TÜRKİYE'de yargının ‘‘bağımsız’’ olduğunu söyleyenin alnını karışlarım. Siyasetin eli yargının içinde ve göbeğinde. Hiçbir iktidar bunu değiştirmez çünkü işine gelmez.
Hakim ve savcı atamalarını, terfi ve bütün özlük işlemlerini yapan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 7 üyeden oluşur. Başkanı Adalet Bakanı, öteki üye ise bakanın emrindeki Adalet Bakanlığı Müsteşarı'dır. Kararlar 4 oyla alınır. Bakan ve Müsteşar, pazarlığa girişip öteki 2 üye ile birlikte hareket ettikleri sürece istedikleri kararı alırlar.
Hákim ve savcıların atama, terfi kararnameleri Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanır, Kurul bunu güya gözden geçirir, belki birkaç değişiklik yaptırıp onaylar. Bu listeleri hazırlayan Personel Genel Müdürü, günümüzde bir AKP milletvekilinin eşidir!
Son kararname 1.800 hakim ve savcıya ilişkindi. Bakanlık hazırladı, Kurul birkaç değişik yaparak onayladı ve kararneme yayınlandı. Hangi kurul kendi hazırlamadığı 1.800 kişilik kararnameyi didik didik edebilir?
***
Atamalar konusunda ciddi söylentiler, yakınmalar var. Örneğin son kararnamede Bakanlık Teftiş Kurulu'nun yargıdaki yolsuzlukları, hakim ve savcıları denetlemekle yükümlü ilerici, Atatürkçü, laik başmüfettişleri başka illere atanıp görevden uzaklaştırıldı. İsmail Turgut, İbrahim Öcalan, Fuat Hazer, Haluk Necdet Tekin, İlyas Oruç...
Bu atamalar, Teftiş Kurulu'nda kalanlara verilen bir gözdağı niteliğinde. En deneyimli müfettişler bir kalemde başka yerlere atanıyor! Yargıda ‘‘siyasal kadrolaşma’’ iddiaları yeniden gündeme geliyor. Atamalar bizzat Adalet Bakanı tarafından yapılıyor, sonra da ‘‘yargının bağımsız olduğundan’’ söz ediliyor. Bu nasıl yargı bağımsızlığı?
Atama kararnameleri içinde siyasetçi bulunmayan bağımsız bir kurul tarafından hazırlanmadıkça, Teftiş Kurulu Adalet Bakanı'nın emrinde oldukça, iktidar tarafından istenmeyen ve sevilmeyen kişiler başka yerlere atandıkça, yargının bağımsızlığından söz edilir mi?
Bu gerçeği bütün iktidarlar bilir ama ses çıkarmaz. Hákim ve savcılarla oynamak, gerektiğinde bazılarına direktif vermek hepsinin işine gelir!..
Çünkü önemli bazı davaların ardında ‘‘Sen kararını şöyle ver, seni Yargıtay üyesi seçtirelim’’, ya da ‘‘İstediğin yere atayalım’’ olayı vardır. Bunu her iktidar yapar.
Ankara'da makam-mevki sahibi ünlü bir üçkáğıtçının avukatı var. Girdiği davalarda o da aynı yöntemi uygulardı. Hákim ve savcıların odasına gidip ‘‘Ben Kurul'a ve Bakan'a yakınım, lehimize karar verirsen Yargıtay üyeliğin garanti’’ diye konuşurdu. Bazen odadan kovulurdu ama bazen de başarılı olurdu! Böyle ne kararlar çıkardı! Şimdi foyası meydana çıktı, süngüsü düştü.
***
Söz yargıdan açılmışken, bir konuya daha değineyim. Erbakan ve ekibi, kapatılan partilerinin yüz milyarlarca lira parasını Hazine'den kaçırıp zimmete geçirdikleri iddiasıyla Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar ve hapis cezası aldılar. Yargıtay Başsavcılığı, dosyayı onama istemiyle Yargıtay'a gönderdi. Dosya şimdi Yargıtay ll. Ceza Dairesi tarafından inceleniyor.
Bu konuda yoğun söylentiler var: ‘‘Dosyanın incelenmesi gecikecek, olay zamanaşımına girecek. Ya da AKP iktidarı yeni bir yasa çıkarıp bunları cezadan kurtaracak.’’
Konuyu dün Yargıtay'da ilgili kimselere sordum. Aynı sözlerin kendilerine de ulaştığını, böyle bir durum olmadığını, dosyanın zamanaşımına sokulmayacağını, aksi takdirde bunun kendileri açısından da ‘‘suç’’ olacağını, ancak tebligatlarda sorun olduğunu söylediler.
Sonucu göreceğiz. Hiçbir yargı makamının zan altında kalmamasını diliyorum.
MAÇ REZALETİ
Son ulusal maçlarımızı hem Show tv, hem de İngilizce olarak Eurosport kanalı yayınlıyor. Show tv galiba para hırsına kapılmış. Ne acıdır, maçlarımız başlarken İstiklal Marşımızı -reklamlar nedeniyle- Show'dan değil, Eurosport'tan izleyebildik. Maç sırasında Show ekranının neredeyse yarısı, özellikle alt tarafı sürekli olarak reklamlarla kaplanıyordu. İlk yarı ve maç bitince, anında reklamlar giriyordu.
Eurosport ise tam tersini yaptı. Maçlardan l0 dakika önce canlı yayına girdi, arada bir tek reklam kullanmadı. Yayıncılık budur. İzleyiciye saygı budur. Show tv bu olayda para hırsına kurban gitti, Türk milletine saygısızlık ve ayıp etti. Para kazanmak elbette gerekli ama işin cılkını çıkardı. Bakalım aynı sorumsuzluğu bu akşamki maçımızda dasergileyecekler mi!