepimiz göreceğiz.

* * *

Yeni yıllarda birbirimizi ‘‘Yeni yılın kutlu olsun’’ diye kutlarız. Ama kez durum farklı... Çünkü dün gece yeni yılla birlikte hem yüzyılı, hem de binyılı devirmiş olduk. Bazılarına göre hem yüzyıl, hem de binyıl gelecek sene bitecekmiş ama olsun varsın! Biz işin havasına bir kez girmiş olduk ve bu yıl kutlama sözlerimiz hem değişti, hem de uzadı:

‘‘Yeni yılınız, yeni yüzyılınız, yeni binyılınız kutlu olsun.’’

* * *

Ülkemiz için 2000'li yılların hep iyi geçmesini içtenlikle diliyorum. Böyle güzel bir ülkede yaşıyoruz. Bir şeyleri değiştirebilsek, inanın ki Türkiye birkaç yıl içinde zıplar.

Kıpır kıpır bir ülke. Bugüne kadar ne badireler atlatmış, hepsinin de üstesinden aslanlar gibi gelmeyi başarmış.

1977 yılından bu yana yüksek enflasyonla boğuşuyoruz. Ekonomi, sosyal yaşam, gelir dağılımı, kutsal kavramlarımız, değer yargılarımız, her şey olumsuz yönde etkilendi. Son 23 yılda her şeyimiz altüst oldu. Enflasyon bazen yüzde 100'lere fırladı.

Buna dayanmak her babayiğit ülkenin harcı değildi.

Aynı şey terör için geçerli. Bu açıdan da ne badireler atlattık. Yine son 25 yılda özellikle yurtdışı destekli terör eylemleri bizim üzerimizden sahnelendi.

Binlerce insanımızı yitirdik.

Terörle mücadele için milyarlarca dolar para harcadık.

Dünyanın son 25 yılına bakınız. Bizim üzerimizde oynanan oyunların yarısı bile başka herhangi bir ülkede oynanmadı.

* * *

Bunların üzerine bir de din sömürüsü, din tüccarlığı eklenip işin tuzu biberi oldu.

Ülkeyi yöneten siyasi kadrolar çoğunlukla yetersiz ve çapsızdı. Hep bu din olayından yarar umdular.

O kadrolar aynı zamanda çoğunlukla dürüst değildi. Yolsuzluğa, hırsızlığa kucak açtılar. Kucak açmanın ötesinde, kendileri de o pisliğe bulaştılar. Bal tutan parmağını yaladı.

Biz malı götüren hırsızları yargılayamadık. Yargılananlara sembolik cezalar verildi ve bunlara adeta ‘‘Devam edin’’ denildi.

Bu sürecin sonucunda ortaya çeteler çıktı.

Türkiye'de mevzuatın, yargının ve adalet sisteminin nasıl yetersiz kaldığını biz böylece anlar gibi olduk.

Ortalıkta mafya babaları türedi, siyaset onlara ne yazık ki arka çıktı.

* * *

Yolsuzluk, hırsızlık, talan ve çeteler, 1900'lü yılların özellikle son 25 yılında ülkemizin uğursuz bir simgesi oldu. ‘‘Benim memurum işini bilir’’ anlayışını Türkiye'ye yerleştirmek için çaba harcayanlar, toplumun bütün kutsal kavramlarını altüst etmeyi başardılar.

Oysa biz, ülke yönetiminde hırsızlığı ve yolsuzluğu bırakın tamamen önlemeyi, yarı yarıya azaltabilseydik, inanın ki bugünkü Türkiye'nin üzerine bir Türkiye daha katmış olurduk.

2000'li yıllarda atmamız gereken adımlar işte bunlardır. Terörü büyük ölçüde önledik. Yolsuzluğu önlersek, bu alanda gerekli adımları atarsak, ülkeyi soyanları yargı önüne çıkarıp cezalarını verirsek, kamu vicdanını tatmin edersek, biz pek çok sorunun üstesinden derhal geliriz.

* * *

Sevgili okuyucularım, bugün yeni yılın, yeni yüzyılın ve yeni binyılın ilk gününü yaşıyoruz. Ama yaşantımızda hiçbir değişiklik yok ve olmayacak! Takvimdeki dört rakam değişikliği dışında hayat aynen sürüp gidecek.

2000 yılının bu ilk yazısında yeni yılınızı, yeni yüzyılınızı ve yeni binyılınızı içtenlikle kutluyorum.

Bunların ülkemize ve hepimize mutluluk getirmesini diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları