Emin Çölaşan: Gazete satışları






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

SEVGİLİ okuyucularım, sizler her gün en az 1 gazete alan kimselersiniz. Bu yazıyı şimdi gazetenizde okuduğunuza göre, mutlaka Hürriyet alıyorsunuz.

Belki başka gazeteleri de satın alıyorsunuz.

Peki ama Türkiye'de gazete satış rakamlarını biliyor musunuz? Doğrusunu isterseniz ben çok yaklaşık rakamlarla biliyorum, ama bunları günlük izlemiyorum.

Sizin bilmemeniz de çok doğal.

Dün merak ettim, Türkiye'de gazete ve dergi dağıtımını yapan en büyük kuruluş olan Yaysat'tan bu rakamları istedim.

Bazı gazetelerin satış rakamları beni çok şaşırttı!

Özellikle dinci kesimin rakamları.

Bunların satışı son derece azdı. Sayfalarında sürekli olarak kendi reklamlarını yapıp ‘‘Çok satıyoruz, satışlarımız fevkalade iyi gidiyor’’ diye yazarlar.

Oysa gerçek böyle değil.

Şimdi size gazetelerin 22-28 Ocak 2001 tarihleri arasındaki günlük ortalama satış rakamlarını vereceğim. Liste şöyle:

Hürriyet 640 bin Türkiye ve 100 bin Avrupa satışı, toplam 740 bin. Sabah 469 bin. Milliyet 336 bin. (Sabah'ın Avrupa satışı ayrıca 29 bin, Milliyet'in 4 bin). Posta 393 bin. Türkiye 353 bin. (345 bin abone, bayi satışı ise sadece 8 bin). Akşam 248 bin. Cumhuriyet 45 bin. Radikal 39 bin. Gözcü 136 bin. Fotomaç 135 bin. Fanatik 123 bin. Güneş 192 bin. Takvim 161 bin.

* * *

Dinci gazetelerin satış rakamları ise çok ilginç. Bunlar nedense, farklı bir yöntem kullanıyor.

Örneğin, dinci Akit Gazetesi'ni Türkiye'de bayiden parasıyla satın alanların sayısı sadece 25 bin. Bunlar ayrıca 51 bin kişiyi abone yapmışlar. Böylece rakamları 76 bin oluyor.

Liboş Mehmet, Nazlı Ilıcak, Cengiz Çandar, Fehmi Koru gibi ‘‘aslan parçası medya kahramanlarının’’ yazdığı Yeni Şafak Gazetesi, bayilerde sadece 22 bin adet satıyor. Abone rakamı olan 25 bin'i de eklediğimizde, bu gazetenin satış rakamı ancak 47 bin oluyor.

Bu kadar ‘‘değerli’’ bir kadroya sahip gazetenin halen 47 bin dolaylarında seyretmesi, gerçekten çok kötü bir durum. Onlar adına üzgünüm!

Fazilet Partisi yayın organı olan Milli Gazete'nin durumu ise tam anlamıyla içler acısı. Bu gazete bayilerde 3 bin satıyor, abone sayısı 10 bin. Toplamı 13 bin oluyor.

Fethullah takımı tarafından çıkarılan Zaman Gazetesi toplam 189 bin satıyor. Fakat Fethullah takımı da iyi örgütlenmiş. Bu rakamın 182 bin'i abone. Bayilerde günde ortalama 7 bin adet Zaman Gazetesi satılıyor.

* * *

Peki bu ‘‘abone’’ işi nedir? İlginç bir konudur. Bu dinciler Anadolu'da bazı kimseleri abone yapıyor. Paraları vatandaştan topluyorlar, sonra o kente gazeteleri paket paket gönderip Yaysat'a parasını ödüyorlar. O paketlerdeki gazetelerin ne olduğu, nereye gittiği belli değil. Paketler bayilere değil, o kentlerde yaşayan belli kimselere gidiyor. Sonrası meçhul. Okunup okunmadığı da bilinmiyor. Belki de hurda káğıt olarak kullanılıyor. Ama abone gazetelerinin dağıtım ücreti, dağıtım şirketine ödeniyor.

İllere göre abone listelerine bakıldığında ortaya çok ilginç rakamlar çıkıyor. Örneğin, Akit Gazetesi en çok Konya'daki ‘‘abonelere’’ (5 bin adet) dağıtılıyor. Oysa aynı gazetenin İstanbul, Ankara ve Adana'da abone sayısı sıfır! Buna karşın Yeni Şafak'ın Adana'da 10 bin, İstanbul'da 159, Ankara'da sıfır abonesi var! Bu gazete Adana bayilerinde ise sadece 210 adet satılıyor.

Komik rakamlar, acayip durumlar. Bu işin içinde bir iş var da, ben bilemiyorum!

Bu durumu dağıtım şirketi Yaysat'ın yetkililerine sordum. ‘‘Biz de bilmiyoruz. Biz gazeteleri gönderiyoruz, parasını alıyoruz. Ötesi bizim işimiz değil. Okuyucuya ulaşıp ulaşmadığını bilemeyiz’’ dediler.

* * *

Dinci gazeteler sürekli şamata yapar:

‘‘Halktan kopuk kartel gazeteleri... Kartel medyası...’’

Peki biz halktan kopuksak, halkın sesi olamıyorsak, nasıl oluyor da sizin gazeteler böyle küçücük rakamlarda kalırken bizler milyonlarla satıyoruz?

Bizim abone dümenimiz de yok. Bizi okumak için satın alanlar halk değil de kimdir?

Çok az satmalarının temel nedeni belli. Halkımız tek taraflı yayından, din sömürüsünden, din tüccarlığından, türban sömürüsünden bıktı.

Bunların gazetelerinde farklı bir görüş, farklı bir ses bulamazsınız. Kendileri ‘‘demokrasi ve fikir özgürlüğü’’ edebiyatı yapar ama bunun en ufak bir kırıntısını bile kendi sayfalarına yansıtamazlar. Korkarlar. Hepsi, tam kadro aynı sakızı çiğner ve okurlarına bıkkınlık verir. İçkiciler, sosyetikler, ihale takipçileri, bar ve meyhane takımı bile buralara kapağı atınca ‘‘dinci’’ kesilir ve halkımız bu ucuz numarayı yemez.

Bugün size gazete satışlarından ve o piyasadaki bazı durumlardan somut örnekler verdim. Değişik bir konudur, umarım ilginizi çekmiştir.

Yazarın Tüm Yazıları