Zurna zorlanıyor

AVRUPA Birliği’nin sağlam bir iktisadi temele oturabilmesi için “Avrupa Para Birliği”nin kurulması çok önemliydi.

Haberin Devamı

Avrupa Para Birliği’nin ete kemiğe bürünmüş hali “Euro” denilen para birimidir. Euro’nun adı her ülkede biraz değişiyor. Türkçesi Avro olsun deniyor. Ama Türkiye, Avrupa Para Birliği’ne girinceye kadar ben bu kelimeyi kullanmayacağım. Çünkü Euro, henüz yabancı paradır. Euro’nun AB içinde “yasal para” olması üye ülkelerinin ulusal ekonomilerini bir potada eritip birbiriyle uyumlu hale getirilebilmesi için elzemdi. Ancak Euro, her yasal para biriminin arkasında olması gereken “bir merkez bankası ve bir maliye bakanlığı” şartlarını sağlamıyordu. AB’de ortak bir merkez bankası kuruldu, ama ortak bir maliye bakanlığı kurulamadı. Euro, topal doğdu.

* * *

Tek para birimi, tek faiz haddi demekti. Böylece Euro bölgesine giren ülkeler arasındaki ticarette kur ve faiz riskleri sıfırlayacaktı. Bu sayede üye ülkelerde gerek kamu gerek iş âlemi daha rasyonel kararlar alacaktı. Ancak Euro’nun arkasında tek bir maliye bakanlığı olmadığı için, nispeten gayri ciddi Avrupalı hükümetlerin Euro’yu zedeleme ihtimali vardı. Bu olmasın diye üye ülkelerin hükümetlerine “mali kural”a uyma sorumluluğu yüklendi. Özetle bütçe açıkları ve kamu borçlarına tavan getirildi.

* * *

Ne yazık ki ekonominin içinde insan; insanın da içinde şeytan veya hayvan vardır. Şeytan, insanı zaafına esir eder. Üretmeden tüketmek, servet biriktirmeden zengin gibi davranmak şeytanlıktır. Bu yüzden başta Yunanistan olmak üzere bizim gibi “cari açık bağımlısı” ülkelerin ekonomileri zora girdi. Şimdi ortada iki başlı bir mesele duruyor. Hem mali açıdan iflas kertesine gelmiş üye ülkeler hem de AB’nin para sistemi hastadır. Allah’tan dünyanın en yaygın şekilde kullanılan para birimi olan ABD Doları da hastadır. ABD’nin Kaliforniya gibi bazı eyaletleri (devletleri) de müflistir. Bu sayede Euro’nun kuyruğu hâlâ dik durmaktadır.

* * *

Ekonomiyi yönetenler iki sorunla uğraşır. Üretim ve üleşim. Üretim meseleleri özünde siyasi değildir. Üretim istenildiği kadar artmazsa, ne yapalım elden gelen budur denir. Ancak üleşim yani milli gelirin sosyal sınıflar ve bölgeler arasında bölüşümü tamamen “siyasi”dir. Taraflara payınıza düşenle yetinin demek zordur. Bugünlerde herkes devletten daha fazla para istiyor. Devlet, demirden yapılmış bir emme-basma tulumbadır. Demirden su çıkmaz. Eğer bu tulumba bazı kesimlere ilave su basacaksa, mutlaka bazı kesimlerden su emecektir. Kısa vadede böyle olmaması için hem milli serveti yabancılara satmak hem de bütçe için dışarıdan borçlanmak gerekir. Bu işi de AKP’den iyi beceren siyasi parti yoktur. Hoş geldin IMF!  

Son Söz: Dışarıdan gelen para, fazlasıyla dışarıya gider.

Yazarın Tüm Yazıları