SEVGİLİ okuyucularım, dünkü yazımda size çok önemli belgeler açıklamıştım. Merkez Bankası Başkanlığı için kararnamesi Çankaya’ya gönderilen Adnan Büyükdeniz, Maliye Bakanı Kemal Unkakıtan’ın şirket ve iş ortağı idi.
Bereket Mensucat isimli şirketin göbeğinden bereket fışkırmış, devletin pek çok önemli makamına bu şirketten "ortaklar" paraşütle inmeyi başarmıştı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk gibi. Ama iş bununla da bitmiyordu. Bereket’in ortaklarından Salim Alkan TMSF Başkan Yardımcısı, Mehmet Emin Özcan Halk Bankası yönetim kurulu üyesi ve murahhas aza oldular.
Bunların tamamı AKP iktidarı döneminde gerçekleşti.
Gördüğünüz gibi bunların Bereket isimli şirketi devlete, millete ve özellikle kendi ceplerine bereket getirmiş oldu.
* * *
Şimdi işin bir başka boyutuna bakalım. Türkiye’nin nerelere sürüklendiğini biraz da ekonomi açısından irdeleyelim.
Türkiye’de, açılışı Turgut Özal döneminde yapılan Albaraka isimli İslamcı bir finans kuruluşu var. Arap sermayeli. Kurucu ortakları arasında özellikle Araplar yer alıyor.
Günümüzde ülkemizi bu Arap kuruluşundan yetişen, orada en üst düzeyde görev verilmiş şahıslar yönetiyor. AKP, ekonomik alanda kadrolaşmasını büyük ölçüde buradan sağlamış durumda.
Şimdi size Albaraka’nın en tepe yerlerinden sonra başımıza gelenlerin bir bölümünü aktaracağım. Bazılarının Bereket’te ortak olduğunu unutmayın!
Kemal Unakıtan, Maliye Bakanı.Ahmet Ertürk, TMSF Başkanı.Adnan Büyükdeniz Merkez Bankası başkan adayı, kararnamesi Çankaya’da.Salim Alkan TMSF Başkan Yardımcısı. Mehmet Emin Özcan Halk Bankası murahhas üyesi. Yüksel Görgeç TMSF yönetim kurulu üyesi. Fethi Çalık TMSF Tahsilat Dairesi Başkanvekili. İbrahim Çağlar İTO Başkan Yardımcısı ve TSE yönetim kurulu üyesi.
Listeyi kısa kesiyorum. Özellikle TMSF bu İslamcı kuruluştan gelenlerle dolu.Kadrolar cımbızla seçilmiş durumda.
Bir yanda Albaraka, öbür yanda Bereket Mensucat.
Aynı yerlerden topluca geliyorlar ve devletin ekonomi ile ilgili kurumlarını, bankalarını ele geçiriyorlar. Katrilyonlarla oynuyorlar, kamunun parasını istedikleri gibi kullanıyorlar.
Tarikat, siyaset, ticaret, cemaat iç içe.
Burada bir konuyu da hep birlikte öğrenmiş olalım. Kimdir bu Albaraka’yı yönetenler? İşte günümüzün isim listesi:
Adnan Büyükdeniz, Osman Akyüz, Adnan Ahmet Yusuf Abdülmalek, Yalçın Öner, Osman Ahmet Suliman, İbrahim Fayez Humaid Alshamsı, Faisal Abdülaziz Alzamel.
Çoğunluk doğal olarak Araplar’da.
* * *
Burada size ilginç bir örnek daha vermek istiyorum. 2 Ağustos 2005 tarihli yazımda belgesini açıklamıştım. TMSF Tahsilat Dairesi Başkanvekili, yani batık bankacılardan para toplamakla yükümlü olan avukat Fethi Çalık mahkemeye düşmüş olan bir bankacının davasında onun avukatlığını yapıyordu.
Cebinde iki vekaletname taşıyordu. Hem davacı TMSF’nin, hem de Egebank davasından yargılanan sanık Fahrettin Yahşi’nin!
Şu tabloya bakınız: Fethi Çalık hem TMSF adına Yahşi’den para tahsil etmeye çalışıyor (!) hem de mahkemede Yahşi’nin avukatlığını yapıyordu.
Hem davalının hem de davacının avukatı idi! İkili oynuyor, çift taraflı çalışıyordu.
Niçin?.. Çünkü her ikisi de -Çalık ve Yahşi- Albaraka’dan geliyordu!
* * *
Son bir olay! Bu olay bizim medya sektöründen. TMSF, Uzan olayından sonra el koyduğu Star gazetesini birkaç gün önce sattı.Kime sattı, kaça sattı, ihaleye niçin kimseler rağbet etmedi?
Gazeteyi isim hakkı, matbaaları, binaları ve her şeyi ile Ali Özmen Sefa isimli bir Kıbrıslı satın aldı! Kaça aldı? En az 40 milyon dolarlık bir gazeteyi sadece 8 milyon dolara! Ölmüş eşek fiyatına.
Ama bitmedi. Kıbrıslı, Star’ı TMSF’den aldığı gün, hisselerin yüzde 60’ını, yani yönetimini ve yayın politikasını, Alaattin Kaya ile Kaya’nın oğluna devretti. Kaya kim? Fethullah Gülen’in sağ kolu. Gülen cemaatine ait Zaman gazetesinin kurucusu! Mekanizmalar nasıl oluyor da böyle hızlı, aynı gün çalışıyor?
Fethullah cemaati böyle TMSF satışlarıyla medyada yeni bir yayın organını nasıl tereyağdan kıl çeker gibi kazanıyor?
İlişkiler gün gibi açık:
Tarikat, siyaset, ticaret, cemaatler iç içe... TMSF’den öteki kamu bankalarına, taa Merkez Bankası kararnamesine kadar.
Devletin ilgili birimleri bu olanları görmüyor mu? Onlar nerede?