Paylaş
Türkiye'de bütün tartışmaları tek taraflı yaparız. Birileri ortaya çıkıp belli bir konuyu savunur ve kamuoyu oluşturmaya çalışır. Fakat işin içyüzünü, olayın ardındaki gerçekleri hiç kimse, hatta bazen tartışmayı açanlar da bilmez.
Son günlerde medyada karşımıza çok sık çıkan bir konu var:
‘‘Türkiye'de düşünce özgürlüğü yok. Çok sayıda gazeteci hapis yatıyor.’’
Bunun hemen ardından, gündeme bir başka konu getiriliyor:
‘‘Hiç kimse, fikirlerinden dolayı hapis yatmasın.’’
Sonra işin arkası geliyor:
‘‘Türkiye bu açıdan utanç verici bir durumda. Yaklaşık 50 gazeteci hapis cezası aldı. Yasaları değiştirelim, bunlara hapis vermeyelim. Fikir özgürlüğü olsun.’’
Gündeme getirilen bu konularda kimse ağzını açmıyor, kimse bir şey söylemiyor... Çünkü işin içyüzünü hiçkimse bilmiyor.
***
Şimdi şu soruları hem kendimize, hem de bu görüşleri savunanlara soralım:
‘‘Türkiye'de hapis yatan gazeteciler kimlerdir? Bunlar kimin adına gazetecilik yapmaktadır? Yazıları hangi yayın organlarında çıkmıştır? Suçları nedir? Hangi mahkemeler tarafından yargılanıp bu cezaları almışlardır?..’’
Yani işin daha Türkçesi, onlara şu soruyu soralım:
‘‘Bunlar ne yazmışlar da hapis cezası almışlar?..’’
Dikkat ediniz sevgili okuyucularım, bu sorunun yanıtı ortada hiç yok! Bu tartışmaları gündeme getirenleri dinlediğinizde zannedersiniz ki, bu şahıslar cami avlusundan toplanıp mahkemeye çıkarılmışlar.
Elimde hiçbir somut veri yok. Ama büyük olasılıkla biliyorum ki, hapiste olan ‘‘gazeteciler’’ ya Kürtçülük yapmıştır, ya da PKK terörüne, şeriatçı teröre arka çıkmıştır.
Yani rejimi ve devlet düzenini yıkmaya, ülkeyi bölmeye çalışmak gibi suçlardan ceza almıştır.
Bunu başkaları yapınca suç olacak, ama birileri aynı suçu yayın yoluyla ve ‘‘gazeteci’’ kimliği ile işlerse, ayrıcalık sahibi olacak!
Var mı böyle bir şey?
***
Şimdi gelelim ‘‘Düşünce suçu var mıdır?’’ sorusunun yanıtına. Bazıları şunu savunuyor: Efendim, bir insan eline silah almamışsa, terör yaratmamışsa suçsuzdur. Fikirleri yazarak açıklamak suç olamaz!..
Ben böyle mantığı kabul edemem.
Fikir yoluyla, yazarak veya konuşarak, pekala suç işlenir.
Unutmayalım, biz Türkiye'de yaşıyoruz. Dünyanın en belalı coğrafyasındayız. Aşağımız İran, Irak, Suriye.
Gerisine bakmaya bile gerek yok. Bu üç belalı ülkenin üçü de terörle özdeşleşmiş. Bunu bütün dünya biliyor. Kuzey Irak, Suriye ve İran, şu anda PKK'nın faaliyet alanı.
Bunların yayın organları var. Aslında ona bile gerek yok. Bizim medyamızdaki entel-liboş kesimin, bu bölücü teröre yıllardan beri açıktan veya gizlice nasıl çanak tuttuğunu hepimiz bilmiyor muyuz?
Sen bütün bunlara yazılarında, yorumlarında veya haberlerinde çanak tutacaksın, Türkiye'nin bölünmesini savunacaksın, bu ülkede rejimi yıkıp şeriat düzeni kurmak için yayın yapacaksın, insanların beynini yıkayacaksın, kafasını karıştıracaksın, onları yoldan çıkaracaksın, ulusun kutsal değerlerine söveceksin, cumhuriyet rejimine karşı elinden geleni ardına koymayacaksın ve bunun adı ‘‘fikir özgürlüğü’’ olacak, öyle mi?
Aman beyler, biz İsviçre'de değil Türkiye'de, ateşin göbeğinde yaşıyoruz.
Bizim sınır komşularımız İsveç, Danimarka, Norveç falan değil!
***
Türkiye'de yıllardan beri gazatecilik yapmakta olan bir kişi olarak size şunu çok rahat ve iddialı olarak söylüyorum:
Ülkemizde fikir özgürlüğü vardır.
Bunların ‘‘yok’’ dediği, af getirmek ve yasal kılmak istediği ‘‘özgürlük’’ ise çok farklıdır. Onun adı cumhuriyeti yıkma özgürlüğüne af getirmektir.
Onların amacı gazetecilik falan değil, bizim mesleğimizin ardına sığınarak kirli amaçlarına o yolla ulaşmaktır...
Ve ne yazık ki, bizim bazı meslektaşlarımız da, sırf belli basın kuruluşlarının başında oldukları için, karşı taraftan gelen bu doğrultudaki yoğun baskılara boyun eğmekte, onlardan yana tavır koymaktadır!
***
Çevreme şöyle bir bakıyorum. Cumhurbaşkanlarını, başbakanları, hükümetleri, siyasetçileri veya kişileri eleştirdiği, yolsuzlukları açığa çıkardığı, pisliklerin üzerine gittiği için hapis yatan bir tek gazeteci bile göremiyorum.
Bir kez daha ve iddialı olarak söylüyorum. Türkiye'de her şeyi özgürce yazma özgürlüğüne sahibiz. Aksini söyleyen varsa, çıksın ortaya ve tartışalım.
Ama siz devleti yıkmak, Türkiye'yi bölmek, cumhuriyet rejiminin yerine şeriat getirmek isteyen bir ‘‘gazeteci’’ iseniz, bu suçtur ve ceremesini çekersiniz.
Dünyanın her yerinde, her rejim kendini korur. Hele Türkiye gibi ülkelerde, elbette korumak zorundadır.
Haaa, yazdığı bu tür yazılar nedeniyle hapis cezası almış gazeteciler arasında haksızlığa uğrayan yok mudur? Mutlaka olabilir. Ama söyler misiniz bana, yargıda haksızlığa uğrayan sadece o üç beş kişi midir? Bu hadise her Türk vatandaşının başına maalesef hep gelmiştir.
‘‘Fikir özgürlüğü’’ isteyenler, önce kimlerin hangi yazılarından ötürü hapis cezası aldığını kamuoyuna açıklamak zorundadır.
Kaçak güreşmesinler, gerçekleri saklamasınlar.
Paylaş