ATİNA olimpiyatlarında halterde 3 altın, 1 bronz madalya kazandık. Halterde erkeklerde ve bayanlarda dünya çapındayız. Bu spor Türkiye’nin gözbebeği, en başarılı olduğu alan...
Ve bayanlar kesiminde en son patlayan yüz karası, utandırıcı, düzeysiz tartışmalara bakın.
Yıllar öncesine ilişkin iddialar ortalıkta bugün uçuşuyor, kimin doğru kimin yalan söylediği bilinmiyor.
Böyle bir pislik Türk sporunda bugüne kadar patlamamıştı. Ekranlarda reyting uğruna sergilenmesine göz yumulan horoz dövüşü, basına verilen demeçler de işin cabası. Belli ki bunların arasında şimdiye kadar kamuoyuna yansımamış büyük çekişmeler, kıskançlıklar ve başka olaylar varmış.
Rezaletin ardında para mı var, aşk ilişkileri mi, iftira mı, kıskançlık mı, başka şeyler mi, her şey meçhul!
Bir yanda olimpiyatta altın madalya kazanmış Nurcan Taylan ve hocası, öbür yanda dünya çapında öteki bayan haltercilerimiz ve kim oldukları bilinmeyen, hoca tarafından tacize uğradıklarını iddia eden bazı süslü püslü kızlar.
İş o boyuta vardı ki, bu konuda akılla, mantıkla bir karara varmak bizler için mümkün değil.
Türk sporunun gözbebeği ve onuru olan halter sporuna korkunç bir leke sürdüler. Bundan sonra hangi aile, halter yapmak isteyen kızını o salonlara gönderir?
Eserleriyle övünsünler, kına yaksınlar... Ve lütfen, bu pisliği artık sona erdirsinler.
ŞAMPİYONLARA MADALYA
Halter rezaletinden sonra size bir de güzel bir haber vereyim. 14 Eylül Salı günü İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda anlamlı bir tören düzenlenecek. Adı:
‘1936-2004 yılları arasında Türkiye adına olimpiyatlarda 74 madalya kazanan 59 büyük şampiyona sonsuz teşekkürlerimizle.’
Dikkat ediniz, bu töreni devlet değil, VİSA şirketi düzenliyor. Bugüne kadar devletin aklına gelmeyeni özel sektör gerçekleştiriyor!
Törende hayatta olan olimpiyat madalyası kazanmış sporculara ve ölmüş olanların yakınlarına madalya ve diploma verilecek, teşekkür edilecek.
Türkiye olimpiyat oyunlarına ilk kez 1936 yılında katılmış.Bugüne kadar 36 altın, 19 gümüş, 19 bronz, toplam 74 madalya kazanmışız.
Madalyaların çoğu güreşten. Onu halter ve boks izliyor. Bu süreçte atletizm, tekvando ve judo dallarında ikişer madalya almışız. (Güreş 55, halter 9, boks 4, atletizm 2, judo 2, tekvando 2 madalya.) Başka dallarda ne yazık ki kürsüde olmamışız.
İlk olimpiyat madalyasını 1936 yılında güreşte Mersinli Ahmet’le kazanmışız. Madalya kazanan ilk bayan sporcumuz 1992 olimpiyat oyunlarında üçüncü olan judocu Hülya Şenyurt. Kürsüye çıkmayı başaran sadece 2 bayan sporcumuz daha var: Hamide Bıçkın Tosun (2000, tekvando bronz) ve Nurcan Taylan (2004, halter altın.)
Ülkemize 74 madalya kazandıran 59 sporcumuzdan 15’i öbür áleme göçmüş. Hepsi de güreşçi. İçlerinde Mersinli Ahmet, Yaşar Erkan, Nasuh Akar, Yaşar Doğu, Celal Atik, Hamit Kaplan, Hüseyin Akbaş, Ahmet Bilek gibi unutulmaz şampiyonlar var.
Biz unutkan bir toplumuz. Madalyalı sporcuların çoğunu da unuttuk. Belki salı günü hiç değilse birkaçını anımsarız, içimizden bile olsa onlara teşekkür borcumuzu yerine getiririz.
Belki televizyonlar ve gazeteler, haber ve yorumlarını bir günlüğüne de olsa bıktırıcı futbol dedikodularından biraz olsun arındırıp o şampiyonlara yer vermeyi düşünür!
14 Eylül Salı günü İstanbul’da çok anlamlı bir tören var. Orada bulunmak çok hoş olsa gerek.
* * *
Emin Çölaşan’ın notu: Önceki günkü yazımla ilgili olarak Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Akbıyık bir açıklama gönderdi:
‘Yoğun kayıt işlemleri olan bir gün, birkaç başörtülü öğrenciyi kayıt yerinde gördüm. Yanlarında aileleri de vardı. Kendilerine başlarını açmaları gerektiğini ifade ettim. Şu an sırada olduklarını söylediler, kayıttan sonra açsak olmaz mı dediler. Kalabalıkta bir tartışma yaşanmasın diye öğrencileri sıradan çıkarmadım. Bunlardan sonra hiçbir öğrenci adayı, kayıt sırasına başörtülü alınmamıştır. Üniversitemizde türban sorunu yoktur. Kapalı alanlarda ve kampus içinde öğrencilerimiz çağdaş kıyafetle eğitim öğretime devam etmektedir.’