Paylaş
Gambero Rosso İtalya’nın Zeytinyağları rehberinin tadımlarına başladık.
Geçen sene pandemi şartlarında ilk rehberimizi hazırlamıştık.
Bu sene tecrübeliyiz, yeni normal eski normal düşünmüyoruz bile. Pandemi normalimiz.
Pencereler açık, hava soğuk, tadarken zeytinyağlarını ısıtmak biraz zor oluyor ama alıştık...
2020-21’de Gambero Rosso dergi için yaptığımız bal tadımlarını herkes evinde, ayrı gayrı yapmak zorunda kalmıştık.
Sıkıcı olmasının dışında, tadımı da zorlaştıran bir durumdu.
Geçen sene dünyanın farklı yerlerinde pek çok yarışma da bu şekilde uzaktan uzağa, toplanılmadan yapıldı.
Aynı masa etrafında, birlikte çalışıp tek damak olabilmekten çok mutluyuz.
Ben takvim çakışması nedeniyle Marche bölgesinin tadıldığı ilk oturuma katılamadım.
İkinci oturum, Umbria’dan giriştim işe.
Umbria benim tadımını dört gözle beklediğim bölgelerden.
Toscana’nın yamacında, Toscana kadar iyi ama bir türlü Toscana’nın pazarlama gücüne yaklaşamamış, kalite fiyat ilişkisi çok dengeli ürünler veren, çalışkan bir bölge.
İtalya’nın en köklü zeytinyağı makineleri üreticilerinden biri Umbrialı, ülkenin en büyük zeytinyağı üreticilerinden biri bu bölgeden...
Dolayısıyla zeytinyağı yapmayı, teknolojinin nabzını tutmayı bilen bir bölge.
Frantaio, Moraiolo gibi Orta İtalya’ya özgü klasik zeytinlerle birlikte San Felice gibi sadece bu bölgeye özgü, gövdeli, güvenilir, aromatik yelpazesi erkeksi, kesilmiş çimen, enginar, acı yabani otlar ekseninde dönen zeytinyağları var.
Kısaca Umbria’dan mutlaka iyi yağlar çıkar.
Jüri olarak mükemmelle daha mükemmel arasında, kimin ödüllendirileceğine karar vermekte zorlandığımız işler olur genelde.
Bu sene Umbria bile kendi standartlarının altında.
Daha yolun başında, 6 yıldır parçası olduğum rehberin ilk tadımında böyle bir Umbria’yla karşılaşmak ülkenin geri kalanı için endişe verici.
Daha önceki yazılarda bahsetmiştim.
Bu sene Türkiye’deki yağlarda kuraklığın verdiği burunda da damakta da odun duygusu veren, çay tanenini andıran bir dokunuş var. Sezonun imzası yani.
Aynı dokunuş, aynı nedenle Umbrialı yağlarda da var.
Nasıl bir yazsa, hem ağaçtan hem teknolojiden anlayan emektar Umbrialı bile önüne geçemediyse söylenecek çok şey yok.
Elbette çok iyi, tutkulu tadımcının kalp ritmini hızlandıran harika işler vardı.
Yine de genel olarak tüm teknik mükemmeliyetlerine rağmen, insanın değil de toprağın, iklimin cömert davranmadığı bir sezonun ürünleriydi.
Yıkılmayıp her sene ayakta kalan Umbria bu haldeyken, pamuk ipliğine bağlı Kuzey İtalya’yı düşünemiyorum.
Kuzey İtalya sadece kuraklıkla değil soğuk felaketiyle de karşılaştı bu yıl.
Amoren şaraplarıyla ünlü, çok büyük bir zeytinyağı üretimi olmasa da her sene merakla beklediğim Verona ve civarını kapsayan Veneto bölgesinden bu sene sadece 10 yağ vardı.
Rehbere katılan üreticilerde yüzde 15 gibi bir düşüş var, çünkü bazı bölgelerde zeytin olmadığından yağ yok.
Kuzey İtalya’da yüzde 80’lik bir düşüşten bahsediliyor.
Geçtiğimiz haftalarda bu senenin herkes için zor olduğundan, yükselen fiyatlardan bahsetmiştim.
Her şeye rağmen zeytinyağımıza sahip çıkmamız gerekiyor demeye çalışmıştım.
İtalya’nın yaşadığı sezon hepimizin aynı gemide olduğunun kanıtı.
Şartlar herkes için zorlaşıyor.
İtalya’nın bile beli bükülmüşken son 6-7 yıldır kahramanca bir gelişmeye imza atan küçük üreticimizin verdiği yaşam mücadelesi daha da değerli, daha da anlamı hale geliyor.
Paylaş