Bir Türkiye tablosu!

ÜLKEMİZİN bunların elinde ne durumlara düşürüldüğünü hep birlikte izliyoruz. İnanılmaz şeyler oluyor. Kimi kime şikayet edeceksiniz?

19 Mayıs, ulusal bayramlarımızdan biri. 23 Nisan da öyle.

Bu yıl 23 Nisan gününde çoğu il ve ilçelerde ilköğretim okullarındaki öğrencileri için tören düzenlediler. Niçin? Çocuk bayramını kutlamak için mi? Hayır!

Peygamberimizin doğumunu simgeleyen Kutlu Doğum Haftası için. Küçücük çocuklara bu amaçla gösteriler yaptırıldı.

Liselerde bile aynı kutlamalar düzenlendi. Bazı valilik ve kaymakamlıklar bu gösteriler için emir verdi. Bizzat katıldılar.

Dün 19 Mayıs idi. Her yıl bu bayram kutlanır. Hüseyin Çelik isimli ‘Milli’ Eğitim Bakanı bu tür kutlamalara karşı çıktı. Sözleri şöyle:

‘19 Mayıs’ı statlardan kurtaralım... 19 Mayıs artık üçüncü dünya ülkeleri gibi kutlanmayacak.’

Peki nasıl kutlanacak? Onun yanıtı beyefendi tarafından verilemiyor. Önemli olan, Atatürk’le ilgili kutlamaların giderek yok edilmesi.

Nitekim beyefendi şu anda zaten yurtdışında! Kutlamalara katılmayı herhalde içine sindiremedi.

***

Türkiye bunların elinde nerelere sürükleniyor? Türbanlı protokol! Beylerin sıkmabaşlı eşleri piyasada! Her yerde harem-selamlık uygulaması ve kadınlarla erkeklerin ayrı yerlerde oturmaları! Her yerde içki yasakları! Ankara’da Atatürk heykellerinin yanına Büyükşehir Belediyesi’nin camili, minareli bayraklarının çekilip heykellerin örtülmesi.

Öbür tarafta kaçakçı bakanlara getirilen aflar ve bunların kaçak villaları. Her taraftan fışkıran, ancak örtbas edilen hortum, yolsuzluk, pislik.

Bir başka tarafta Allah, Peygamber, din sömürüsü.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’
nde Türkiye aleyhine açılmış türban davasında Dışişleri Bakanlığı ‘hafif savunma’ veriyor ki, davayı türbanlı kazansın, Türkiye olarak kaybedelim... Ve üniversitelerde, kamu kurumlarında türban serbest bırakılsın!

Bay Dışişleri Bakanı gazeteciler bunları kendisine sorunca sinirleniyor.

Ne bekliyorsunuz ki!

Türkiye aleyhine aynı kuruluşta eşine türban davası açtıran ve tazminat isteyen kendisi değil miydi? Sorun bakalım Abdullah Gül’e, kimdi o!

***

Şimdi size son 19 Mayıs olaylarını özetle anlatayım. Biliyorsunuz, her yıl 19 Mayıs’tan birkaç gün önce genç atletler Samsun’dan Türk bayrağı ile yola çıkarlar. Koşu süresince bu bayrak her ilin sınırlarında el değiştirir ve 19 Mayıs günü Ankara’ya getirilir.

Bakınız şimdi nasıl bir cinlik sergilendi:

Samsun’da aynı gün AKP’liler tarafından düzenlenen başka bir gençlik şöleni!

Düzenleyenler, Kuran yarışması yapmakla bilinen bir vakıf ve dergi. Tümüyle İslamcıların, şeriatçı kesimin işi.

Bu şölen aynı gün yine Samsun’da başlıyor. Tek farkı, Ankara’da değil de İstanbul’da sona eriyor. 29 Mayıs İstanbul’un fethinin yıldönümü ya!

‘Fetih ve gençlik koşusu’ düzenleniyor.

Amaçları, 19 Mayıs gününe denk getirip başka bir etkinlikle Atatürk’ün adını giderek silmek, yok etmek.

Pekiii, bu iş için önceden izin alınması gerekiyor. İçişleri Bakanlığı izin veriyor mu?

Evet, izin hemen veriliyor ve il valiliklerine bildiriliyor.

Bu dönemde hükümetin hoşuna gidecek böyle bir etkinliğe izin verilmez de neye verilir!

Pekiii, İstanbul’un fethi ile Samsun’un ne ilgisi var?

Bunu da herhalde İçişleri Bakanlığı biliyordur!

***

Melih Aşık dün köşesinde şöyle yazıyor:

‘23 Nisan Milli Egemenlik Haftası’na Kutlu Doğum Haftası bindirildi ve Hazreti Muhammet’i anma haftasına dönüştürüldü. 19 Mayıs’ı da giderek 29 Mayıs Fetih Haftası’na ekleyerek Fetih bayramına dönüştürecekler.

Akıllı gidiyorlar. Yasakçı değiller.

Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini yasaklamıyor, alternatiflerini yaratarak yok etmeyi deniyorlar.’

Yüzde yüz doğru.

Türkiye nereye gidiyor? Türkiye bunların elinde nerelere sürükleniyor? Ulusal değerlerimiz, ulusal bayramlarımız bile giderek yok edilmeye çalışılıyor... Ve bu süreçte her gün şehit cenazeleri kaldırılırken, ilgililerden tık yok.

Devletin ilgili makamları bunları görmüyor mu? 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’dan başka tepki verecek, karşı çıkacak bir babayiğit yok mu?
Yazarın Tüm Yazıları