Yunanistan’ın iflası

ATLANTİK Okyanusu’nun iki yakasında iki büyük ekonomi var.

Biri, 10 milyon kilometre kare topraklar üstünde kurulu, 306 milyon kişinin yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri’dir. Milli geliri 14 trilyon dolardır. Diğeri Avrupa Birliği’dir. Yüzölçümü 4.4 milyon kilometre karedir. Nüfusu 500 milyondur. Milli geliri 17 trilyon dolardır. Bu iki ekonomi dünya milli gelirinin yüzde 55’ini üretir. AB henüz Avrupa Birleşik Devletleri değildir. Sadece bir ’birlik’tir. İşin ilginç yanı tek devlet-tek millet ilkesi üzerine kurulmuş Amerika’da başkanların, ülkenin durumunu ve yapacaklarını anlattıkları konuşmalara "Birliğin Durumu Nutku" denir. Yani bir bakıma ABD de aslında bir birliktir. ABD, Anayasal olarak 1776’da kurulmuştur. Ama gerçek Amerikan Birliği bu tarihten 87 yıl sonra İç Harbin bitişiyle teessüs etmiştir. AB 1957’de kurulmuştur. Ama AB, hálá birleşik bir devlet değildir.

* * *

Devletler, ülkelerinin iktisadi politikalarına iki kurumla yön verir. Bunlar, "parayı yöneten" merkez bankası ve "kasayı yöneten" maliye bakanlığı/hazinedir. ABD’nin parası Amerikan Doları’dır. Bu parayı ABD Merkez Bankası (FED) çıkartır. Avrupa Birliği’nin parası Euro’dur. Bunu Avrupa Merkez Bankası ihraç eder. Ama ABD’de tek bir Hazine varken, AB’de 27 tane Hazine vardır. Avrupa Birliği’nin en zayıf tarafı burasıdır. İş, üye ülkelerin bütçelerinin dengelenmesi ve cari açıklarının yarattığı sorunların aşılmasına gelince üyelerin yolları ayrılmakta, birlik ve dirlik bozulmaktadır. Yaşanmakta olan iktisadi kriz AB’yi tam bu noktadan "dayanıklılık testine" (stres test) tabi tutmaktadır. AB bu testi başarıyla geçerse Avrupa Birleşik Devletleri yolunda ilerleyecektir. Üye devletlerin kaderleriyle baş başa bırakılıp, bırakılmaması Avrupa Birliği’nin bir nevi "iç harbi"dir.

* * *

Euro çıktığında Türkiye gelip bizlere tek para biriminin faziletini anlatan kıdemli Alman bankacı, ’Avrupa’da tek para birimine geçmenin önemi, sadece kur dalgalanmaların bitmesi değil, aynı zamanda faiz farklarının sona ermesidir’ demişti. Böylece AB içinde gerçekten iktisadi rekabet olacak ve AB içindeki firmalar, kurdan ve faizden değil, kaliteli işten para kazanacaktır diye ilave etmişti. Bugün gelinen noktada AB’de tek para var, ama tek faiz yok. Yunanistan’ın 10 yıllık devlet tahvillerinin faizi yüzde 5.4 iken Alman Devlet tahvilleri yüzde 3 faiz vermektedir. Her ikisi bono da Euro’ludur. Yunan Euro’su, Alman Euro’su arasında fark yoktur. Dolayısıyla "devalüasyon riski" yoktur. Ama yatırımcılar, herhalde Yunan devleti "iflas edebilir" diye korkmaktadır. Bunun için risk primi, yani yüksek faiz, istemektedir. Bu işte bir yanlışlık var. Ne Yunanistan ne İtalya ne de İspanya, iflas bayrağı çekemez. Çekememelidir. Faiz farkı da olmamalıdır.

Son Söz: Üyesinin iflásı, AB’nin iflásı demektir.
Yazarın Tüm Yazıları