Paylaş
Albert Camus 1913 yılında Cezayir’de doğar. Zor bir çocukluğun ardından Cezayir Üniversitesi’ne girer. Ancak yaşadığı sağlık sıkıntıları yüzünden sürdürdüğü felsefe eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. 1938’de Paris’e gider. İlk iki eseri Tersi ve Yüzü ile Düğün’ü yayınlar. Ancak esas bomba 1942’de yayımlanan Yabancı ve Sisifos Söyleni’yle patlar. Çünkü arkasına varoluşçuluğun rüzgârını aldığı “saçma” felsefesini yaratmış olur.
Başkaldıran İnsan, Yaz, Sürgün ve Krallık’la artık edebiyat düşünce dünyasındaki krallığını ilan eder. Mutlu Ölüm ve İlk Adam ise ölümünden sonra yayınlanır. 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü alır. 1960 yılında bir trafik kazasında yaşamını yitirir.
Edebiyat ve düşün dünyasının bu dev ismi sağlık nedenleriyle sadece eğitimini değil büyük aşkı futbolu da bırakmıştır. Cezayir Üniversitesi’nde okurken kendini okul takımının kalesinde bulur. Kaleciliği “tutkulu” ve “cesur” olarak tarif edilen Camus tüberküloz illeti yüzünden hem eğitimine hem kaleye veda eder. Ama futbol aşkı asla bitmeyecektir.
Bütün edebiyat dünyasının gözü ondayken “Dünyaya bir daha gelseydim ve bir tercih şansım olsaydı, yazarlık ve futbolculuk arasından ikincisini seçerdim.” diyecek, futbol aşkını asla gizlemeyecek, “Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam futbola borçluyum.” diye ekleyecektir. Futbolu küçümseyenlere “Filozoflar ve siyasetçilerin dediklerine bakacağınıza, futbola bakın!” diye yapıştıracaktır cevabı.
Racing Paris - Monaco maçını statta izlerken kendisiyle maç sırasında yapılan bir röportajda muhabirin “Racing Paris’in kalecisi bugün formunda görünmüyor?” sorusuna “Onu suçlamayın, işin içine girmedikçe ne kadar zor olduğunu bilemezsiniz.” diyecektir.
Bu cümleyi futbolcuları çok kolay eleştirenlere “Topun asla beklenen yere gitmediğini öğrendim. Özellikle, söylendiği gibi gerçek olmayan insanların yaşadığı büyük şehirlerde bunun bana çok yardımı dokundu” cümlesini de sanırım hepimize söyledi.
4 Ocak ölüm yıldönümüdür.
Toprağı bol olsundur.
Benim de kendisine sorulan o soruya cevabım aynıdır: “Tereddütsüz futbol!”
Paylaş