SEVGİLİ okuyucularım, bugün biraz "kendimizden", bizim gazetenin Ankara bürosundan söz edeyim. Her biri kendi alanında uzman, deve dişi gibi muhabir arkadaşlardan oluşan bir kadro.
Ellerinden -haber açısından- sadece uçanla kaçan kurtulur! Ankara’da siyaset, ekonomi, eğitim, sağlık ve yolsuzluk alanında alınan her soluğu, atılan her adımı bizim muhabir arkadaşlarımız yakalar.
Ben, Hürriyet’in bir yazarı olarak onlarla gurur duyarım.
Alın Saygı Öztürk’ü... Gözcü’nün Ankara temsilcisidir ama zaman zaman bizim gazetedeki haberlerini okuruz. Son olarak Amerikalı subay haberiyle gündemi belirledi. Saygı bu haberleri yakalar, araştırır, soruşturur, yazar. Gazeteci doğmuştur, 24 saatini gazeteci kimliği ile yaşar.
Bugün bizim gazetede iki arkadaşımızın daha haberlerini okuyacaksınız. Yüksek yargı muhabiri Oya Armutçu ve milli eğitim-YÖK muhabiri Kamuran Zeren. (Milli eğitimin ’milliliği kalmadı ya, neyse!)
Oya araştırmış, AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından AKP’li Kültür Bakanlığı aleyhine Danıştay’da açılan Galataport davasının belgelerini ele geçirmiş.
AKP, AKP’ye karşı!
Danıştay, açılan davada Belediye’yi haklı bulmuş ve yürütmenin durdurulması kararı vermiş. Galataport projesi iptal! Ayrıntıları haberde okuyacaksınız.
Kamuran’ın haberi inanılır gibi değil. Bugün karne alacak olan meslek lisesi öğrencilerinin Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’na teşekkür mektubu yazmaları isteniyor. Nedenini haberi okuyunca göreceksiniz.
Türkiye Türkiye olalı böyle bir hadise görülmedi, öğrenciler parti çıkarlarına böyle açıkça alet edilmedi. Lise öğrencilerini kullanarak siyaset! Yazıklar olsun.
Çiğdem Toker’in Darphane yolsuzluğu haberlerini okuyorsunuz. Şükrü Küçükşahin yazdı, DSİ dergisine müteahhitlerden nasıl ilan alındığını ve paraların kimlerin cebine indiğini belgeledi.Bir başka yolsuzluk uzmanımız Süleyman Demirkan’ı unutmayalım.
Her yerden yolsuzluk-hırsızlık fışkırıyor, bizim büro canavar gibi çalışıyor.
BELEDİYE YOLSUZLUĞU
Mülkiye müfettişleri Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı EGO ve ASKİ’yi inceledi.Ortaya milyonlarca dolarlık yolsuzluk çıktı.Bir sürü yandaş firma haksız ve fazladan ödemelerle zengin edilmiş.
Bu iki kuruluşun genel müdürü olan İhsan Fincan ve Kazım Usta isimli şahıslar ve üst düzey bürokratlarla ilgili belgeler savcılığa iletildi.
Savcılık inceledi, yolsuzlukları tek tek belgeledi. Bu şahıslar hakkında hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Yargılanmalarına yakında başlanacak.
Kuş gribi-doğalgaz
Sağlık Bakanlığı bir gün önce açıklama yaptı: "Yaptığımız tetkikler sonucunda Ağrı’da görülen vakaların kuş gribi değil, zatüree olduğu anlaşılmıştır."
Ertesi gün ölümler başlayınca Bakan Bey gece geç saatlerde açıklamak zorunda kaldı: "Vakaların kuş gribi olduğu belirlendi."
Bu nasıl ciddiyetsizliktir? İlk açıklama nasıl, kimlerden alınan bilgilerle yapılmıştır? Sonu ölüm olan bir hastalık konusunda bile bu kandırmaca, hepimizin gözünün içine baka baka nasıl sahnelenmiştir? Bunun hesabını kim verecektir?
* * *
Doğalgazda yediğimiz büyük kazık, Rusya’nın fiyat açıklamasından sonra ortaya çıktı. Doğalgaz için dışarıya ödediğimiz fiyat gizli tutuluyor, Türk milletinden saklanıyordu. Şimdi gördük ki, Türkiye dünyada doğalgazı en pahalı fiyatla satın alan ülkedir.
Peki bunun hesabını kim verecek?
AKP’den seçilen, şimdi ANAP milletvekili olan Emin Şirin bu işlerin takipçisi ve uzmanıdır. Dün yaptığı yazılı açıklamada "Başbakan Erdoğan ve Enerji Bakanı Hilmi Güler, mevcut anlaşmadaki formülü hiçbir neden yokken Türkiye’nin aleyhine değiştirip ülkemizi milyarlarca dolar zarar soktular" diyor.
AKP milletvekili olduğu dönemden başlayarak Erdoğan ve Güler’le birlikte Abdullah Gül’ü de yazılı ve sözlü olarak defalarca uyardığını belirten Şirin, ilk ikisinin derhal istifa etmesini istiyor.
Elbette hiç kimse istifa etmez! Ne olacak yani, Rusya’dan kazık yiyorsak bu kazığı doğalgaz fiyatına bindiriyorlar ve parayı halkımızdan topluyorlar. Aynen bugün olduğu gibi!
Böyle bir konuda değil istifa etmek, bu işin içyüzünü bile açıklayamazlar!