SEVGİLİ okuyucularım, bugün size mutlaka okumanız gerektiğine inandığım çok güzel ve çok ilginç bir kitaptan daha söz edeceğim.
Prof. Dr. Hikmet Özdemir tarafından yazılan "Komutan ve Evlatları".
Bu kitabı, haberlerini her gün medyadan izlediğimiz ANKA Ajansı, bir kültür yayını olarak çıkarmış. (www.ankaajansi.com.)
Kitap, Çanakkale cephesinde önce 19. Tümen komutanı, sonra da Kolordu düzeyinde Anafartalar Grubu Komutanı olarak görev yapan Yarbay Mustafa Kemal’i belgelerle, Türk ve yabancı kaynaklardan alıntılarla anlatıyor.
O Çanakkale cephesi ki, Birinci Dünya Savaşı’nda dört yıl boyunca yenilmediğimiz tek cephe olarak tarihte yerini almış durumda.
Galiçya, Kafkas, Doğu Anadolu, Suriye, Irak, Filistin cephelerinin tümünde yenildik ve 1918 yılında teslim anlaşmasını imzaladık. Düşman orduları sadece Çanakkale’yi geçemeyip geri çekildi.
Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale cephesinde sadece düşman ordularıyla değil, kendi çıkarları için Mehmetçiği harcamaya kalkışan müttefikimiz Alman komutanlarla da boğuştu ve emirlerine karşı çıktı.
* * *
İsmi düşman ülkelerin raporlarında, düşmanlarının kitaplarında sık sık yer aldı.Sir Winston Churchill, 1923 yılında yayınlanan kitabında şöyle diyordu:
"Mustafa Kemal 9 Ağustos günü Anafartalar’daki başarılı harekátından sonra geceyi, bu paha biçilmez sırtı alma hazırlığı içinde büyük çaba harcayarak geçirmiştir. Bizzat yönettiği şiddetli baskın hücumu ile bu dar bölgede yerleşmiş olan bin kişilik İngiliz kuvvetini yok etmiştir. Türkler Conkbayırı’nı aşmışlar ve zaferin sonuna kadar da orada kalmışlardır.
Bu başarı, perdeyi kapatan olaydır."
Cumhuriyet kurulmuş ve Atatürk Cumhurbaşkanı olmuştu.O zaman bile geçmişin düşmanları makamına geliyor ve Çanakkale olayı masalara haritalar serilerek tartışılıyordu.
* * *
Yıl 1934. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, düşman askerlerinin 162 bin ölüsüne karşın bizim yaklaşık 110 bin şehit verdiğimiz Çanakkale savaşlarının yıldönümü için yöreye gidecek ve dünyaya hitap eden bir nutuk söyleyecek. Atatürk bu olayı önemsiyor...
Ve Şükrü Kaya’yı yanına çağırıp direktif veriyor:
"Orada güzel bir nutuk vereceksin. Aziz şehitlerimizi de ziyaret edeceksin. Yalnız, nasıl bir nutuk söyleyeceksin? Ben söyleyeyim. Mehmetçik abidesinin başında dilinin bütün talakatıyla (açıklığı ile) konuşacaksın. Siz göğüslerinizi çelik kalelere siper etmeseydiniz bu doğa aşılır, İstanbul işgal edilir, vatan toprakları istilaya uğrardı diyeceksin. Hayır, hayır... Sen dünyaya da hitap edeceksin. Çanakkale’de yalnız bizim şehitlerimizi değil, bu toprak üstünde kanlarını döken insanları da, o kahraman savaşçıları da hürmetle, saygıyla anacaksın..."
Ve Atatürk, Şükrü Kaya’ya bizzat el yazısıyla hazırladığı bir not iletti ve ekledi:
"Bunu orada aynen okuyacaksın."
El yazılı notunu İçişleri Bakanı’na verdi ve bir zamanlar savaştığı düşman askerleri için yazdığı bu sözler Atatürk adına Çanakkale’de okundu, tarihe altın harflerle geçti:
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan (İngiltere, Fransa, Hindistan, Nepal, Afrika, Yeni Zelanda, Avustralya) evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Prof. Dr. Hikmet Özdemir dört dörtlük, belgelerden ve yerli yabancı devlet arşivlerinden oluşan bir kitap yazmış, Çanakkale cephesinde komutan Atatürk ve onun evlatları olan Mehmetçiği anlatmış.