Paylaş
Gözümüz aydın! Türkiye'de her şeyi duymuştuk ama fetvaya dayalı bir yargı kararını hiç duymamıştık. Şimdi o da oldu.
Edirne İdare Mahkemesi'nin, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçmiş yıllarda verilmiş olan fetvaları, kararlarında gerekçe olarak kullandığı belgelendi.
Hadiseyi kısaca özetliyorum:
Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, üniversiteye bağlı fakülte ve yüksekokullarda sınıfa türbanla girmekte ısrar eden bazı kız öğrencileri önce uyarıyor. Uyarıya aldırış etmeyen öğrencilere daha sonra kınama cezası veriyor. Bu da dikkate alınmıyor. Sonrasında bu öğrencilere okuldan bir hafta ile bir ay arasında uzaklaştırma cezaları veriliyor.
Bazı kız öğrenciler bunun üzerine, bu işlemin yasal olmadığı iddiasıyla Edirne İdare Mahkemesi'nde dava açıp yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istiyorlar.
Edirne İdare Mahkemesi konuyu inceliyor ve kararını veriyor.
Benim elimde iki ayrı karar var.
Tarih 7 Temmuz 1998. Esas 1998/378 ve Esas 1998/414.
Mahkeme, iki davada da türbanlı öğrencileri haklı buluyor ve kendince gerekçe yazıyor. Şimdi size gerekçeli karardan kısa bir alıntı veriyorum. Okuyun da, Türkiye Cumhuriyeti'nde neler olduğunu iyice görün:
‘‘Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 30 Aralık 1980 gün ve 77 sayılı kararından (fetvasından) açıkça anlaşılacağı üzere, İslam inancına göre uyulması zorunlu olan başörtüsü kullanımının başka hiçbir amaçla özdeşleştirilmeksizin doğrudan doğruya kişinin inancının bir gereği ve sonucu olduğu gerçeği dikkate alınmaksızın değişik gerekçelerle yasaklanması, inanç özgürlüğünün özünü zedelediği gibi, söz konusu inancın ve uygulamanın hor görülmesi ve çağdışı olarak nitelendirilmesi, dini inanç ve kanaatlerinden ötürü kişinin kınanması anlamını taşır.’’
Kararın Türkçesi bozuk, ama herhalde anlamışsınızdır.
Karar devam ediyor ve ‘‘mahkeme’’ kendi anlayışına göre laiklik dersi veriyor:
‘‘Üniversitede öğrenim gören bir kız öğrencinin, dinsel inancı nedeniyle boynunu ve saçlarını bir örtü ya da türbanla kapatması, çağdaş bir toplumda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir şekilde hoşgörü ile karşılanmalıdır. Kaldı ki, inancı gereği başörtüsü kullanan bir öğrencinin bu inancının ve inancı gereği yaptığı uygulamanın devlet tarafından korunması, laik devletin en başta gelen ödevlerinden biridir.’’
*Ê*Ê*
Elimdeki iki yürütmenin durdurulması kararı da, oybirliği ile alınmış. İdare mahkemeleri üç kişiden oluşur. Bu iki kararın altında beş ayrı imza var.
İlkinde Ali Kazan, Abdurrahman Başer, Gülten Kaya Hatipoğlu.
İkincisinde Mustafa Dinç, Mesut Güngör, Ali Kazan.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti'nin TÜRK MİLLETİ ADINA karar veren mahkemesi, kararında fetvayı gerekçe olarak kullanıyor!
Fetvaya dayalı yargı kararı veriyor.
Böylesi bugüne kadar hiç olmamıştı, görülmemişti, duyulmamıştı.
*Ê*Ê*
Türkiye Cumhuriyeti bir din devleti midir? İran, Afganistan veya Suudi Arabistan mı olmuştur ki, din esasına dayalı yargı kararı üretilmektedir?
Adalet Bakanlığı nerededir?
Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu nerededir?
Bu kararların altında imzası olan tüm hâkimler hakkında derhal soruşturma açılmalıdır.
*Ê*Ê*
Anayasa Madde 24:
‘‘...Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasal veya hukuksal temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasal veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dinsel veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.’’
Anayasa Madde 138:
‘‘Yargıçlar... Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak... hüküm verirler.’’
Acaba Anayasa'nın bu maddeleri Edirne İdare Mahkemesi'nde görev yapan ‘‘hukukçuları’’ bağlamıyor mu?
*Ê*Ê*
Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, bu kararların kaldırılması için bir üst mahkeme olan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne itirazda bulundu. Şimdi İstanbul'un kararı bekleniyor.
Ayrıca, Edirne mahkemesi daha sonra aynı konuda verdiği kararlarda, türban nedeniyle dava açan kız öğrencilerin ‘‘yürütmenin durdurulması’’ istemlerini ikiye karşı bir oyla reddetmeye başladı.
Ali Kazan isimli hâkim o kararlarda yine muhalefet oyu veriyor ve yukarıdaki fetvalı gerekçeyi, muhalefet şerhi olarak karara koyuyor.
Ali Kazan, acaba o göreve Şevket Kazan tarafından mı getirilmişti?
*Ê*Ê*
Sevgili okuyucularım, Türkiye'nin belli kesimler tarafından nerelere götürülmek istendiğini görüyorsunuz.
Devletin ilgili makamları bu konuda duyarsız kalırsa, ses çıkarmazsa, gerekli işlemleri derhal yapmazsa, yakında daha nice böyle ‘‘yargı kararları’’ ile karşı karşıya kalırız.
Bir bakarız ki bir mahkeme, karar gerekçesinde Türkiye Cumhuriyeti yasalarını bir yana bırakmış ve ‘‘şeriat hükümlerini’’ gerekçe göstererek davayı kabul veya reddetmiş!
Bu işler böyle yavaş yavaş ve ufaktan başlatılır. İşe önce hafiften ve ‘‘çaktırmadan’’ girişilir! Mahkeme kararına fetvalar yazılır. Bakarlar ki tepki yok, arkası sinsice getirilir.
Yukarıda anlattığım olay, Trakya Üniversitesi'nin bazı öğretim üyeleri tarafından Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve devletin diğer ilgili kurumlarına bir süre önce duyurulmuştu.
Acaba sonuç ne oldu? Oltan Bey ne yaptı?
Hukuka fetvayı sokmayı başaran Edirne İdare Mahkemesi'ni kutluyorum, başarılarının devamını diliyorum!
Paylaş