TÜRKİYE'de AB Temsilcisi olarak görev yapan ve ülkemizi sürekli aşağılayan Karen Fogg, artık gidiyor. Türkiye ile yıldızı barışmamıştı ama bizim bazı ‘‘gazetecilerle’’ arasından su sızmazdı!
Bilgisayar mesajları İşçi Partisi tarafından açıklandığında bu komik, aynı zamanda utanç verici gerçekleri hep birlikte öğrenmiştik.
Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Metin Münir ve benzerleriyle aralarında geçen yazışmalar, birer yüz karası idi.
‘‘Sevgili Karen... Canım, cicim... Darling, sweetheart... Adamı ayarla da bizim evde bir ziyafet verelim... Şu konuda yazı yazacağım, nasıl yazayım...’’
Karen boş durur mu!
‘‘Kumpapı'da Kör Agop'un meyhanesinde buluşalım... Ankara'da yalnızım, akşama parti yapalım... Bize yazı yaz, makbuz gönder para verelim...’’
Dünkü Posta Gazetesi'nde Mehmet Ali Birand'ın Karen Fogg'a övgüler düzdüğü veda (!) yazısı vardı.
Biliyorsunuz, bu şahıs yakın geçmişte sahte belgelerle, düzmece faturalarla devleti dolandırıp bugünkü parayla yaklaşık 200 milyar lirayı cebine atmış, suçüstü yakalanıp yargılanmış, 11 ay 20 gün hapis cezası almış, ancak cezası paraya çevrilip ertelenmişti. Bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşmişti.
İkinci bir sahtecilik suçundan yine yargılanmış, ancak suçu sabit görüldüğü halde, zamanaşımından paçayı kurtarmıştı. Yoksa içeri girecekti.
Dahası, işin kötüye gittiğini görünce tokatladığı paraları iade edivermişti! Geçmişi böyle olan Mehmet Ali Birand'ın, insanların yüzüne nasıl baktığını çok merak ederim. Acaba utanır mı, utanmaz mı, bilemem!
* * *
Bu şahıs dünkü yazısında Karen Fogg için bakınız neler yazıyor:
‘‘Fogg bugünlerde ülkemizden ayrılacak. Fogg'a Türkiye-AB ilişkilerine katkılarından, bir grup insanı aydınlattığından ve Türkiye'ye verdiği önemden dolayı teşekkür etmek isterim. Good by Karen and good luck.’’
(Thank you very much Mehmet Ali!)
Efendim, dahası var. Yazısının sonunda şöyle diyor:
‘‘Eğer Karen Fogg'a kişisel mesajlarınızı yollamak istiyorsanız, şu e-mail'leri kullanabilirsiniz:
mbirand@attglobal.net veya mab@cnnturk.com.tr.’’
Bu yaptığının sonucunu kendisi de tahmin ettiğinden, yazısının sonunda şöyle diyor:
‘‘Eğer bu yazıdan dolayı bana hakaret e-mail'i atacaksanız hiç rahatsız olmayın, yanıtlamam. Ciddi eleştirilerinizi ise mutlaka beklerim.’’
Evrakta sahtecilik ve dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand, ciddi mesajlarınızı bekliyor. Lütfen gönderin.
Adam kendi elektronik posta adreslerini Karen Fogg'a açıyor. Vallahi helal olsun! Bunca yıllık gazeteciyim, böylesini ne gördüm, ne de duydum!
(Emin Çölaşan'ın notu: Hürriyet'in yurtdışı baskılarını okuyan çok sayıda okuyucum bana ‘‘sen bu adamla aynı gazetede nasıl yazarsın’’ diye hesap soruyor. Mehmet Ali'nin yazıları bizim gazetenin sadece yurtdışı baskılarında çıkıyor. Türkiye'de ise Posta Gazetesi'nde yazıyor).
YÜCEL YENER'İN AÇIKLAMASI
Önceki günkü yazımda Milli Takım'ın Hong Kong-Kore-Japonya kafilesi ve Dünya Kupası'nın parasal boyutlarıyla ilgili bazı sorular sormuş, Devlet Bakanı Fikret Ünlü, ya da Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'dan gelecek yanıtları burada size ileteceğimi duyurmuştum.
Aradan 2 gün geçti, henüz yanıt yok! Beklemeye devam edelim.
Aynı yazımda TRT Genel Müdürü Yücel Yener'e de dünya kupası maç yayınlarının TRT açısından kár-zarar sonucunu sormuştum. Yener'den gelen yanıt şöyle:
‘‘2002 Dünya Kupası maçlarının yayın hakları yaklaşık 10 milyon dolara alınmıştır. Reklam gelirlerimiz ise 12.5 milyon dolar olmuştur.
Ancak bu maçların yayını için yapılan prodüksiyon ve ekip masrafları henüz netleşmediği için bu konuda kesin bir rakam vermek mümkün olamamıştır. Bununla birlikte, masraflar çıktıktan sonra yaklaşık 1-1.5 milyon dolarlık bir kár tahmin edilmektedir.’’
TRT Genel Müdürü Yücel Yener'e teşekkür ediyorum, Fikret Ünlü ve/veya Haluk Ulusoy'un yanıtını bekliyorum.