Emin Çölaşan: Devlet nerede?

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bir tarafta okur yazar bile olmayan, eline verilen yazılı metni okumaktan aciz bir adam, en yaşlı milletvekili olduğu için başkanlık kürsüsünde yerini almış. Öbür yanda ise cumhuriyet rejimini yok etmek isteyen kışkırtıcı ajanlar devrede. Amerika'dan transfer edilen bir kadını içeri türbanla sokup yemin ettirecekler.

Bütün yetki okuma yazma bilmeyen adamda! Böylesine önemli bir konuda o ne derse o olacak!

Diyelim ki anayasal bir kuraldır ve o yüzden şeyh efendi o kürsüde oturmaktadır.

Peki ama cumhuriyet rejimi, bu şahsın iki dudağının arasına mı sığınmıştır, onun insafına mı bırakılmıştır?

Hadise bu kadar ucuz mudur?

***

Cumhurbaşkanı ile kuvvet komutanlarının, görüşmeleri gelip Meclis locasından izlemeleri yetmez. Eğer sen adam gibi bir devletsen, bu geçici başkanı daha önceden ciddi biçimde uyarırsın. Ona, oynanmak istenen oyunu yetkili kişilerin ağzından anlatırsın...

Ve her yolu deneyip onu ikna edersin.

Kadın genel kurul salonuna giriyor, bizim 85 yaşındaki geçici başkandan tepki yok. Elinden gelse kürsüye çağırıp yemin de ettirecek. İyi ki bu sırada DSP milletvekilleri tepki göstermeye başlıyor, Ecevit muhteşem bir konuşma yapıyor da, okur yazar olmayan başkan bey oturuma ara veriyor.

Yoksa iş bitecek, cumhuriyet rejimi delinecek.

Zaten delindi bile. Kadını o türbanıyla genel kurul salonuna sokmayı başardılar.

Şimdi bir kez daha soruyorum:

Devlet nerede?

Bu işler bu kadar ucuza mı gidiyor? Septioğlu'nun insafına mı bırakılmış böylesine önemli bir konuda karar vermek? Niçin bu şahısla birileri ‘‘bire bir’’ ilgilenmeyip boş bırakmışlar?

Hani devlet? Derin devlet, sığ devlet, hani nerede?

Türkiye'de en önemli konuların bile nasıl boş bırakıldığını görüyor musunuz?

Utanç verici bir durumdur bu.

***

Necmettin hocaefendi ve adamları, üzerimizden bir oyun oynuyorlar. Bir yasağı delip Meclis'e girecekler ve bir mevzi daha ele geçirecekler. Sonra mahkeme kürsüsüne türbanlı kadın yargıç çıkaracaklar. Adım adım gidecekler.

Localarda boy göstermek yetmez. Devlet bu oyunu görmedi mi? Septioğlu'nu daha önceden uyarıp ikna edemedi mi?

Ne demokratik ülkeymişiz ki, bu konuyu 85 yaşındaki okuma yazma bilmeyen adama emanet ediyoruz!

***

Demirel önceki gece televizyona çıkıp ‘‘kışkırtıcı ajanlardan’’ söz etti. Doğrudur da, önlem almak varken aldırmayan kimdir?

Ayrıca konuşmasında sürekli olarak ‘‘başörtüsü’’ diyordu. Hayır, bunların kullandığı örtü, Anadolu kadınının geleneği olan başörtüsü değil, adına türban denilen bir nesnedir...

Ve ülkemizi İran'a benzetmek isteyenlerin kullandığı üniformanın bir parçasıdır. Saçı örter, omuzlardan bele kadar sarkar ve altına uzun pardösü giyilir.

Özel yaşamda isteyen kullanabilir. Kimseyi ilgilendirmez. Ama bunların istediği, bu üniformayı devlete sokmaktır. Bay Erbakan'ın kaşımasıyla Amerika'dan transfer edilen bir kadına şimdi bunu yaptırmaya çalışıyorlar.

***

Önceki gün Meclis'te yaşanan olaylarda sağlam durup bu rezalete tavır koyan Bülent Ecevit'i, DSP milletvekillerini ve bir de Kamer Genç'i kutluyorum. Ayrıca MHP Milletvekili Nesrin Ünal'ı da, uygar tavrı nedeniyle kutlamayı görev biliyorum.

Ama bu olaylar yaşanırken bir tek tavır koyamayan, orada süt dökmüş kedi gibi oturmayı yeğleyen MHP, ANAP ve DYP'yi kınıyorum.

Karşı tarafın oynamak istediği oyunu bunlar görmüyor mu? Bahçeli, Tansu ve hele hele Bay Mesut görmüyor mu? Din sömürüsü ilk günden mi başladı?

O halde bu genel başkanların, cep telefonuyla Bay Erbakan'dan gün boyu aldığı direktiflerle Merve'ye antrenörlük yapan bizim viskici Nazlı'dan ne farkı kaldı?

Yaaa, valla bu türban işinin taşeronluğunu yapmak da sonunda Nazlı'ya kaldı! Gece kulüpleri işletmecisi oğlu uyanık Mehmet Ali Amerika'da firarda, Nazlı Meclis'te dincilik yapıyor! Helal olsun Fazilet'e be!

***

Bana en çok koyan, böylesine önemli bir konuda karar verme yetkisinin, eline verilen metni okuyamayan bir şahsın ‘‘iradesine’’ bırakılmış olmasıdır.

Demek ki bu şahıs günler boyu boş bırakılmış ve ‘‘devletin bu konudaki duyarlığı’’ kendisine aktarılmamıştır.

Yasalar ve gelenekler bir yerden delindi. Amerika'dan transfer edilen ve dün basın toplantısında eline verilen metni okurken şehit edebiyatı yapmaya kalkışan kadın, genel kurul salonuna girmeyi başardı.

Utanarak ve üzülerek söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti demek ki çok aciz bir durumda. Adına devlet denilen kurum tam bir laçkalık içinde. O kadar ki, kendisini Septioğlu'nun iki dudağının arasına kurbanlık koyun gibi bırakmış.

Bir tek Ecevit, DSP grubu ve Kamer Genç tavır koyuyor. Türkiye, Bay Erbakan tarafından Amerika'dan getirtilen bir türbanlının oyuncağı yapılmak isteniyor ve öbür partilerden tık yok. Anladık, Tansu seçim hezimetinin intikamını rejimden alıyor da, Mesut nerede? MHP niçin susuyor?

Yazıklar olsun.



Yazarın Tüm Yazıları