Çocuklarla siyaset

BAŞBAKAN, geçtiğimiz cuma günü namazdan çıktı. Ankara’da Aksa Camii’nde kıldığı namazdan sonra yine ilköğretim öğrencileri çevresini sardılar!

Caminin yakınındaki okuldan geldiler! Ne ilginç rastlantı bunlar, Başbakan nereye gitse küçük çocuklar orada!..

Herhalde okulların yöneticilerine ve öğretmenlerine yüksek makamlar tarafından bu konuda emir verilmiyor, "şu saatte öğrencileri oraya sevk edin" denilmiyor, değil mi!

Açılış törenlerinde Başbakan’ı beklerken yağmurda ıslanan çocuklar, camide namaz çıkışında çocuklar, her yerde onlar!..

Başbakan nereye gitse karşısına küçük çocuklar getiriliyor. Sonra beyefendi onları kameraların önünde okşayıp seviyor, fotoğraflar çektiriyor, şirin görüntüler vermeye çalışıyor. Onlara "al ananı da git" diye bağırmadığı gibi, çikolata, bisküvi, oyuncak falan dağıtıyor. Hediye paketleri her gittiği yerde hazır bekletiliyor. Nereye giderse oraya kasalarla gönderiliyor.

İyi de, bu dağıtımın bir bedeli, maliyeti var. Acaba bunlar hangi kaynaktan sağlanıyor? Satın alınıyorsa parası nereden çıkıyor? Küçücük öğrencilere kendi tanıtımını ve reklamını devlet parasıyla mı yapıyor? Ya da bazı kamu görevlileri firmalara başvuruda bulunup beleş yiyecek ve oyuncak mı sağlıyor?

Gönderme niyeti olmayanlara "Maliye gelip defterlerinizi inceler haaa" mı deniliyor? Onlar da mecburen mi gönderiyor?

Bu sorulara herhalde günün birinde yanıt gelecektir!

Belediye çukurları

KÜÇÜK Dilara’yı İstanbul’da kanalizasyon çukuru yuttu. Birkaç metre derinliği olan çukurun üzerini kontrplakla kapamışlardı. Dilara içine düştü, yüzlerce metre öteden cesedi çıktı.

Ankara’da Büyükşehir’in kentin göbeğinde, İran caddesinde açtığı uyarısız bir çukura Mısır Büyükelçiliği’nde görevli diplomat Mohamed Mounir düştü. Başından ve boynundan yaralandı. Uzun süre hastanede yattı. Olay basında yer aldı. Kendisinden özür bile dilenmedi.

İstanbul’da gazeteci Gülay Demirtaş, Büyükşehir’in Bayrampaşa’da açtığı çukura düştü. Bacağı kırıldı, ameliyatlar geçirdi. 39 milyar harcadı ve üstelik sakat kaldı. Hatasını bilen Büyükşehir, hastane masraflarını ödemek zorunda kaldı.

Bunlar sorumsuz belediye çukurlarından kamuoyuna yansıyan sadece birkaç örnek. Daha niceleri var.

* * *

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde böyle bir ilkellik olamaz. Sadece çukurlar değil!.. Bu iktidar kendi belediyelerine korkunç paralar aktardı ve çark dönmeye başladı! Nasıl mı? Belediyelerin çoğu, trilyonluk ihaleleri -paralar başkalarının cebine girmesin diye- kendi şirketlerine, yani belediye şirketlerine veriyor. Bu belediye şirketleri yine kendi adamları olan taşeronlara, onlar da başka taşeronlara veriyor.

Emme basma tulumba böyle çalışıyor. Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere hiçbir makam, çoğu kendilerinden olan belediyelerdeki bu inanılmaz hortum sürecinin üzerine gitmiyor, gidemiyor... Çünkü işlerine gelmiyor.

Belediye şirketlerindeki ve dolayısıyla belediyelerdeki hortum, vurgun, hırsızlık, yolsuzluk, namussuzluk, sorumsuzluk ve laçkalık, Türkiye’de hiçbir yerde yok. Niçin?.. Çünkü bu şirketlerin hesapları, harcamaları vesairesi hiçbir makam tarafından denetlenmiyor. Hepsi özel şirket ve kamu denetimine tabi değil.

İşler ona buna, partili yandaşlara, eşe dosta, hac arkadaşlarına veriliyor. Sonuç ortada! Çukurlarda küçük Dilara ölüyor, Mısırlı diplomat hastanelik oluyor, gazeteci Gülay Demirtaş sakat kalıyor.

Yüzlerce trilyon ise gideceği yere gidiyor, ineceği ceplere iniveriyor!

Türkiye’de belediyeler rezaleti olanca hızıyla sürüyor. Ülkeyi yönetenler "benim hırsızım iyidir" anlayışına sığınıyor!

* * *

Emin Çölaşan’ın notu:

Atatürk’
ü fıkra anlatma bahanesiyle en utanmaz ve terbiyesiz bir biçimde aşağılamaya yeltenen İstanbul Mimarsinan Belediye Başkanı AKP’li Cuma Bozgeyik özür dilemiş! Bunlar böyledir. Rezalet ayyuka çıkınca ya "değiştik" derler, ya da göstermelik özür dilerler.

İçişleri Bakanlığı nerede? Cumhuriyet’in savcıları nerede? Ses yok!
Yazarın Tüm Yazıları