Paylaş
Dünkü Radikal Gazetesi'nde çıkan Gülay Demirtaş'ın haberini Posta da manşetten kullanmış. Bu haber Türkiye'nin ‘‘bu kafalarla’’ nereye götürülmek istendiğinin somut ve iç karartıcı örneği idi.
İstanbul'da Vakıf Gureba Hastanesi'nin Psikiyatri Klinik Şefi Doç. Dr. Sefa Saygılı, hastalarını iyileşmeleri için üfürükçüye gönderiyormuş. Haber özetle şöyle:
‘‘Sefa Saygılı, psikolojik rahatsızlığı bulunan hastalarını tedavi etmek yerine hocalara gönderip okutup üfletiyor. Hastaları Fatih Çarşamba'da bulunan Arif Coşkun adında bir hocaya sevk ediyor.’’
Bu konuda görüşü sorulan Dr. Sefa ise şöyle diyor:
‘‘Gelen istek üzerine hastaları hocaya sevk ediyorum. Materyalist doktorlar, bazı hocalardan daha tehlikelidir. Hastayı kırmamak için böyle davranıyorum. Arif Hoca gidenleri okuyup üflüyor.’’
Haberi yazan muhabir arkadaşımız bununla da yetinmemiş ve okuyup üfleyici Arif Hoca ile konuşmuş. Onun sözleri şöyle:
‘‘Dr. Sefa Saygılı, bana zaman zaman hasta gönderir. Okuyup üfleme, hastalar üzerinde olumlu etki yaratıyor. Materyalist ve ateist (Allahsız) doktorların bilimsel tedavi yöntemleri fayda vermiyor. GATA'dan emekli Dr. Nevzat Tarhan da bana hasta gönderir. Depresyon, şizofreni, stres gibi hastalıklara cinler neden oluyor. Bu branşta tecrübe çok önemli. Bana gelen hastaları İslam'a davet ediyorum. Bazı kâfir doktorlar bunu reddediyor, ama olan hastaya oluyor. Bazen hastanede tedavi gören hastalara da gidip bakıyorum.’’
***
Vay canına, Allah selamet versin, Allah akıl fikir versin! Hangisine ne diyeceksiniz?
İşte, Türkiye'yi ele geçirmeye çalışan ‘‘şeriatçı kafa’’ budur. Bu kafanın her alanda uzantıları vardır. Hukukta, medyada, tıpta...
Adam ‘‘tıp doktoru’’ olarak görev yapar, hastasını üfürükçüye gönderir. Bununla da yetinmez, yediği haltı gazeteciye açıkça söyler.
Vakıf Gureba Hastanesi, büyük ölçüde bu kafaların eline geçmiş. Bunların denetimi altında.
Sefa Saygılı isimli bu doktor, madem mesleğini bilimsel yöntemlerle yapmıyor, o halde üfürükçülüğü de kendisi yapmalıdır. Taşeron kullanmaktan daha iyi olmaz mı?
Bu şahıs, Fazilet Partisi'nin yayın organı olan gazetede de yazılar yazıyor, hastalara ayet ve hadislerden yola çıkıp tıbbi önerilerde bulunuyor. Yazmış olduğu bir de kitapçık var. Orada da aynı yöntemi kullanıyor. Kendisi psikiyatr olmasına karşın, her konuda ahkâm kesiyor.
Bu şahsa doktorluk yaptıran hastaneye, meslek kuruluşlarına ve diğer ilgili makamlara teşekkürlerimi iletiyor, kendisine meslek yaşamında daha nice hayırlı üfürükler diliyorum.
JET-PA AÇIĞA ÇIKIYOR
Özellikle Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızdan trilyonlar toplayan ve paraları Türkiye'de çarçur eden Jet-Pa isimli kuruluşun ipliği yavaş yavaş pazara çıkıyor. Gerçekleri artık herkes görüyor.
Bu kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Akgündüz, önceki gün Radikal'de Ahmet Çelik'e ‘‘Ben Siirt'te devletim’’ diyor ve çizmeyi epeyce aşıyor. Yine önceki gün Milliyet'te Nazım Alpman'ın yazısını okudum. Jet-Pa'nın Tansu desteği ile Siirt'te milletvekili seçme girişimine karşı çıkan ve bu oyuna düşmeyen DYP İl Yönetim Kurulu üyesi Servet Tanık şöyle diyor:
‘‘Biz bu adamdan (Fadıl'dan) otomobil almak için üç yıl önce para yatırdık. Arabayı alamadığımız gibi, parayı da zor kurtardık.’’
Dünkü Hürriyet'te Ferai Tınç, Siirt'ten yazıyor:
‘‘Belediye Başkanı Mehmet Fahri Çeliker, Akgündüz'den Siirt'e fayda gelmeyeceğini görmekle kalmamış, esas amacının Siirt'i bir seçim üssü olarak kullanmak olduğunu da fark etmiş. Belediye borcu 1.5 trilyon olan Başkan, Akgündüz'den yardım istiyor ve nasihat alıyor.
Söylentiye göre Akgündüz, Özer Çiller'e BTV için 1 trilyon reklam vaat etmiş. Bunun karşılığında ise Siirt'te liste başı istiyor. (Takyettin Yarayan isimli bir şahıs). DYP il örgütü ise isyan içinde. ‘‘Bu işin sonunda kan dökülür’’ deniliyor Siirt'te...’’
***
Ortaya bir adam çıkıyor. Özellikle Almanya'da vatandaşlarımızdan çok yüksek faiz ve diğer tatlı vaatlerle trilyonlar toplamış. Türkiye'ye geliyor, ‘‘Doğu'yu kalkındıracağız’’ masalıyla göz boyuyor. Doğu'da bir kuruşluk yatırımı yok.
Daha önce de, halen Amerika'da firarda olan Mehmet Ali Ilıcak isimli uyanıkla işbirliği yapmış, televizyon işinde birlikte olmuştu.
Halktan topladığı paralarla futbolcu ve futbol kulüpleri satın alıyor. Bu işlere milyonlarca dolar harcıyor.
Bazı özel televizyon kanallarını dolarla kiralıyor ve düzenlediği basın toplantılarını, eğlence gecelerini canlı olarak yayınlatıyor.
Adamın arkasında Fazilet ve Tansu var. Adam Siirt, Batman gibi illerimizden ‘‘Jet-Pa milletvekilleri’’ çıkarmak için kolları sıvıyor. Paraları kendi adamlarına, futbolculara, kulüplere ve satılık medyaya oluk gibi akıtıyor.
Siirt ve Batman'da büyük yatırımlar(!) masalıyla ortaya çıkmış, sadece bir otomobil dükkânı açmış!
Bu illerimiz kandırıldıklarını anlamışlar. Yerel gazetelerde korkunç yazılar çıkıyor. Öte yanda ise Fadıl ‘‘Siirt'te ben devletim’’ deme küstahlığını gösteriyor.
İslamcı sermaye, Jet-Pa üzerinden yeni bir oyun oynamaya kalkıştı. Ancak bu kez aktörler yetersiz kaldı ve oyun ortaya çıktı. Balon patlayıverdi.
SPK ve Maliye Bakanlığı, bu adam ve Jet-Pa hakkında soruşturma başlatıyor. Bunlara para kaptıran binlerce vatandaşımız, yakında güzelce nasihat alacaklar.
İyi de kardeşim, bunlar yıllardan beri bu işi yapıyorlar. O zamandan beri neredesiniz?
Jet-Pa'ya para kaptıran binlerce kişi yakında türkü söyleyecek ama iş işten geçmiş olacak!
‘‘Giden paralar gelmiyor, acep ne iştir...’’
Paylaş