Davos bahane, gezi şahane

DÜNKÜ gazeteleri okuyorum, aklım tavana vuruyor. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, daha doğrusu getirildiğini bir kez daha görüyorum.

Bir veya ikisi hariç bütün gazetelerin birinci sayfasında Recep Tayyip Bey ve karısının romantik pozları. Birbirlerine bakıyorlar. Sanki bir TV dizisinin çekimi başlayacak ve tanıtımı yapılıyor.

Türk ekibi Davos'ta!

Aman efendim, görkemli bir Türk gecesi düzenlenmiş. İçki su gibi akmış, kafalar bulunmuş ve neler olmuş neler!

Bir Fransız gazeteci bizim türbanlı takımını görünce Gila'ya, kendine türban takmak için kaç yıl veriyorsun demiş.

Bu soru bizim gazetede dün manşet olmuş!

Bizim türbanlı leydiler Davos'ta kilise ziyareti yapmış.

Allah kabul etsin. Amin.

Bayan Emine Erdoğan, Yunan Dışişleri Bakanı Papandreu'nun yanına gidip elini sıkmış.

Valla aferin!

Türk gecesinde bale gösterisi yapılmış. Konuklar öyle heyecanlanmış ki, gösteriyi otelin pencere pervazlarına tırmanıp izlemişler.

Muhteşem! Hayatlarında bale görmemişler ki!

Bizim çıplak mankenler türbanlı takımıyla fotoğraf çektirmiş. Mankenlerimiz Tayyip Bey ve Abdullah Bey'in karılarını fevkalade takdir etmişler, hükümetten vergi indirimi istemişler.

Helal olsun!

Recep Tayyip Bey, Davos'taki gazetecilerle ilginç söyleşiler yapmış. Kaymayı değil, yere sağlam basmayı sevdiğini söylemiş.

Ne ince espri! Sonra eklemiş:

Gençliğim hep kayarak geçti ama siyasette kaymayı sevmiyorum.

Devlet adamı dediğin böyle olur. Gençken bol bol kayacaksın, sonra sağlam duracaksın!

Davos'ta kar yağarken, Erdoğan çifti romantik görüntüler oluşturmuş. Recep Tayyip Bey kar yağarken bizim Maliye Bakanı'na şapkasını vermiş. Bakan Bey çok mutlu olmuş.

Olmaz mı!

Ve Recep Bey, 2.600 metre yükseklikte karısıyla romantizm yaşamış. Karısı ona ‘‘Koluna girebilir miyim’’ deyince kolunu uzatmış ve bilinçaltını dökmüş: Bu kıyağımı unutma.

Of of of! Böyle kıyak unutulur mu!

Davos'taki yabancılar, Türk heyetinde yer alan çok sayıda türbanlıyı görünce şaşırmışlar.

Daha neler görecekler. Alışırlar, alışacaklar! Saç görünmeyecek. Saçın ön tarafındaki kıl dipleri bile görünmesin diye, kafaya bir bant takılacak ve Davos'ta bile öyle dolaşılacak!

Elin gavur erkeklerinin elini sıkacaksın, yabancı erkeklerle aynı ortamı paylaşacaksın... Yeter ki saçın görünmesin!

***

Türk basını birkaç gündür Davos'la dolu. Kim kimle romantizm yaşadı, kim kimin elini sıktı, bizim türbanlılar ah ne hoştu gibi binbir cıvıklık-vıcıklık yanında, bir de oradan gelen ciddiyetten yoksun mesajlar vardı.

Başbakan Abdullah Bey açıklıyordu: ‘‘Bir işadamı bana 20 bin dolar karşılığında Türk vatandaşlığı satmamızı önerdi. Bana sıcak geliyor ama tepki gelir diye dillendirmiyoruz...’’

Bunu yaparsak yılda birkaç milyar dolar para kazanırmışız!.. Çünkü bütün dünya sıraya girmiş, parayı bastırıp Türk vatandaşı olmayı bekliyor!

Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan yine Davos'tan konuşuyordu: ‘‘Yakında Euro'ya geçmemiz gerekiyor’’.

Ya dünyadan haberi yoktu, ya da bizi işleteyim derken gülünç olmayı göze alıyordu!

***

Bizim medya, Davos'taki görüntülerle ilgili bir tek eleştiri getiremedi. Yağcılık ve yalakalık aldı başını gitti. Türkiye Cumhuriyeti'ni yurtdışında bile bunlar temsil ederken bizim medyadan ve muhalefet partilerinden tık yok, en ufak bir tepki yok.

Devletin ve milletin parasıyla aile boyu yediler, içtiler, eğlendiler, romantizm pozları verdiler, birkaç da ‘‘görüşme’’ yaptılar.

Bu Davos olayı bize kaça patladı? Fakir milletin parasıyla dünyanın hangi tokları kaç gün ağırlandı? Türkiye bu işten ne kazandı?

Davos turunun Türkiye'ye toplam parasal maliyeti ne oldu? Paralar nereden ödendi? Kim verdi?

Bu sorular asla sorulmadı ve sorulmayacak, medyamız bir kez daha küçüldüğü ile kalacak.
Yazarın Tüm Yazıları