Paylaş
Bizim İlnur çok ilginç bir kişidir. Ne zaman hangi genel başkan iktidar olsa, İlnur'u onun yanında bulursunuz. Bir zamanlar Turgut Özal'ın danışmanlığını yapmıştı. Baba gelince onun danışmanı oldu, fötr şapkasını Beyaz Saray'da bile elinde taşıdı!
Sonra Tansu'nun yanına transfer oldu. Onun sıfatsız kocası Özer, Başbakanlık Konutu'nda Avrupa Birliği büyükelçileri ile toplantı yaparken, tutanakları bizim İlnur tuttu.
Sonracığıma efendim, Refahyol iktidarı geldi ve Necmettin Hocaefendi Başbakan oldu. Daha ilk gecesinde Hocaefendi'nin koluna girip onu Amerikan Büyükelçiliği konutuna götüren ve orada tercümanlığını yapan, yine bizim bu anlı şanlı İlnur'du!
Kim bu İlnur?
Bu şahıs, patron-tüccar-gazeteci! Soyadı Çevik. Yani İlnur Çevik.
Daily News isimli bir gazete çıkarıyor, Ankara'da ismi yine Daily News olan içkili yer işletiyor, başka ticari faaliyetlerde bulunuyor.
Aynı zamanda Sayın Fethullah'ın sahibi olduğu Zaman isimli dinci gazetede köşe yazarlığı yapıyor, Fazilet'in yayın organı olan Kanal-7'de programa çıkıyor.
Yazılarında hep ‘‘Allah-peygamber-din-iman’’ kelamı ediyor!
İyi bir Müslüman olduğu çok belli!
*
Ankara'da Saray Matbaacılık Káğıtçılık şirketinin sahibi olan Ali Keleş'ten bir mektup aldım. Özetliyorum:
‘‘Ekte fotokopisi bulunan fatura ile Daily News Gazetesi'ne 8 milyar 58 milyon liralık káğıt satıp yine ekteki çeklerde görüldüğü gibi, 4 adet çekle bu faturayı kapattım.
Çeklerin ödeme günü gelince İlnur Çevik, bankasına ‘Çekler rızam hilafına (isteğim dışında) elimden çıkmıştır' diye bir yazı gönderdi.
Bu durumda kanundaki boşluklardan yararlanıp (ödeme yapmadığı için) cezadan kurtuluyormuş.
Adam bu kadar akıllı olunca tabii ki cumhurbaşkanımıza danışman olur, başbakanlarla Amerika'ya gider.
Bütün bunlardan bana ne Ali Keleş demezsiniz herhalde...’’
*
Ben çek, senet, fatura işlerinden anlamam. Belgeleri getirttim, uzmanlara incelettim, araştırıp soruşturdum ve Ali Keleş’in haklı olduğu ortaya çıktı. Mallar İlnur'a teslim edilmiş. İrsaliye makbuzları var. Yani ‘‘Káğıtları almadım’’ diyemiyor.
Ama ‘‘Çekler rızam hilafına elimden çıkmıştır. Ödeme yapmayın’’ diye bankasına talimat veriyor. Akbank Meşrutiyet Şubesi de çekin altına yazıyor:
‘‘Firmanın rızası hilafına elinden çıktığını beyan etmiştir. Ödenmemiştir. 17 Eylül 1999.’’
Peki nasıl çıkmış elinden bu çekler? Silah zoruyla mı? Çalınmış mı, imzası mı taklit edilmiş, ne olmuş?
Belli değil!
Hadise şimdi Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın Hazırlık 99/82847 sayılı dosyasında. İlnur ayrıca icraya verildi. Ankara 5. İcra Müdürlüğü 99/6576.
Kararı yargı verecek. Bakalım neler olacak?
*
Geçenlerde burada Amerikalı Mrs. Merwe için Teksas'ta bir Amerikan bankasında açtırılan yardım hesabından söz etmiş ve bazı sorular sormuştum:
Bu hesap ne zamandan beri Merwe'ye ait? Yeni mi açıldı, yoksa eskiden beri var mı? Bugüne kadar kaç dolar geldi?
Yazımda ayrıca, Merwe yanıt verdiği takdirde burada yayınlayıp size duyuracağımı belirtmiş ve aynen şöyle demiştim:
‘‘Ama göreceksiniz, tık çıkmayacaktır.’’
Ben bunların ciğerinin içini bilirim. Nitekim aradan sekiz gün geçti ve tık yok!
Şimdi gelelim bizim tüccar gazeteci İlnur Çevik'in ödemediği çeklere!
*
‘‘Oğlum İlnur, ne oluyor? Ayıp değil mi, sen koskoca Müslüman Fethullah Bey'in Zaman Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyorsun. Ayrıca kendin gazete çıkarıyorsun. Fazilet'in televizyon kanalına çıkıp program yapıyorsun.
Buralarda Allah-din-iman diyorsun, Ankara'da Arjantin Caddesi'ndeki Daily News isimli yerinde ise vatandaşa içki satıyorsun! Rakı, şarap, viski, votka, cin... İçkiden para kazanıyorsun.
Şimdi bu durumda hangisine inanalım? Senin ekranda söylediklerine mi, Zaman'da yazdıklarına mı, içki satmana mı, yoksa çeklerin üzerine yatmana mı?
Müslümanlık hangisinde?..’’
*
Bu gibileri kamuoyunun önüne zaman zaman belgelerle getiriyorum. Amacım Türkiye'de ‘‘Müslümanlığın’’ kimler tarafından nasıl kullanıldığını sergilemek.
Dinimizde ‘‘kul hakkı’’ diye bir şey vardır. En büyük günahtır. Elimdeki belgelere göre İlnur tam 8 milyarlık káğıt almış ve parasını ödemiyor... ‘‘Çekler isteğim dışında elimden çıktı’’ diyor!.. Ve ‘‘Git beni şikáyet et, yıllarca uğraş’’ demeye getiriyor.
İlgili firma savcılığa gidiyor, icraya veriyor. Sonra dava açılacak, dava yıllarca sürecek ve çekini ödemeyen şahıs, faiz açısından kazançlı çıkacak.
Acaba üzerinde ‘‘kul hakkı’’ oluşuyor mu?
Ne bileyim ben!
Bunu Fethullah Bey'e, bizim Hocaefendi'ye, ya da Recai Beyamca'ya sormalı. İlnur şimdi onların adamı.
Daily News'te içki sattıklarına soracak değiliz ya!
Paylaş