Demi Moore’un son filmi “The Substance”

Toronto Uluslararası Film Festivali’nin 2024 edisyonu için Kanada’dayız.

Haberin Devamı

İzlemek istediğim çok fazla yapım var,  merak ettiklerimden Demi Moore’un başrolünde oynadığı “The Substance”ı geldiğim ilk gün izledim.

“The Substance”da Demi Moore, eski bir aktris ve orta yaşlı TV fitness gurusu Elisabeth Sparkle rolünde.

Demi Moore’un son filmi “The Substance”

Hollywood Walk of Fame’de bir yıldızı olacak kadar ünlü ve tanınan bir yıldız olan Elisabeth maalasef patronunun ona karşı cinsiyetçi yaklaşımını engelleyecek kadar güçlü bir kadın değil.

İşine son verilip genç bir kızla değiştirilmek istenen Elisabeth Sparkle (Demi Moore), kendisinin daha genç versiyonunu yaratmak için The Substance isimli ilaç bulan gizemli bir şebekenin avı olur.

Haberin Devamı

Bu ilaç sayesinde kendi bedeninden daha genç bir kadın yapılacaktır.

Yapm, Cannes Film Festivali’nde ‘en iyi senaryo ödülü’nü kazanmıştı.

Demi Moore’un canlandırdığı Elisabeth gibi başarılı, ünlü ve çok güzel kadınların da yaş ayrımcılığına maruz kalmasını eleştiren “The Substance”ı izledikten sonra Demi Moore’la bir araya geldim.

Aramızdaki enerji, aynı renk elbise giymemizle daha da sıcaklaştı.

“Aynı renk giymişiz, renk piştisi olduk” şakasını o yaptı.

Ortam müsait olunca kadınlara karşı yapılan “artık yaşlandı” zorbalığını şok edici bakış açısıyla anlatan “The Substance”daki çıplaklığa karşı yapılan yorumları sorduğumda, bu yorumların ‘üzücü’ olduğunu, çıplaklığına odaklananların filmin en önemsiz kısmını odaklandığını, esas önemli konuyu atladığını söyledi.

Bu arada Demi Moore, Oscar adaylığı alabilir. Film inanılmaz derecede kendinden bahsettiriyor.

Halbuki yaşlanmak doğal bir süreç.

Ama hâlâ toplumun kadınlara uyguladığı baskı, yorumları ve kadınları yaşlarından dolayı utandırmak üzerine filmler yapılıyor.

Kadınların güzelliğine odaklanıldığı kadar güzel topluma, güzel konuşmaya, güzel davranmaya da odaklansak keşke.

Demi Moore’un son filmi “The Substance”

Haberin Devamı

Bir deneyim

Eylülün gelmesiyle birlikte bizim için de İstanbul’dan ayrılma vakti geldi.

Geçen hafta, önce Los Angeles oradan Toronto Film Festivali’ne uzanan yorucu bir yolculuğa çıktık.

Bu yorucu yolculuğun en rahat kısmını İstanbul Havalimanı’nda tecrübe ettik.

IGA hizmetini kullandığımız yolculuğumuz çok iyi geçti.

Uçuş önceci dinlenme fırsatı bulduğumuz lounge hizmeti süperdi.

Genellikle yorucu geçen havalimanı tecrübesini kolaylaştıran IGA, Golden Globe Uluslararası Ikon Ödül Töreni için Türkiye’ye gelen davetlilere de konforlu deneyim sağlamıştı.

Artık daha az stresli ve daha keyifli bir yolculuk için IGA’nın hizmetlerinin takipçisi olacağım.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları