İhanet korosu

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

İnsan Hakları Derneği tarafından dün yapılan yazılı açıklama evlere şenlik. Bakınız ne diyor:

‘‘Genel Başkanımız Akın Birdal'a verilen bir yıl hapis cezasının Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanması ve Genel Başkanımızın hapse girecek olması, kabul edilemez bir uygulamadır.’’

Evet, aynen böyle! Küstahlığa bakın siz! Adam suç işlemiş, yargılanmış, ceza almış. Yargıtay bu kararı onamış. Sonra Yargıtay Genel Kurulu bir kez daha onamış...

Ve bu durum ‘‘kabul edilemez’’ imiş!

Kürtçü ve şeriatçı kesim iyice şımardı, adalete açıktan posta koymaya başladı. Tayyip yargılanıp ceza alır, gazetelere çarşaf gibi ilanlar verip yargı kararlarını protesto ederler. Savcıları, yargıçları ve Yargıtay üyelerini hedef gösterip tehdit ederler, şantaj yaparlar, hakaret yağdırırlar, resimlerini basıp hedef gösterirler.

İ nokta Melih gözaltına alınır, alınırken düşüp bayılır, İçişleri Bakanı'na posta koyarlar.

Akın Birdal isimli şahıs mahkûm olur, bu kararın ‘‘kabul edilemez’’ olduğunu açıklarlar.

Bu ne rezalettir, bu ne haddini bilmezliktir. Siz kimsiniz, nesiniz? Yargı önünde bir ayrıcalığınız mı var? Suç işleyeceksiniz ve size karışmayacaklar! Böyle cazgırlık yaparak neyi değiştireceksiniz?

* * *

İnsan Hakları Derneği isimli kuruluşun aynı yazılı açıklamasında inciler saçmaya devam ediyorlar ve Apo'yu savunuyorlar. Şöyle diyorlar:

‘‘Abdullah Öcalan'ın iadesi talebi ve gelişen olayları değerlendiren İnsan Hakları Derneği, konuya ilişkin görüşlerini şöyle belirlemiştir: Sığınma hakkı, bir insan hakkıdır. Politik nedenle sığınanların hiçbir koşulda iadesi söz konusu değildir. İç politikada kamuoyuna dönük açıklamalar, Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi problemlerini unutturmaya dönüktür.’’

Bugüne kadar 40 bin'e yakın insanı öldürtmüş olan bir katil ve uyuşturucu tüccarı, bizim İnsan Hakları Derneği tarafından bir tek cümle ile kınanmıyor, eleştirilmiyor. Üstelik, savunması yapılıyor.

Utanmasalar, ‘‘Ey İtalya, Apo sana emanet. Sakın iade etme’’ diyecekler.

Bu, ihanettir.

* * *

Anadolu Ajansı'nın dün geçtiği bir haber, her şeyin üzerine tuz biber ekti ve bunların maskesini bir kez daha düşürdü. Mazlum-Der eski Genel Başkanı olan Mehmet Pamak isimli şahıs, Sıvas'ta bir yerel televizyonun canlı yayınında şu lafları söylüyor:

‘‘Laiklik ve Kemalizm uğruna ölenler şehit değildir. Laik sistem dinden soyutlanmıştır. PKK ile mücadelede ölenler şehit değildir. PKK'lılar da şehit değildir. Çünkü PKK sosyalist ve laiktir. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti gibi...’’

Hiç yüzü kızarmadan bunları söylüyor.

Nedir bu Mazlum-Der?

Şeriatçılar tarafından kurulan ‘‘İnsan Hakları Derneği’’dir! Yani PKK'nın şubesi gibi çalışan o derneğin şeriatçı koludur.

Anadolu Ajansı'nın aynı haberine göre, bu lafları hiç utanıp sıkılmadan söyleyebilen Mehmet Pamak isimli bu şahıs hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılmış. Fakat kendisi derhal tüymüş! İşin ilginç yanı, bu şahıs devletin verdiği kırmızı pasaport taşıyormuş.

İhanet korosu ötmeye devam ediyor. Suratlarına ‘‘insan hakları’’ maskesi takmışlar, pislik saçmayı sürdürüyorlar!

* * *

İstanbul'da PKK yandaşları dün bir korsan gösteri daha yapmaya kalkıştılar. Fakat vatandaşın öfkesi büyük. Cam çerçeve indiren bu hainleri bu kez vatandaş linç etmeye kalkıştı.

Çapulcular çevredeki kiliselere ve Kürtçü bir kuruluş olan Mezopotamya Kültür Merkezi'ne kaçtılar. Polis hepsini armut gibi topladı.

Ancak bu işleri tezgâhlayanların haberi olsun, kitlelerin sabrı artık taştı. Bu işin şakası yok. Bıçak kemiğe dayandı.

* * *

Apo olayını hiç kimse, hiçbir parti iç siyaset malzemesi olarak kullanmaya kalkışmasın. Sonunda kazanırsak, bu katilin iadesini sağlarsak, bu Türkiye'nin zaferi, kaybedersek yenilgisi olur. Dolayısıyla, hiçbir parti bu konuyu sömürmeye ve kendi oy hesapları için kullanmaya kalkışmasın.

Şu anda görüldüğü kadarıyla, İtalya bu katil ve uyuşturucu kaçakçısı'nı Türkiye'ye iade etmeyecek.

Dün de yazmıştım. Büyük gösteri yürüyüşleri düzenlememiz gerekiyor. Bir futbol maçında duyduğumuz coşkunun hiç değilse yüzde birini bu amaçla kullanabilsek!

Kitleler fokur fokur kaynıyor ama tepki evlerimizde, işyerlerimizde sıkışıp kalıyor.

Bireysel tepki dorukta, kitlesel tepki ise sıfır düzeyinde!

Nutuk atmak kolay! Nerede o parti genel başkanları? Kendi toplantıları için parayı bastırıp bindirilmiş kıtaları miting meydanlarına toplayanlar nerede? Bütün partilerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin katkısıyla önümüzdeki pazar günü Türkiye'nin 80 ilinde gösteri düzenleyip İtalya'yı protesto edemez miyiz?

Banka işlerine, trilyonluk kredilere, devlet ihalelerine balıklama dalan para babaları, holding sahipleri bir araya gelip İtalyan gazetelerinde tam sayfa ilanlar çıkaramaz mı? Bunu devlet örgütleyemez mi? Tanıtma Fonu ve Örtülü Ödenek ne güne duruyor? Türkiye'de son 15 yılda akıtılan kan ve bu terör örgütünün içyüzü, bu paralı ilanlarla İtalyan kamuoyuna duyurulamaz mı?

Meydanlar ille de hainlerin elinde mi olacak?

Yazıklar olsun bize ki, basit bir örgütlenme bile yapamıyoruz. Kendi kendimize yırtınıp duruyoruz ama sesimizi hiç kimseye duyuramıyoruz.



Yazarın Tüm Yazıları