Emin Çölaşan: Asker orada sivil nerede?

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Eskiden terör bölgesi olan Güneydoğu'da asker duruma el koymuş, halkın yanında yer almış. Sadece asker değil, eşleri, çocukları, tam kadro büyük hizmetler veriliyor.

Türkiye'de asker, Türk devletinin tek güvencesi.

Bu açıdan diğer kavramların pek çoğu káğıt üzerinde kalır!

Asker hep ilerici, asker hep vatan ve milletin yanında. Gericiliğe, yobazlığa karşı.

Güneydoğu'da çocukları sünnet ettirmekten tutun okul yapanlar, kadınlara eğitim verenlerden tutun liseyi bitirenler için dershane açıp kurs verdirenler hep onlar.

Yurdun dört bir yanında ilaç topluyorlar, giysi topluyorlar, malzeme topluyorlar ve Güneydoğu'ya sevk ediyorlar.

Terör bölgesinde sağlık, eğitim ve daha pek çok şey adeta askerden soruluyor.

***

Peki niçin böyle oluyor?

Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede başarılı olmuş, binlerce şehit verdikten sonra terörü ve teröristi silindir gibi ezip geçmiş.

Bundan sonra köşesine çekilemez miydi?

‘‘Ben görevimi yaptım ey hükümet, bundan sonrası sana aittir’’ diyemez miydi?

Elbette derdi. Ama bunu yapmıyor.

Üzerine görev olmayan konularda bile işe girişiyor ve bölge halkının yanında sonuna kadar yer alıyor.

Asker orada, siviller nerede?

İşte bu sorunun yanıtında, Türkiye'nin acı gerçekleri ortaya çıkıyor... Çünkü Türkiye'de kurumlaşmış ve işini ciddiye alan bir kuruluş var.

Türk Silahlı Kuvvetleri.

Oraya siyaset girmemiş. Herkesin görevi, sorumluluğu, yetkileri belli. Laçkalık yok.

Siyasetçi, bakana telefon açıp ‘‘Falanca kişi bizim partidendir. Onu şuraya atayalım’’ diyemiyor.

Bu kurumda ahbap çavuş ilişkisi yürümüyor.

Herhangi bir siyasetçi devreye girip ‘‘Falanca ildeki komutan bizim ilçe örgütüyle ters düşmüş. Sürün onu oradan’’ diyemiyor.

Demek ki siyasetin girmediği, siyasetçinin sözünün geçmediği kurum, Türkiye'de başarıya ulaşıyor.

***

Sivil kurumlar Güneydoğu'ya adam gönderemiyor. Öğretmen gitmiyor, doktor gitmiyor, hákim savcı bulunamıyor.

Ama asker her yerde var.

Onun ‘‘gitmemek’’ gibi bir lüksü yok!

İllerde, ilçelerde, kırsal alanda ve hatta kartal yuvası gibi dağ başlarında onlar var. Pek çoğu eşlerinden, sıcak aile yuvalarından uzakta.

Sen Şırnak'ta, Hakkári'de, Yüksekova'da, Şemdinli'de sivil kesim olarak ne yapıyorsun? Yapman gerekenin yüzde kaçını yapabiliyorsun?

Planın programın nedir?

Oralara örneğin yeterli sayıda doktor gönderebiliyor musun?

Peki asker nasıl yapıyor bunları?

Asker de, sivil de bu memleketin insanı. Hamurumuz aynı. Aynı toprağın insanıyız. Aynı yasalara tabiyiz, aynı kurallara uymak zorundayız. Askerin hiçbir ayrıcalığı yok.

Onların aldığı maaşla sivillerin aldığı maaş, hemen hemen aynı.

O halde bu 180 derece farklılık nereden kaynaklanıyor?..

Çünkü onlar kurallarını koymuşlar.

Adına ‘‘disiplin’’ denilen kavramı egemen kılmışlar.

Kimin ne zaman terfi edeceği, ne zaman hangi bölgeye atanacağı belli...

Ve bir şey daha:

Askerde particilik yok.

Hiç kuşkunuz olmasın, bizim sivil kesim Güneydoğu'nun sorunlarına askerdeki ruh, istek, ciddiyet, program ve disiplinin sadece onda biri oranında yaklaşım gösterebilse, biz o bölgenin kaderini birkaç yılda değiştirmeyi başarırız.

***

Şimdi düşünün ki, böyle bir memlekette bu askere sövülüyor, alay ediliyor!

Yobazlar, dönekler, entel-liboş takımı, adına ‘‘ikinci cumhuriyetçi’’ denilen soytarılar ve PKK yandaşları, Türkiye'de askerin amansız düşmanı!

Ellerine fırsat geçse, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bir kaşık suda boğacaklar!

İstanbul'un entel meyhanelerinde, sosyete barlarında kafa çekip bu doğrultuda nutuk atmak, gazete ve televizyonlarda mütareke basını zamanında olduğu gibi ihanet yorumları yapmak, camilerde din ticareti yöntemiyle saf Müslümanlardan para cukkalamak, onların işi!

Ama yadırgamamak gerek.

İstiklal Harbi sürerken de aynı kesimler Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına aynı şeyleri yapmamış mıydı? Sonuç ne oldu?

İt ürüdü, kervan yürüdü.

Yazarın Tüm Yazıları