Biz de şaşırdık ne yazacağımızı!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Nazar değmesin, acayip bir konu bolluğu içinde yaşıyoruz. Her gün önümüze hiç abartmadan söylüyorum, yazılması gereken en az 20 konu geliyor. Hangisini yazacağız, hangisini yazmayacağız, karar veremiyoruz!

Okurlardan, gazeteci arkadaşlardan, Hürriyet gündeminden, medyadan konu akıyor!

Şükrü Küçükşahin arkadaşım, Vakıfbank'ın Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bazı ithal kömür şirketleri tarafından nasıl soyulduğunu yazmış. Bugün Hürriyet'te okuyacaksınız.

Vakıfbank'tan tam 41.5 milyon dolar hortumlanmış.

41 kere maşallah!

Şimdi biz bu konuyu İ. Melih'e sorsak, yine susar ve yanıt vermez.

Necmettin Bey demiş ki. ‘‘Refah'ı suçlayan çarpılır...’’

Abooovvv!

Demek ki Hocaefendi kokuyu aldı, vaziyeti gördü. Son saat yaklaşıyor, karar zamanı geliyor.

Refah'ı suçlayan milyonlarca insanla birlikte, kapatma kararı verdiği takdirde Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyeleri de bu sözlerden sonra çarpılacak demektir! Hele kapatma davasını açan Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, mutlaka çok fena çarpılır, ağzı burnu birbirine girer!

***

Refah, şimdi devlete millete kalmasın diye malını mülkünü Hazine'den kaçırıyormuş. O kadar ki, il ve ilçe örgütlerinin binaları boşaltılıyor, masalarla sandalyeler bile başka yerlere götürülüyormuş!

Batan geminin malları bunlar!

Bu dünyada ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin!

Daha altı ay önce hükümetin başındaydılar. Tansu'yu rehin almışlardı. Türkiye'yi keyiflerince yöneteceklerini zannediyorlardı.

Hakkımızda olur olmaz davalar açarlar, sonra da kazan kafalı biri, kendilerine yakın olan bazı yargı mensuplarına emir verirdi:

‘‘Bu konuda çok ağır bir tazminata hükmet...’’

‘‘Bizim hırsız belediye başkanına kıyak yap, onun aleyhine açılan davaları reddet...’’

Fakir fukara Müslümanları kandırmak için ‘‘Faiz haramdır’’ diye nutuk atan bu adamlar, kendi açtıkları tazminat davalarında resmen faiz isterler, şakır şakır faiz alırlardı.

İş kendi parasal çıkarlarına gelince, faiz helal olurdu!

***

Bu hafta çok kritik. Anayasa Mahkemesi, Refah'la ilgili kararını her an verebilir.

Gönlüm, bu partinin kapatılmasından yana. Mensupları Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk ordusuna, rejime, laikliğe ve Atatürk devrimlerine söven bir partinin Türk siyasal yaşamında yeri olamaz.

Öyle köfteden ‘‘demokrasi’’ laflarıyla falan kimse kimseyi kandırmaya kalkışmasın.

Refah Partisi'nin kapatılmaması demek ‘‘Siz haklıymışsınız. Bu yolda aynen devam edin. Az bile yapmışsınız’’ demektir. Ondan sonra siz seyredin piyasaya yeni çıkacak Şevki Yılmaz'ları, Sincan belediyesi gecelerini...

İran büyükelçileri artık Sincan'da değil, TBMM çatısı altında şeriat gösterileri yaparlar!

***

Bugüne kadar vaziyeti ne güzel idare ettiler! Bir yanda laik cumhuriyet rejimine sövdüler ama öte yanda o rejimin kendilerine sağladığı bütün olanaklardan sonuna kadar yararlandılar... Hele işin ucunda para varsa ve bunların cebine bir şeyler girecekse, üzerine balıklama atladılar.

Şimdi bütün korkuları şu:

Eğer Refah kapatılırsa, kendi içlerinden bölünüp parçalanacaklar. Aralarında genel başkanlık yarışı başlayacak. Hocaefendi siyaset yasaklısı olunca, ortaya yeni adaylar çıkacak. Bölünecekler, kopacaklar. Oylar başka yerlere gidecek.

Ama para konusunda planları tamam!

Geçen gün bana bir Refah milletvekili söylemişti ve burada yazmıştım.

‘‘Kapatılınca birden fazla parti kuracağız ve devletten daha çok para yardımı alacağız...’’

Devlet bu şikeye herhalde seyirci kalmayacaktır.

***

Tansu da kaç gecedir uyku uyuyamıyor. Özer'le ikisinin uykuları kaçıyor... Çünkü önümüzdeki cuma günü dananın kuyruğu Yargıtay'da kopacak.

Selçuk Parsadan'ın cezası Yargıtay tarafından onandığı anda, yandı gülüm keten helva!

O takdirde Tansu'ya Yüce Divan yolu görünecek.

Örtülü ödenek parasını dolandırıcılara kaptırdığı için yargılanacak. Uykuları iyice kaçacak, bacakları titreyecek. Yaptıklarının hiç değilse milyarda birinin hesabını verecek. O kadarı bile Tansu'ya yetecek!

Yarabbi, nelerle uğraşıyoruz! Kadın İstanbul'da Hırka-i Şerif ziyaretine gidiyor. Gitmeden önce medyaya haber veriliyor. Arkadaş orada başını örtmüş, dua eder gibi yapıp medyaya pozlar veriyor! Refah seçmenine selam gönderiyor! Yersen... Yiyen bulunursa!..

Hayatında Hırka-i Şerif ziyareti yapmış mıydın sen?

***

Dün elime geçen bir ihale yazısı çok ilginç! Bir kamu kuruluşu olan TARİŞ, kendi zeytinyağını tanıtmak için reklam filmi yaptıracak. 20 saniyelik film, ulusal televizyonlarda tam 750 kez gösterilecek. Yaklaşık 150 milyar liralık bir iş. Şartnamenin 4. maddesi muhteşem:

‘‘Birliğimiz, ödemeyi zeytinyağı vererek de yapabilecektir.’’

Şimdi düşünün ki, ihaleyi kazanmışsınız ve size para yerine 150 milyar liralık zeytinyağı veriliyor! Belgeyi gönderen okuyucum şöyle diyor:

‘‘Tuzak açıktır. İdare ile önceden anlaşmayan ve gereğini yerine getirmeyen hiçbir reklam şirketi, bu ihaleye girmeyecektir... Çünkü hiçbir firma, nakit para yerine 150 milyarlık zeytinyağı riskini alamaz. İhale şu anda belli olan bir şirkete verilecek ve parası da nakit olarak ödenecektir. Hamamın namusunu kurtarmak ve diğer firmaları saf dışı bırakmak için bu göstermelik ihale ilanını veriyorlar.’’

Şu Türkiye'de olup biteni vallahi benim aklım ve mantığım almıyor.






 








Yazarın Tüm Yazıları