Aman dikkat bu işin şakası yok

SEVGİLİ okuyucularım, bugün size önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum. Türkiye’de hiç olmayacak bir tarihte seçim kararı alındı. 22 Temmuz Pazar! Yaz aylarının tam göbeği.

Yüz binlerce insan tatilde olacak. Yüz binlerce üniversite öğrencisi seçmen kütüğüne kayıt olduğu ilde bulunmayacak.

Bu seçimde hepimiz için geçerli olan çok önemli bir yurttaşlık görevi var.

Lütfen, tatilinizi bu seçim gününe göre ayarlayın. Karşınızda üç seçenek oluşuyor:

1- Oyunuzu kullanıp tatile 22 Temmuz’dan sonra çıkmak.

2- Tatilden 21 Temmuz’da dönüp oy kullanmak.

3- Biraz zahmeti göze alıp tatil beldesinden birkaç günlüğüne dönmek, oy kullanıp yeniden yazlığa gitmek.

Üçüncü seçenek özellikle oy deposu olan İstanbul ve Ankara seçmenleri için biraz daha zor. En iyisi ilk iki seçenekten biri.

Ülkemizin kaderini belirleyecek bir seçime gidiyoruz.

Ya karanlık, ya aydınlık.

Aydınlık için hepimiz o gün oy vermekle yükümlüyüz.

Oy vermeyen, tatil uğruna oyunu kullanmayan hiç kimsenin, daha sonra yakınma hakkı olmayacak.

Lütfen şimdiden yakınlarınıza, aile bireylerinize, sözünüzün geçtiği herkese bu gerçeği anlatın.

Herkes durumunu 22 Temmuz gününe göre ayarlasın.

* * *

AKP
takımı şimdi bu seçim tarihinin "coşkusunu" yaşıyor! Elbette açıktan söylemeleri mümkün olmuyor ama hepsinin özel sohbetlerinde aynı konu konuşuluyor:

"Allah razı olsun bu tarihi belirleyen YSK’dan."

Niçin?.. Çünkü onlardan olmayanlar daha büyük oranda tatilde olacak. AKP’nin elinde inanılmaz büyük paralar var. Özellikle belediyeler eliyle korkunç avanta dağıtıyorlar, insanları satın almaya çalışıyorlar.

Devlet olanakları da onlarda.

TRT ve medyanın büyük bölümü onların emir ve kumandası altında.

O halde hangi partiye oy verecek olursak olalım, bizlere sadece ve sadece bir tek görev düşüyor:

22 Temmuz’da tatilden biraz fedakárlık yapıp mutlaka, ama mutlaka oy vermek. Başka çaremiz yok.

Programınızı şimdiden buna göre ayarlayın.

Son seçimde büyük kitleler küskündü ve sandığa gitmedi. Başımıza bu nedenle AKP geldi.

"Aman canım, benim bir oyumdan ne olacak! Ben keyfime bakarım" deme lüksüne hiçbirimiz sahip değiliz.

Bunları özellikle İstanbul ve Ankara seçmenleri için yazıyorum. Ancak herkes için geçerlidir.

MUSA’NIN GÜL’Ü

BUNDAN birkaç hafta önce sizlere Ergün Poyraz’ın kitabını tanıtmıştım. "Musa’nın Çocukları. Tayyip ve Emine"... Yazımda o kitabı mutlaka okumanızı önermiş ve "Okuyunca bana teşekkür edeceksiniz" demiştim. Kitap bir ayda 65 bin adet sattı ve okuyanlardan yüzlerce teşekkür mesajı aldım. Böylece Emine-Tayyip çiftinin hiç bilinmeyenleri belgelerle ortaya dökülmüş oldu.

Araştırmacı Ergün Poyraz, "Hazreti Musa" serisini sürdürüyor! Bu işin Hazreti Musa ile ne ilgisi var diye soranlar, kitabı okuyunca öğrendiler.

Dün, Ergün Poyraz’ın son çıkan kitabını okuyup bitirdim.

"Musa’nın Gül’ü" (Togan Yayınları)

Doğru tahmin ettiniz! Bu kitapta cumhurbaşkanı adaylığı hüsranla sonuçlanan Abdullah Gül ve bilinmeyen ilişkileri anlatılıyor. Yine Hazreti Musa ve inanılmaz belgelerle, hiç bilinmeyen somut olaylarla!

Beyefendi’nin dış güçlerle, Yahudi lobileriyle, ABD ve AB ile ilişkileri, gizli görüşmeleri ve tüm geçmişi!.. Atatürk ve Türklük hakkındaki sözleri...

Cumhurbaşkanı adayımızı (!) çok iyi tanımak gerekiyor. Abdullah Gül’ün seyir defteri işte bu kitapta.

Mutlaka okuyun, sonra zamanınız olursa bana bir teşekkür mesajı gönderirsiniz!

Sağol Ergün Poyraz, ellerine sağlık. Bize bunları tanıttığın, ülkemizi kimlerin yönettiğini gösterdiğin için sana teşekkür borçluyuz.
Yazarın Tüm Yazıları