Paylaş
Meclis hakkında yoğun eleştiriler yapılıyor. Çalışmayan, verimli olmayan bir Meclis'le karşı karşıyayız. Burada nedenlerine girmiyorum. Ancak bir önemli konu var ki, değinmek zorundayım.
Dokunulmazlık dosyaları.
Milletvekilleri, çeşitli suçlar işliyor. Yargılanmaları için dokunulmazlığın kaldırılması gerekiyor ve bu da ancak Meclis kararıyla oluyor.
Hadise işte bu aşamada tıkanıyor. Tamamlanmış olan dokunulmazlık dosyaları bile, şu veya bu nedenle Genel Kurul'a getirilmiyor. Böylece, suç işlemiş milletvekilleri bir anlamda koruma altına alınmış oluyor.
DYP Isparta milletvekili Ömer Bilgin, geçmişte Turban Genel Müdürü idi. Adı çok büyük yolsuzluk olaylarına karıştı. Hakkında Meclis komisyonları kuruldu, soruşturma dosyaları tamamlandı ve suçlu bulundu.
Ancak dokunulmazlığı kaldırılmadığı için bir türlü yargı önüne gönderilemiyor.
Oysa bu iş yarım günde biter. Örneğin iktidar partileri bu konuyu Meclis Danışma Kurulu'na götürüp öncelikle görüşülmesi için karar alabilir. Olmazsa, aynı konu Genel Kurul önüne getirilebilir.
Ama hiç kimseden bir girişim yok.
***
Eniştemiz Özer Uçuran Çiller hakkında Aydın Cumhuriyet Savcılığı iddianame düzenledi. Yargılanmasına 19 Haziran günü Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. Diğer sanık, Turban Kuşadası Marina'nın eski müdürü Haydar Mengi.
Bu şahıs, işlediği iddia edilen suçları, kendi başına mı işledi? O sırada genel müdürü olan Ömer Bilgin'in hiç mi rolü yoktu? Elbette vardı ama Ömer dokunulmazlık zırhı arkasında ve mahkeme önüne çıkarılıp hesap sorulamıyor.
TBMM, işte bu nedenlerle zan ve şaibe altında kalıyor ve sürekli eleştiri alıp saygınlığını yitiriyor.
Ömer'in bekleyen tam sekiz adet dosyasına bir türlü sıra gelmiyor! Diğer milletvekillerinin dosyaları da uyuyor.
Meclis ne yapıyor?
Meclis'te bu konuyu gündeme getirecek bir parti, bir milletvekili yok mu?
JET-PA AÇIKLAMASI
Burada iki günden bu yana İ. Melih'e sorular soruyorum, tık yok! Ağzını açıp bir kelime ile olsun yanıt veremiyor. Başkentin göbeğinde, Jet-Pa isimli kuruluşa reklam yapma olanağını kaça sağladın? Yoksa para almadın mı? Orasını beleş mi verdin? Kızılay'da oto sergileniyor. Orası oto galerisi mi? Bu nasıl iştir?
İ. Melih kabuğuna çekilmiş, yanıt veremiyor.
Ancak dün Jet-Pa Genel Müdürü Fadıl Akgündüz aradı ve işin içyüzünü anlattı. Akgündüz şöyle diyordu:
‘‘Belediye, sigara bırakma kampanyası diye bir şey başlatmış. Sigarayı bırakanlardan bir kişiye, kura ile araba vereceklermiş. Kızılay'da bize yer verip oto teşhir etme teklifi onlardan geldi.
Bizden iki araba istediler.
Biz kabul etmedik ve çekiliş için bir tane verdik. İkincisini Belediye Sağlık Müdürü'ne makam aracı olarak istiyorlardı. Onu kabul etmedik ve sonuçta bir otoda anlaştık.
Kızılay'ın göbeğini bize üç ay için bedava verdiler. Hiçbir ücret talep etmediler. Bir otomobil karşılığında biz orada kendi ithal ettiğimiz otomobilin tanıtımını yapıyoruz. Proton marka bu otomobilleri Malezya'dan ithal ettik.
Bizim açımızdan kârlı bir ticaret olduğunu itiraf edeyim. Bir tek otomobil karşılığında, Ankara'nın merkezinde üç ay boyunca hem Jet-Pa'nın, hem de satışını yaptığımız otomobilin bedava reklamını gerçekleştiriyoruz.’’
Evet, Jet-Pa Genel Müdürü böyle diyor. Sevgili okuyucularım, bu nasıl iştir? Bu soruyu firma açısından sormuyorum. Onlar iyi bir teklifle karşı karşıya kalmışlar ve işi bitirmişler. Genel Müdür ‘‘Çok düşük bir maliyetle büyük reklam yapıyoruz’’ diyor.
İ. Melih kesiminden ise tık yok!
Ankara'nın merkezini, Kızılay'ın göbeğini, bir otomobil karşılığında özel bir firmaya üç ay boyunca ve bir kuruş para almadan teslim etmişler.
Kendilerine bir de makam aracı istemişler ama bu reddedilmiş. Ona rağmen vermişler!
Peki kim aracı olmuş bu işe?
O işporta tezgahı, o çirkinlik anıtı, oraya nasıl kurulmuş?
Siz diğer kentlerimizde bugüne kadar böyle bir çirkinlik gördünüz mü? Kentin göbeği, herhangi birine böylesine armağan edilir mi? Böyle mal reklamı, hem de beleş tarafından yaptırılır mı?
***
İçişleri Bakanı nerede? Ankara Valisi nerede?
Şu olup biteni üç günden bu yana yazıyorum. Niçin ses vermiyorlar?
Bir açıklama yapsınlar. Ya desinler ki: ‘‘Arkadaş sen yalan yazıyorsun. Böyle bir durum yok... Kızılay İ. Melih'in malıdır. Ne yaptığına kimse karışamaz. İstediği yeri, istediği koşullarla herkese verebilir...’’
Ya da desinler ki: ‘‘Haklısın, böyle rezalet olmaz. Biz olaya el koyduk, bu işporta tezgâhını oradan kaldırıyoruz ve soruşturma açıyoruz.’’
Hayır, hiç kimseden ses yok.
Eğer sizin de bir firmanız varsa, bir otomobil hediye ederseniz, İ. Melih belediyesi size Kızılay'ın göbeğinde tam üç ay boyunca beleş reklam yapma olanağı veriyor! Bu fırsatı kaçırmayın!
Oraya kocaman bir çirkinlik anıtı kurun, üzerine firmanızın adını kocaman yazın, otomobili sergileyin, sonra ‘‘Allah bin bereket versin’’ deyin.
Böyle reklam, vallahi dünyada görülmedi, duyulmadı!
Aferin İ. Melih, aferin! Helal sana bu yollar!
Paylaş