Paylaş
SEVGİLİ okuyucularım, ‘‘Şu bizim Nazlı’’ konusuna arada sırada değinmek zorunda kalıyorum. Bunun nedeni, halen Fazilet Partisi milletvekili olan, Meclis'te ‘‘Türk milleti adına’’ oy kullanan, yani millet iradesini temsil eden bu vatandaşın gerçek kimliğini, dününü bugününü, yaşamındaki çelişkileri ve para ilişkilerini gözler önüne sermek.
Şimdiye kadar kendisi hakkında her şeyi belgeleriyle yazdım ve hiçbirine yanıt veremedi.
Bir insan geçmişte neyse, hiç değilse ana çizgisiyle, bugün de o olmalıdır. Aksi takdirde ortaya kişilik zayıflığı ve karakter bozukluğu çıkar ki, Allah kimseyi o duruma düşürmesin.
Dün övdüğüne bugün söveceksin! Dün Mesut Yılmaz'ın yanına yaklaşıp 10 gazetecinin yanında ‘‘Sizin yalakanız olmak istiyorum’’ diyeceksin, bugün onu eleştireceksin! Dün Demirel için ‘‘En büyük sensin’’ diye yazılar yazacaksın, bugün yüzüne bakmayacaksın! Dün Erbakan için en ağır yazıları yazacaksın, sonra ona yaklaşıp partisinden milletvekili olmayı başaracaksın!
Dün ikinci kocan Kemal Ilıcak için en ağır yazıları yazacaksın, onu mektupla Demirel'e şikáyet edeceksin, telefonlarını dinleyeceksin, kitabında onun ‘‘özel ilişkilerinden’’ söz edeceksin, ölümünden sonra ona övgüler düzeceksin!
Dün Devlet Bakanı Cavit Çağlar'a yalvar yakar olup TRT'de ‘‘Söz Meclisten İçeri’’ programını yapma iznini ondan alacaksın, bugün dümdüz gideceksin! Dün türbanı aşağılayacaksın, bugün türbanlı Amerikalı Merwe'yi elinden tutup Meclis'e getireceksin.
Dün Aydın Doğan'dan maaş alırken ona yazdığın mektuplarda en büyük yağcılıkları sergileyeceksin, bugün ‘‘Tu kaka’’ ilan edeceksin!
Böyle bir kişilik sergileyen insana siz ne dersiniz?
* * *
Şimdi Nazlı'nın ‘‘Yazarlar, Kavgalar’’ kitabını yeniden okuyorum. Bu kitap bir ibret belgesi. Kocası ve oğluyla yaşadığı aile sırlarını açığa vuruyor. Birbirleriyle kavgalılar. Kocasına, oğluna demediğini bırakmıyor.
Tercüman Gazetesi zora girip batma aşamasına gelince Nazlı piyasaya çıkıp para arıyor. İlksan rezaletine kocasıyla birlikte imza atıyorlar. Ellerindeki araziyi Emlakbank'a kakalamak için yoğun çaba harcıyorlar, sonuç alamıyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda RTÜK Yasası görüşülürken Meclis kürsüsünü günler boyunca Aydın Doğan'a duyduğu kişisel kin ve nefrete alet etmiş, kamu görevini kişisel kini doğrultusunda kullanmıştı.
Geçmişte Aydın Doğan'ın en büyük yağcısıydı. Zora düşünce ona gider, yardım ister ve fazlasıyla alırdı. Kocasının gazetesi Tercüman zor duruma düştüğünde olanları, şimdi Nazlı'nın kitabından, yani kendi kaleminden aktarıyorum:
‘‘Bir de Aydın Doğan'la görüşelim dedik. Taha Akyol'la birlikte Aydın Doğan'a gittim. Şöyle bir teklif yaptım: Kemal Ilıcak'a para ödemeyin. Buna karşın gazetenin bütün kadrosunu tazminatlarıyla birlikte devralın ve yüzde 51 ortağı olun. Bu aslında çok cazip bir teklifti ama Aydın Doğan bir süre önce Meydan Gazetesi'ni yayınlamaya başlamıştı. Bu yüzden yeni bir külfetin altına giremeyeceğini ifade etti. (Sayfa 424)’’.
Şimdi bir başka bölüme bakalım:
‘‘1990 yılında işten kovulunca (kocasının gazetesi Tercüman'dan kovulunca) Rahmi Turan'a (Aydın Doğan'ın gazetesi) Meydan'da yazı yazmak istediğimi söylemiştim. Kendi yuvamda arkadan hançerlendiğime göre, başka bir gazetede güven unsuru benim için çok önemliydi. Aydın Doğan'a, gazete patronları arasında en güvenilir kişi olarak bakıyordum. Aydın Doğan benim Meydan'da çalışma arzumu olumlu karşıladı. Kendisiyle bir araya geldik. Patron olarak sadece kendisine güvendiğimi ifade ettim. (Sayfa 426)’’.
Yine kitabında anlattığına göre, bu girişiminden kocası Kemal Ilıcak'ın haberi yok. Yaşadıklarını ondan gizliyor!
* * *
‘‘Şu bizim Nazlı’’nın bir de boşanma öyküsü var. Onu da kitabında anlatıyor. (Sayfa 374).
İddiasına göre Özal ailesi, ikinci kocası Kemal Bey'e Nazlı'yı boşaması için bastırıyor. Bu sırada aile hacizli! Borçlarını ödeyemiyorlar. Sosyetik vaziyetler bitmek üzere. Nazlı yazıyor:
‘‘Ev (Boğaz'daki yalı) gidiyordu, eşya gidiyordu. Sevdiğiniz, arkanızı yasladığınız insanların (kocası, oğlu, abisi Ömer Çavuşoğlu) bir anda buharlaşması. 1990 yılında Kemal Ilıcak bana şu teklifi yaptı: Seninle boşanalım, ben boşanma ilamını Turgut Özal'a göstereyim, durumu düzeltiriz. Önce bu teklifi şaka olarak aldım. 20 yıllık eşimin, iktidar desteğini sağlamak için beni bir toz gibi yakasından silip atacağını doğrusu düşünemiyordum.’’
Kemal Bey acaba karısını Özal ailesi istedi diye mi boşamak istiyordu, yoksa başka ve ‘‘çok sayıda önemli’’ nedenleri mi vardı? Kimbilir! Fakat Nazlı aslanlar gibi direniyor, boşanmıyor. Malın mülkün elden gitmesine razı olmuyor!
* * *
Sizlere ‘‘Şu bizim Nazlı’’nın kitabından birkaç alıntı yaptım. Tam bir Dallas dizisi. Tekmili 36 kısım!
Her şey, bütün yaşantısı para pul için. Bütün yaşantısı kin ve nefretle dolu. O yüzden de, dün ak dediklerine bugün kara diyor, dün yağladıklarına bugün en ağır sözleri söyleyebiliyor.
Eğer Aydın Doğan onun yakarmalarını dikkate alıp Hürriyet'te köşe yazarı yapsaydı, şimdi Aydın Bey'in en büyük övücüsü olacaktı.
Şu bizim Nazlı, gerçek bir karakter anıtı!
Haydi Nazlı, şimdi açalım viski şişelerini, bulalım kafaları, çal tefini de biraz oynayalım!
Paylaş