Üç hayvanseverin hayata geçirdiği proje, hayvanların dilini insanların anlayacağı dile sanat yoluyla uyarlayarak yıllar yılı hayvan haklarına dair atılan sloganlara alternatif bir ses ekleme amacıyla hayata geçti.
Söz ve müziğini Merve Ademoğlu'nun yazmış olduğu düzenlemesi Ahmet Baykara'ya ait olan 'Beni senden farklı görme' adlı şarkı, insan merkeziyetçi yapıya karşı ortak yaşamı paylaştığımız hayvanlar dostlarımızı odağına alan bir ses olacak. Projenin direktörü Besnik Ademoğlu ise bir opera sanatçısı. Projeden elde edilecek gelir ise sokaklarda yaşayan hayvanlara mama temin etmek için harcanacak.
Ülkemizde her gün yüzlerce hayvan insanlar tarafından zulüm görmekte. Sahipli hayvanların kimi sahipleri tarafından sokaklara, sokak hayvanları da kimi zaman ''yasal olarak'' yerleşim yerlerinden uzak sözde doğal yaşam alanlarına yani ölüme terk edilmekte ya da yapılaşmalar arasında insanların merhametine endeksli bir yaşam sürmektedirler. Uygulanan şiddet ve istismarlara karşı 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hiçbir caydırıcı yaptırım içermiyor, hayvanlar hukuksal statüde ''mal'' olarak görülmeye devam ediyor.
Devir anne kucağında dünya turu yapan bebeklerin devri! Çocuklarıyla dünyanın dört bir yanını gezen blogger'ları hatırlayın. İşte tam da bu noktaya parmak basan bir video Facebook'ta paylaşım rekorları kırdı.
"Bir baba, çocuğuyla nasıl seyahat eder?" Babadan en samimi itiraflar şöyle geldi:
"Kural bir, eğer bebeğinizle seyahat ediyorsanız onu dinlemeyin! Kendi rotanızı kendiniz belirleyin" (Ne kadar mümkün olabildiğini videoda görüyoruz)
Kangurular ise bebekle seyahatte bir babanın en büyük yardımcısı oluyor. Eğer bebeğinizi kangurudan indirecekseniz arkasından koşmayı göze almanız gerekecek. Ya da ona da bir sırt çantası verin. Küçük gezgin dünyayı keşfetmek için minik adımlarını atmaya başlasın.
Bebekle seyahatte bir diğer çözüm de üzerine tir tir titremek! Her türlü tehlikeye karşı gözleri dört açıp, ahtapot gibi bebeği sarıp sarmalamak.
Ve videonun sonunda baba pes eder: En iyisi bir bebek bakıcısı bulun :)
Nureyev, 1961 yılında SSCB’den kaçarak Fransa’ya iltica etmesinin ardından ülkesine girişinin yasaklanmasıyla yaşadığı vatan ve aile hasretini Türkiye’de giderir. Tüm dünya basınının peşinden koştuğu Nureyev her yaz Türkiye’dedir, ancak kimsenin haberi olmaz.
DÜNYA STARI AİLE HASRETİNİ TÜRKİYE'DE GİDERDİ
Nureyev, 1980’li yılların ortalarında Fethiye civarındaki Gemicikler Adası yakınlarında arazi almaya çalışmış, ancak dönemin hükümeti dünya starına istediği araziyi vermez. Buna rağmen her yaz Türkiye’ye gelen Nureyev, en yakın arkadaşı Yasemin Pirinçcioğlu’nun yardımıyla Fethiye yakınlarındaki köylerde annesine, babasına benzettiği insanlarla özlem giderir.
Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel, Fındıkkıran ve Donkişot balesinde oynayan Nureyev, 1993 yılında hayata veda etti.
Senaryosunu Evgenia Tirdatova’nın yazdığı ve Orhan Tekeoğlu ile birlikte yönetmenliğini üstlendiği Rodolf Nureyev:Düşlerinin Adası belgeselinin ilk gösterimi, 20 Mayıs Cuma günü 4. Altın Çınar Kayseri Film Festivali’nde Forum Kayseri Sinema Salonunda saat 20:00’de yapılacak.
Belgeselin yapımcılığını Rus kökenli EvgeniaTirdatova, Nurdan Tekeoğlu ve iş kadını Yasemin Pirinçcioğlu üstlendi.
Belgeselde, VİP Turizm Başkanı Yasemin Pirinçcioğlu, Zihni Holding Yönetim Kurulu Başkanı Asaf Güneri, işadamı Metin Fadıllıoğlu ve mimar Zeynep Fadıllıoğlu ile ünlü balerinler Hülya Aksular ve Nilay Yeşiltepe, Nureyev’in Türkiye seyahatlerindeki anılarını ve bilinmeyen yönlerini anlatıyor.