Paylaş
YÖK Başkanı Kemal Gürüz büyük işler yaptı. Sıkmabaş yöntemiyle üniversiteleri ele geçirip bilim yuvalarını karargáh yapmak isteyen kesimlerle büyük mücadele verdi. Gürüz'ün başkanlık süresi 6 Aralık günü sona eriyor. Bu makama atamayı Baba yapacak. Tercih sadece ona ait.
Meclis'te FP, MHP, DYP, ANAP gibi partilerden Gürüz'e tavır geliyor. Bazı MHP milletvekilleri üniversitede ‘‘YÖK'zede’’ olmuşlar. Fazilet'in tavrı malum. Bunların Gürüz'le kişisel hesabı var.
Bu konudaki ayrıntıları Kamuran Zeren'in bugünkü haberinde okuyacaksınız.
Bu durumda Baba ne yapacak? Çalışmalarını takdirle izlediği, destek verdiği, çeşitli zamanlarda kutladığı Kemal Gürüz'ü yeniden YÖK Başkanı olarak seçecek mi, yoksa kendi cumhurbaşkanlığı süresi konusunda hesaplara dalıp, onlara hoş görünmek için sağ partilerin oyununa düşecek mi? Cumhuriyet'in ilkelerini kişisel hesaplara kurban edecek mi?
Baba'nın 6 Aralık günü en doğru kararı vermesini diliyorum. Yoksa üniversiteler elden gider.
BU ADALET İYİ ADALET!
Ankara'da İ. Melih belediyesi, şeriatçı Muradiye Vakfı ile yandaşlarına büyük paralar hortumluyor. Sorumluların yargılanmasına Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanıyor. Mahkeme, göstermelik ihale dosyalarını uzmanlardan oluşan bilirkişi heyetine havale ediyor.
Kriminalistik uzmanı Muhittin Kaya, mali müşavir ve öğretim üyesi Dr. Faruk Güçlü ve emekli Sayıştay denetçisi avukat Osman Mahmut Yazıcıoğlu'ndan oluşan heyet, konuyu inceliyor. Ortaya korkunç bir hırsızlık, yolsuzluk çıkıyor. Bütün bu rezalet, ihaleye nasıl fesat karıştırıldığı, belediye parasının yandaşlara nasıl hortumlandığı, elimdeki 45 sayfalık bilirkişi raporunda anlatılıyor.
Mahkeme, 1999/101 Esas sayılı dosyada birkaç gün önce gereğini düşünüyor! Sanıklardan bazılarına 3 ay hapis veriliyor ve o da sembolik bir para cezasına çevriliyor!
Bu adalet iyi adalet!
Yargı böyle kararlar veriyorsa, rezaletin bedeli bu kadar ucuzsa, bal tutup da parmağını yalamayan, kamu parasını yandaşlara hortumlamayan, ihaleye fesat karıştırmayan kim varsa ahmaktır.
Ankara Cumhuriyet Savcısı bu kararı temyiz ederse, gereği Yargıtay'da da düşünülür!
SÖYLEYENE BAK!
Adam, deprem vergisi konusunda köşesinde ahkám kesiyor:
‘‘Artık yeter. 100 kuruş vergi veren dahi artık ayaklanmalı ve hükümetten hesap sormalı.
Her harcamayı didik didik etmeliyiz.
Hesap sormalıyız. Bizim paramızla kahramanlık taslamanın dönemi bitmeli. Eğer bunun hesabını soramazsak, layıktır bize...’’
Her harcamanın didik didik edilip hesap sorulmasını, 100 kuruş vergi verenin bile ayaklanmasını isteyen bu zat, geçmişte devleti dolandırmıştı! Sahte faturalarla, binbir dümenle, TRT'nin günümüzün değerleriyle yüz milyarlarca lirasını lüplüp etmişti.
Mahkemede yargılanmış, 11 ay 20 gün hapis almış ve cezası ertelenmişti. İkinci dolandırıcılık olayında ise bir başka mahkemede yargılanmış, yine suçlu bulunmuş, ancak dosya zamanaşımına girdiğinden, vaziyeti kurtarmıştı.
Yoksa şimdi hapiste olacaktı.
Vay anasını sayın seyirciler!..
Ne günlere kaldık ey gazi hünkar/ Eşek mühürdar oldu/ Katır defterdar!
YENİ KİTAPLAR
Bilgi Yayınevi üst üste çok güzel kitaplar çıkardı. Büyükelçi Pulat Y. Tacer'in ‘‘Terör ve Demokrasi’’ isimli kitabı 1999 Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazandı. Kitapta terör, şiddet, gerilla savaşı gibi kavramlar ve bunların arkasına sığınıp kendi kaderini tayin hakkı, azınlık hakları gibi kavramlar çok güzel irdeleniyor.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek'in kitabı ‘‘Demokrasi Dönemecinde Üç Adam. Büyüklere Masallar, Küçüklere Gerçekler’’...
Kitap 1982 yılından başlıyor ve Evren-Özal-Demirel arasındaki ilişkiler anlatılıyor. Dizinin devamı olan diğer kitaplar önümüzdeki aylarda çıkacak.
Bilgi'den çok güzel ve mutlaka okunması gereken bir kitap daha: Kurtuluş Savaşı kahramanlarında merhum Orgeneral Ali Fuat Erden'in yazdığı ‘‘İsmet İnönü’’. Bir kahraman, bir başka kahraman ve devlet adamını anlatıyor. Erden Paşa'nın kızı Ayla Ökmen'in İnönü Vakfı'na bağışladığı bu kitabı Prof. Dr. Olcay Önertoy ve Yard. Doç. Dr. Nurullah Çetin sadeleştirip günümüz Türkçesine aktarmış. Nefis bir kitap. Tek eksiği, içinde Erden Paşa'nın bir resmi yok!..
Ve yeni çıkan çok ilginç bir kitap daha. Gazeteci abimiz Altemur Kılıç tarafından yazılan ‘‘19. Yüzyıldan Günümüze Kürdistan Hayali. Titrek Pusula’’. Bu kitabı Timaş Yayınları çıkarmış.
Atatürk'ün en yakınlarından Kılıç Ali'nin oğlu Altemur Kılıç, üzerimizde Batı'nın önderliğinde oynanmak istenen Kürdistan oyununu, bütün tarihsel gerçekleriyle gözler önüne seriyor.
KURTARICIMIZ!..
Kongreyi kazanan Tansu ablamı kutlamayı kaç günden beri unuttum. Kazanınca aşka gelip kürsüden bağırmıştı.
‘‘Milletim duysun, kurtarıcınız geliyor. Hayırlı olsun, hayırlı olsun...’’
Atatürk bile kendini ‘‘kurtarıcı’’ olarak tanımlamamıştı. Serveti Amerika'da istiflenmiş birinin günün birinde piyasaya çıkıp bu görevi üstlendiğini duysa, herhalde o da bizim gibi çok gülerdi!
Analar neler doğuruyor! Milletimiz duysun, hayırlı olsun, hayırlı olsun!
Paylaş