SEVGİLİ okuyucularım, Ankara’da bugün neler olacağını gerçekten merak ediyorum.
Ecevit için cenaze töreni düzenlenecek. Ecevit’in ölümüyle birlikte ülkemize özgü kuralsızlık-abukluk olaylarını bir kez daha yaşadık.
Hanımefendi’nin herkesi şaşkına çeviren isteği doğrultusunda cenaze tam altı gün bekletildi.
Osmanlı dönemini bilmem! Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde benzer bir olay Atatürk’ün ölümü sonrasında yaşanmış, cenaze 21 Kasım 1938 günü Ankara’da -Etnografya Müzesi’nde- toprağa verilmişti. Atatürk’ün ölümünden sonra tam 11 gün geçmişti.
Ama bunun nedenleri vardı. O büyük insanın naaşı o günkü teknolojiyle tahnit edilecekti.
İkincisi ve daha da önemlisi, Atatürk’ün cenaze töreni için yurtdışından heyetler gelecekti. O günlerin ulaşım koşullarında heyetlerin gelmesi, çok zaman alan bir olaydı. Onların beklenmesi gerekiyordu.
Nitekim ABD, Japonya, Sovyetler Birliği, İngiltere, Yunanistan gibi çok sayıda ülkenin devlet adamlarından, asker ve sivillerden oluşan heyetleri -bazılarında askeri müfrezeler de vardı- Türkiye’ye geldiler.
Bu 11 gün olayında hiç kimsenin kaprisi, özel isteği, mızmızlığı yoktu.
Şimdi altı günlük yeni bir rekorun sahibiyiz.
Bu konuda ısrar eden ve törenin ille de bugün yapılmasını sağlayan Hanımefendi’ye hükümet şaşırdı, millet şaşırdı. Ama kimse bir şey diyemedi.
***
Sonra geldik işin "yasama" aşamasına! Ecevit’in cumhurbaşkanları ve Milli Mücadele dönemi komutanları için yaptırılan Devlet Mezarlığı’na gömülmesi için acele yasa değişikliği yapıldı. Dolayısıyla, başbakanların da oraya gömülmesi öngörüldü.
Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan...
Fakat gelin görün ki, yasama gücünün kötüye kullanılması bir anda kendini gösteriverdi.
Araya el çabukluğu ile Meclis başkanlarını da ekleyiverdiler. Böylece Bülent Arınç’ın bile Devlet Mezarlığı’na gömülmesi yasa çıkarılarak kabul edilmiş oldu!
Neyse, yatıp kalkıp dua edelim, bu kadarına da şükürler olsun!Ya hızlarını alamayıp bunların eşlerini, çocuklarını, hatta AKP milletvekillerini ve belediye başkanlarını da araya sokuştursalardı!..
Çoğunluk onlarda. Her şey otomatik oluyor. Oylamada kaldır deyince eller havada, indir deyince yerde. Bir önergelik işti. Vallahi ucuz atlattık!
Bakalım bugünkü cenaze töreni nasıl geçecek, kimlerin gösterisine dönüşecek, dün Anıtkabir törenlerinde başbakan ve hükümet üyelerinin halk tarafından yuhalandığı gibi birileri protesto edilecek mi, hep birlikte izleyeceğiz.
Nedim Şener’in kitabı
NEDİM Şener, Milliyet Gazetesi muhabiri. Yazdığı haberler ses getiren, belgeleri konuşturan araştırmacı gazeteci arkadaşımız. Onu ayrıca unutulmaz kitaplarından tanıyoruz... Hele bundan önceki kitabı:
Kemal Unakıtan’ı anlattığı "Kemal Abi" muhteşem bir eser.
Şimdi Nedim’in son kitabı çıktı:
"Hayırsever Terrorist." (Güncel Yayıncılık)
Yasin El Kadı, Birleşmiş Milletler listesinde en büyük uluslararası teröristlerden biri olarak yer alıyor.Bundan önceki hükümet, bu liste doğrultusunda kararname çıkarıp Kadı’nın Türkiye’deki malına mülküne ve bankalardaki parasına el koymuştu.
Bu terörist, Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın danışmanı Cüneyd Zapsu ile ortaklıklar kurmuştu. Erdoğan günün birinde ekrana çıkıp El Kadı için "Hayırsever bir adamdır, ben ona kefilim" deyince taşlar yerine oturdu!
Nedim Şener kitabında işte bu Yasin El Kadı’yı, AKP iktidarı ile olan parasal ilişkilerini, nasıl korunup kollandığını anlatıyor.Anlatmakla kalmıyor, her yazdığını belgeliyor.
Kitapta El Kaide terör örgütü, Yasin El Kadı, Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Unakıtan, Cüneyd Zapsu, AKP, Suudi Arabistan isimleri epeyce sık geçiyor!
Kara para, karanlık ilişkiler, ne ararsanız var.
Rahmetli Uğur Mumcu kitaplarında ve yazılarında tarikat-ticaret-siyaset üçgenini anlatırdı.
Nedim Şener bu kitabında tarikat-ticaret-hükümet (AKP hükümeti) sarmalını belgeliyor.
Mutlaka okumanızı öneririm.Bir solukta okuyacak ve ülkemizin kimler tarafından nasıl yönetildiğini, bir teröristin bugünkü iktidar tarafından nasıl korunduğunu bir kez daha görüp şaşıracaksınız.