Emin Çölaşan: Aynı filmi izlerken

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Alman Cumhurbaşkanı da geldi ve aynı filmi bir kez daha izledik. Dün sabah ‘‘insan hakları’’ temsilcileriyle bir araya geldi. Ek olarak HADEP'in avukatını da çağırmıştı!

Avrupa'dan gelen bu adamlara bir şeyi ya biz anlatamıyoruz, ya da anlamak istemiyorlar.

Bu ülke PKK teröründe 40 bin'e yakın can verdi.

Avrupa, bu terörün dolaylı destekçisi olan bazılarına nasıl bu kadar yüz veriyor ve adam yerine koyuyor?

Dün yine kapalı kapılar ardında Türkiye ispiyon edildi.

Dikkat ediniz, bu tür toplantılar bitince hiçbir açıklama yapılmıyor. Konuşulanlar kamuoyuna aktarılmıyor. Türkiye şikáyet ediliyor, belki bire bin katarak yalanlar devreye giriyor.

Bizim medyamızda, siyasetçilerimizde, toplumumuzda tık yok! Olup biten bu rezaleti kimse umursamıyor, tepki göstermiyor.

Alman Cumhurbaşkanı düzenlediği toplantıya niçin HADEP'in avukatını çağırıyor da, diğer kesimlerden kimse yok? Bunlar neyin oyununu oynuyor?

Dahası, Leyla Zana'dan övgüyle söz ediyor, Akın Birdal'a selamlarını iletiyor ve ‘‘Mümkün olsaydı onu cezaevinde ziyaret etmek isterdim’’ diyor.

Bu mesajlar bize!

Leyla Zana kim? Düşünce suçlusu mu? Hayır!.. Katil Apo ile doğrudan bağlantıya girdiği kanıtlanan, ona ‘‘Sayın başkanım’’ diye hitap eden bir PKK yandaşı.

Ama kabahat onlarda değil, bizde.

Vahşi PKK teröründe akan kanı, canından ve malından olan, sakat kalan on binlerce insanımızı unutmuşuz, başka işlerle uğraşıyoruz.

Medyamız asparagas haber, baldır bacak, televole, şirket ihalesi, holding kavgası, sunucu ve köşe yazarı yapılacak sarışınların peşinde.

***

Avrupa'dan gelen her cumhurbaşkanı, her başbakan, her dışişleri bakanı ve diğer yetkili, bu ‘‘insan hakları’’ dernekleriyle halvet oluyor. Türkiye bunlara haftada bir aynı kadro tarafından jurnal ediliyor.

Biz bu terbiyesizliğe, biz bu ihanete, İstanbul ve Anadolu işgal altındayken mütareke döneminde, Vahdettin ve Damat Ferit döneminde bile tanık olmadık. Yok mu bu Meclis'te kürsüye çıkıp şu rezilliği protesto edecek üç beş babayiğit milletvekili? Yok mu bu Dışişleri'nde bu kepazeliğe engel olacak haysiyetli adamlar? Medyada kınayan üç beş kişi dışında adam yok mu?

Terörist ille de silahı kullanan adam değildir. Teröriste sözleriyle, yazılarıyla, davranışlarıyla destek verenler, bu konuda daha mı az sorumludur? Avrupa, bunları cımbızla nasıl buluyor?

Nedir bu insan hakları soytarılığı? Enteli, liboşu, yobazı, haini bir araya gelmiş, insan hakları adına Türkiye'yi Avrupa'ya jurnal ediyor ve bundan utanan yok, tepki gösteren yok.

ORMANLAR YANARKEN

Son üç günde Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde korkunç orman yangınları çıktı. 87 yangında binlerce hektar ormanımız cayır cayır yandı.

Neymiş, fırtına varmış ve o yüzden yangınların kontrol altına alınması güç olmuş.

Peki nasıl başladı bu yangınlar? Üç günde, geçen yıl yanan yeşilin yarısı yandı gitti. Daha yaz sıcakları başlamadı. Esas yangınlar birkaç hafta sonra patlayacak.

Üç günde 87 yangın çıkar mı? Bu normal mi? Kim yakıyor bu ormanları? Bu sabotaj değil mi?

Orman Bakanlığı nerede? Söndürme uçakları, söndürme helikopterleri nerede? Sorumlular nerede? Yakanlar nerede? Bir tek ciddi açıklama yok.

Çok merak ediyorum, acaba cezaevlerimizde orman yakmaktan kaç kişi yatıyor? Cezaları ne kadardır?

Yakında af çıkacak, hepsi tahliye edilecek ve sıra diğer ormanlarımıza gelecek.

***

Biz toplum olarak yeşil ve ağaç düşmanıyız. Ankara'da şimdi ağaçlar güya budanıyor. Belediye ekipleri sokağa salınıyor ve güzelim ağaçlar bilinçsizce kesiliyor. Kesilenin yerine yenileri dikilmiyor.

İnanmayan varsa gelsin, belediye katliamını tek tek göstereyim.

Kesilen ağaçlardan elde edilen odunlar, şeriatçı kuruluşlara veriliyor ve yakacak masrafları bu katliamla sağlanıyor.

Ağaç katili ekiplerin başında uzmanlar yok. Cahil adamlara ağaçları yok etme görevi veriliyor. Onlar da mümkün olduğunca fazla odun elde etmek için ağaçlara rastgele girişiyor. Hadise bu kadar basit.

***

Hiç unutmuyorum, yıllar önce o güzelim Gelibolu ormanları cayır cayır yanarken, yöre halkının bir bölümü kahvede oyun oynamaya devam ediyordu.

Ankara'da, bahçelerindeki kocaman kavak ağaçlarını ‘‘Pamuk yapıyor’’ gerekçesiyle kestiren nice apartman yönetimi biliyorum.

Bizim mahalledeki Irak Büyükelçiliği yeni duvar yaptırıyordu. Ustalardan tesadüfen öğrendim ki, duvarı yapan firma, duvara yakın bütün ağaçların kesilmesini istemiş. Kesim ertesi gün başlayacakmış. Büyükelçiliğe gittim, Müsteşar'a yalvar yakar rica ettim ve ağaçları kurtardık.

Yeşilin ve ağacın katilleri aramızda geziyor. Kimi ateşe veriyor, kimi belediye olarak odun yapıp yandaşlarına peşkeş çekiyor, kimi de apartman yönetimi olarak yok ediyor. Allah kahretsin.

Yazarın Tüm Yazıları