BAŞKENT Ankara, bizim İbrahim Melih'in pankartlarıyla dolu! Törenler yapılıyor! Ankara, Avrupa Konseyi Tarım ve Çevre Komisyonu tarafından Avrupa kenti ilan edilmiş, mavi bayrak verilmiş.
Valla helal olsun! Doğduğum günden beri Ankara'da yaşarım, bir Avrupa kentinde yaşadığımı hiç fark etmemiş, aklıma bile getirmemiştim.
Peki nasıl oluyormuş bu? Dün arkadaşlarla biraz araştırdık. Efendim, bu komisyon her yıl çeşitli kentlere ‘‘bol kepçe ödül’’ dağıtırmış. Avrupa diploması bu yıl 80 kente, Avrupa plaketi 15, Avrupa bayrağı Ankara ile bilikte 20 kente verilmiş. Bir de Avrupa ödülü varmış ki, sadece 1 kente verilirmiş.
Bizimki bayrak almış! Peki nasıl alınıyormuş bu ödüller? Belediyeler bu işe kendileri talip oluyor, başvuruda bulunuyor, form doldurup gönderiyormuş, orada masa başında karar verilip başvuruda bulunanlara hemen tamamına ödülleri veriliyormuş. Seçilen her kente bir heyet gidip belediye tarafından konuk ediliyor, ağırlanıyormuş. Ankara'ya 4 kişi gelmiş.
* * *
Ödül almak için belli koşullar (!) varmış. Gecekondu kenti olmayacak, tarihi doku korunmuş olacak, çevre, gençlik, kültür ve spor dallarında iyi durumda olacak. O halde Ankara bu ödülü nasıl alıyor?
Hangi çevre? Ankara'nın çöplüğü bile açılmadı. Eski çöplükten yazın bütün kent kokuyor. Çöpler düzenli toplanmıyor.
Heykeller oksitlenip renkleri yeşile dönmüş, Güvenpark bile yok edilmiş, meydanlara plastik palmiye ağaçları dikilmiş, kışın hava kirliliğinden nefes alınmıyor.
Başkentin yolları delik deşik. 50 milyon dolar gömülen Akay kavşağının yolu önceki gün çöktü, yeniden yapılıp asfalt döküldü. Spor derseniz, ne var? Kültür derseniz, belediyenin açılışlarda düzenlediği arabesk konserler ve bir de getirilen yabancı sirk! Belediye bir tiyatro, bir konser salonu, bir kütüphane yaptırmış mı? Bu mu kültür?
Tarihi dokudan geriye ne kalmış, hangi tarih kalmış?
Gecekondu derseniz, Ankara'nın yüzde 80'i halen yolsuz, susuz gecekondularda oturuyor. Havaalanından kente gelen yolun çevresini bile görmedi mi bu Avrupalı saflar?
Kentin dört bir yanına demirden üstgeçitler, zevksizlik örneği utanç anıtları yapılmış, 50 yıllık ağaçlar kesilmiş, Kuğulupark'tan yol geçirmeye kalkışılmış.
İ. Melih'in ödül alan Ankara'sı bu!
* * *
Avrupa işin dozunu kaçırmış, torpille ödül veriyor. Eğer bir kente ödül vereceksen, senin heyetlerin önceden gelip o kenti gezer, durumu gözleriyle görür. Hangi heyet gelmiş de ‘‘bayrak’’ vermeden önce Ankara'yı gezmiş?
Belediye form doldurmuş, ödül almak için başvuruda bulunmuş. Ankara, Avrupa Çevre Komisyonu üyesi, eski Refah, şimdi DYP milletvekili Cevdet Akçalı'nın ısrarıyla ve masa başında verilen kararla ‘‘bayrak’’ almış! Şimdi yine belediyenin parasıyla tören düzenleniyor, bu muhteşem ödül (!) yeni bir arabesk konserle kutlanıyor!
‘‘Ankara, Avrupa kenti olmuş.’’
Helal olsun bu ciddiyete! Gülmek mi gerekir, ağlamak mı?
Eğer ‘‘Avrupa kenti’’ buysa, Allah ‘‘Afrika kenti’’ falan olmaktan korusun.
ŞU BİZİM NAZLI'NIN
AÇIKLAMASI!
Solcu bayan Nadire'nin internet sitesinde Şu Bizim Nazlı'nın ismi de, bu sitenin yazarları arasında geçiyor. Önceki gün bunu yazmıştım. Dün Nazlı açıklama göndermiş ama altına imzasını atmaya yüreği yetmemiş. Fakat aynı açıklama dinci gazetedeki köşesinde de yer aldığından, size aynen aktarıyorum:
‘‘Benim, Nadire Mater'in sitesiyle hiçbir ilgim yok. Bu konuda bilgim de yok. Ne Nadire Mater'i tanırım, ne de siteyi takip ederim. Her zamanki gibi çok bilmiş bir edayla kaleme aldığınız iddialar, gerçeklere tosladı. Ama siz mahcup olmazsınız elbette.’’
Yok hayır, şimdi çok mahcup oldum! İddialarım gerçeklere toslayınca mahcup olmamak mümkün mü?
Nazlı gibilerle Nadire gibiler, Türkiye'de işbirliği içindedir. O yüzden, Nadire gibilerin sitesinde Hazlı gibilerin, yazar kadrosunda yer almaları doğaldır.
Nazlı şimdi bu siteyi açsın, ‘‘yazarların’’ sıralandığı listeye baksın. 166. sırada kendi ismini görecek. Eğer görmezse, gözlük takıp yeniden baksın. Yine görmezse, mutlaka beni arasın.
* * *
Şimdi ortada çelişkili bir durum var. Eğer Nazlı yalan söylüyorsa, ben bilemem. Eğer bana 5 günden beri tıklamaya eli varmayan bayan Nadire, sitesinde yalana başvurup Nazlı'yı harcamaya kalkışıyorsa, onu da bilemem. Sorunu kendi aralarında çözsünler. Bu vesileyle tanışmış olurlar, birbirlerini mutlaka severler ve ileride birlikte çalışırlar.
Ama Nazlı bu durumdan gerçekten şikáyetçi ise Nadire'yi derhal mahkemeye versin, yüklü bir tazminat davası açsın. Hiç çekinmesin, beni de tanık göstersin.
Nadire'nin ısmarlama kitapla Amerika'dan aldığı 59 bin doların ve bu internet sitesi karşılığında Avrupa Birliği'nden aldığı 620 bin euro'nun hiç değilse bir bölümünü tazminat olarak alır, sosyal adaleti biraz olsun gerçekleştirmiş olur!
Haydi Nazlı, koş mahkemeye, hakkını aslanlar gibi ara. Arkandayım!